Kerem"
Evet istemeden fazla samimiyet göstermiş olabilirim. Ama nedeni daha fazla kimsenin kalbini kırmamak. Herkes bahar gibi değildir herhalde ya. Kalbim son iki yıldır kilitliydi. Kapısını zorlayan elbette ki oldu. Sonucunu ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Kız arkadaş edinmeye çalışıyorum. Nereye kadar baharda kilitli kalacaktım ki. Ne onun buna hakkı vardı ne de benim böyle birşey yapmak hakkım vardı. Açık olayım adel'e yaptığım şeylerden sonra kendimi her gün affettirmek gibi zorunlulukta hissediyorum vardı. İspanya'ya gideceğini duyduğumda gitmesini istememe nedenimde o. Küs uyumak istemiyorum. Ya oraya gidip geri gelmeyecekse? Kötü biri olarak bilinmek istemem açıkçası ama ne yapayım. Birisini bir kızla görünce aklımda hep bana olanlar canlanıyor.(fark ettiyseniz lima*yazar* "ezel" dizisi hayranı.) Anlık bir kararla adel'i aradım. Ne diyeceğimi bende bilmiyorum.
Adel: Alo
Kerem: Alo adel
Adel : Ha kerem
Kerem: Evet
Adel: ee ne oldu
Kerem: Birşey olmadı şey diyecektim ya
Adel: Ne
Kerem: Gitmeden vedalaşacak mısın?
Adel: Vedalaştık ya
Kerem: O sayılmaz hem sadece gideceğini söyledin
Adel: Nasıl ya
Kerem: Ben konum atarım görüşürüz.
Telefonu birde utanmadan suratına kapattıktan sonra konumu attım evden çıktım. Evet herşey bir anda oldu ama olsun. Arabanın yanına geldiğimde kazımcan yanıma geldi
Kazımcan: Bende tam sana geliyordum
Kerem: Buraya niye geldin
Kazımcan: Ben adel'e gidiyordum o da bana seninle buluşacağını söyledi benide götürürsün belki
Kerem: Hızlı ol hadi
Arabadayken can şarkı açmıştı bir yandan da onu dinliyorduk "simge - miş miş"
Kazımcan: ADEL? ABI ABI DUR KOSEYE CEK
Kerem: Ne oldu
Başımı baktığı yere çevirdim. Adel kaldırımda oturmuş kaşını tutuyordu.
Kerem: Ne oldu burda adel cevap verir misin?
Adel yere bakıyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu. Daha da korkmaya başladık.
Kazımcan: Adel iyi misin gel seni götürelim değil mi abi?
Kerem: Aynen aynen
Adel: Gerek yok
Hala bakmıyordu.
Kazımcan: Ne oldu tane tane anlatır mısın?
Adel: Bence o haklıydı
Kerem: Kim işte kim konuşur musun artık.
Adel: Ne önemi var?
Yüzünü bana çevirdi. Can hemen beline sarıldı kollarını omzundan geçirdi arabaya kadar yürütmeye çalışıyordu. Tabii kızlar niye böyle anlamıyorum hepsi inatçı
Kazımcan: Şimdi değil ama daha sonra herşeyi bilmek istiyorum.
Adel: Tamam
Hemen dönüş aldım ve adelin evine geldik
Oturma odasında oturuyorduk. Uzun süre soru sormamız yasaklamıştı. iki saat boyunca oturuyorduk.
Kazımcan: artık birşey diyecek misin
Adel: Evet. Sizce de dünya çapında bilinmek ürkütücü değil mi.
Kerem: Konuyla ne alakası var.
Adel: Konu o ya zaten.
Kerem: Nasıl yani?
Adel: Keşke Ömer olsaydı.
Kazımcan: Şu durumda da Ömer diyorsun ya
Adel: Istediğini yap eğer tanınıyorsan ve güçsüz biriysen bu hiçbir şey.
Kerem: nasıl yani hayranın mı yaptı
Adel: Aksine benden nefret eden biri yüzünden oldu.
Kerem: O mu yaptı sen mi?
Evet salak salak sorular soruyor olabilirim.
Kazımcan: Bence adel kendi kendisini dövdü abi
Adel: neyse ne yarın gidiyorum. Bu ülke adel bayraktar'dan kurtuluyor. Sonsuza kadar.
Kerem: Sonsuza kadar derken?
Kazımcan: Evet ne demek o?
Adel: Fazla ikna edici sözleriniz varsa onları da duymak isterim.
Kerem: Gitme
Kazımcan: Çok yaratıcısın kerem abi gözlerim yaşardı az daha ben bile ikna oluyordum.
Adel: Şaka şaka bir yere gittiğim yok. Daha fazla soru sormayın diye konuyu dağıttım. Bu kadar yüklenmeyin.
Biraz daha oturduk sohbet ettik adel bana fal baktı. Inanmıyorum bu şeylere sadece adelin keyfi yerine gelsin diye
Adel: Şimdi senin için iki tane yol var. Bu iki yoldan birisini seçmen gerekecek sen arada kalacaksın ama doğrusunu bulacaksın en sonunda. Aklını kimseye çeldirtme.
Kerem: Evlilik falan görünmüyor mu?
Adel: Görünmüyor. Maalesef şansına küs.
Kerem: Hay şansıma ya. Dediklerini düşüneceğim.
Kazımcan: Benim fal daha iyiydi kıskan abi
Adel: Ahahaha
Kerem: Allah Allah bak sen.