18.Bölüm:Üşümek

301 24 0
                                    

Tülin'in cümlesinden sonra havuzdan gelen "Gül Sina bu ne rezillik!" diye bir bağırış geldi. Tülin odaya tam girmiş değildi ve hızla havuza baktı. Barış ise aniden ayağa kalktı. Ceket bacaklarından çekilirken omuzlarında havlu en fazla karnına kadar geliyordu ve o arada hem karın kaslarını hem de hala ıslak olan boxerı görebiliyordum. Birden çenemi tuttu ve kafamı kaldırdı.

"Sapıklığını sonraya sakla çünkü böyle görürlerse anneme söylerler ve annem ağzıma sıçar Doğa." dedi. Sonra bileğimi tuttuğu gibi çekti beni.

"Nereye?" dedim şaşkınca. Odalardan erkek soyunma odası yazana girdik direkt. Kıyafetlerini diğer elinde top hale getirip odada bulduğu çöp poşetine koydu. Sonra etrafa baktı. Arkasını bana döndüğü an gözlerim poposuna kaydı.

Sapık ve röntgenci biri değildim ama adam karşımda iç çamaşırı ile duruyordu ve arkasını dönmüştü. Ve bir erkeğin baktığım yerleri sıralaması saç, göz, kol, popo, sırt olarak devam ediyordu. Dördüncü maddeyi de tikleyebilirdim artık sağ olsun.

Sora Barış aniden bana baktı. Duraksadı. Yakalandığımdan utançla kafamı çevirdim. Güldü kısık sesle.

"Kızım sen aylardır bu anı mı bekliyorsun? Denize gittiğimizde de aynı oranda çıplak oluyorum bu kadar kesmiyorsun." dedi hafif bir hayretle.

"İftira atma tamam mı? Sarhoşsun sen halüsinasyon görüyorsun." dedim hemen savunmaya geçerek. Güldü.

"Gel şuradan çıkalım. Buranın bir çamaşırhanesi vardır. Kurutmaya atarım bunları bu halde kimsenin karşısına çıkamam." dedi odadaki ikinci kapıyı gösterip.

Havuza girebilmek için soyunma odalarını geçmek gerekiyordu o yüzden soyunma odasının diğer duvarında doğrudan otel katına çıkan bir kapı vardı.

"Otelin içinde bu halde mi dolaşacaksın?" dedim. Bir an durdu. Sonra havluyu omuzlarından indirip beline sardı ve ceketi üstüne geçirdi.

"Evet sanki bu daha mantıklı bir giyim şekli." dedim alayla. Barış gözlerini devirdi. Sonra çıktık soyunma odasından. Direkt asansöre ilerledik. Bir dakika bekledikten sonra sonunda geldi asansör. İçinden çıkan hademe ile ikimiz de duraksadık. Kadın bize dehşet içinde baktı. Bir açıklama yapak adına ağzımı açtım ama benden önce Barış konuştu.

"Çamaşırhane nerede acaba? Havuza düştüm ve birazdan online bir toplantım var. Kurutma makinesine ihtiyacım var." diyerek Almanca konuştu. Kadın biraz baktı yüzümüze. Sonra açtı ağzını.

"Dilinizi konuşamıyor ve anlamıyorum lütfen İngilizce konuşur musunuz?" dedi kadın İngilizce şekilde. Barış aynı cümleyi İngilizce tekrar edip sonuna "Nasıl Almanca bilmezsiniz?" diye ukalaca ekledi rol icabı pislik bir Alman gibi. Gözlerimi devirdim. Kadın İngilizce bir şekilde "Misafirlerimiz genelde Rus oluyor onlarla da İngilizce konuşuyoruz efendim kusura bakmayın." dedi. Kadın çok yaşlı değildi, yüksek ihtimalle otuz yaşında anca vardı.

"Siz onun kusuruna bakmayın toplantısı yüzünden çok stresli. Kurutma makinesini kullanabilir miyiz artık?" dedim hızlıca. Kadın kafasını salladı.

"Eksi birinci katta. Bir tanesi boştu. On beş dakikada kurutuyor. İyi geceler." dedi ve uzaklaştı. Biz de asansöre bindik. Eksi bire bastık. Bir süre sessizdik ama sonunda birden gülmeye başladığımda bana baktı.

"Noldu?"

"Resmen Selim hariç hepsi zil zurna sarhoş ve Gül'ün ailesi hepsine kızıyor yüksek ihtimalle." dediğimde Barış da güldü.

"Hepimiz havuza girmeliydik en azından ayık olurlardı." dedi. Kafamı salladım. Biraz sustuk. Sonunda eksi bire indiğimizde çamaşırhaneyi hızlıca bulduk. Kurutma makinesine attı kıyafetleri. Sonra bana baktı.

DENEY: YAZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin