Eğer imkanınız olsaydı,geçmişe gider miydiniz?
Yoksa cesaret edemeyip bugünde asılı mı kalırdınız?Peki ya gelecek? Yo, geleceğe gitmek büyücülük dünyasında bile mümkün değildi. Geleceğimiz karanlıktı. Zifiri karanlık. Bilmediğimiz/göremediğimiz şeyler kocaman simsiyah bir boşluk olurdu. Ki sanıyorum ki çoğu insan geleceğini veyahut ne zaman öleceğini görmek istemezdi. Ne zaman öleceğinizi bildiğinizi düşünsenize.
Yoksa bilmek mi isterdiniz?
Strese kapılacağınızı bile bile.Bir insan geçmişe neden giderdi? (yapabilseydi)
Fırsattan istifade bir takım pişmanlıklarını düzeltmek için mi?
Özlediği birini yeniden görmek için mi?
Yoksa sadece keyfi mi?Lauretta hep annesinin yaptığı deneyi bozmak ve o'nu kurtarmak için geçmişe gitmek istemişti.
Aslında istediği olmuştu.
Birincisi geçmişe gitmişti.
İkincisi ise...
Annesini değil belki ama birilerini evet kurtaracaktı.
Hogwarts'ı kurtaracaktı.Tabii o bunu bilmiyordu.
Şu an bildiği ve hisstettiği tek şey çok üşüdüğü idi.Soğuktan çatlamış ve morarmış dudaklarına dokundu. Gözlerini açtı.
Islanmıştı,saçı başı yamyaştı.
Yapabildiği kadar doğrulmaya çalıştı.
Kendini küçük,rüstik tarzda bir evde buldu.
Şöminenin yandığını görünce çarçabuk yanına gidip ısınmaya çalıştı.
Nerede olduğunu ve ne olduğunu sorgulamadı. Sadece ısındı. Susamıştı ama karşısında duran bardaktaki suyu içmek istemedi.Midesi feci derecede bulandı ve koşup lavaboya kustu.
Lavaboyu aramak zor olmadı çünkü ev zaten küçücüktü.
Çok acıkmıştı ama buradan hiçbir şey yemeyecekti.
Eli karnına gitti ve tam o an başı zonkladı.
Dehşete düştü."Hâlâ oradasın sen değil mi?"
Sonsuz bir girdapta dönerken bebeği düşürmüş olabilirdi.
Kontrol etti,görünürde kan yoktu.
Derin bir oh çekti ve oturdu.Bu sefer de terlemeye başladı.
Paltosunu çıkarttı.Kafası dank etti. En son sonsuz bir girdapta yuvarlanıyordu değil mi?
"Ne yaptınız bana profesör?"
Sesi ağlamaklı çıktı.
"Bir yolculuk yapacaksın. Ama seni uyarıyorum Lauretta. Sakın birileri bana yardım eder düşüncesi ile böyle bir yolculuk yaptığını birilerine söylemeye kalkışma. Her şeyi berbat edersin. Bir hain olduğunu düşünüp seni öldürebilirler bile."
Neydi bu yolculuk?
Geçmişe mi gelmişti?Şöminenin yanındaki taburede gazeteler bulunuyordu. Aldı ve inceledi.
"1943 mü?"
Daha neler. Bayılacağını hissetti.
Bir umut Profesör Dumbledore'un o'nu annesinin deney yaptığı güne gönderdiğini sanmıştı.Henüz annesi doğmamıştı bile.
Mevcut durumdan elli üç yıl geriye gitmişti.
Bir kez daha neden diye sorgulamadı.
Paltosunu giyip dışarı çıktı.Gördüğü manzara Lau'nun, ne kadar mümkünse o kadar kaşlarını çatmasını sağladı.
Karşısında Hogwarts duruyordu.Geri dönüp şömineyi söndürdü ve emin adımlarla şatoya ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘊𝘰𝘪𝘯𝘤𝘪𝘥𝘦𝘯𝘤𝘦-𝐖𝐫𝐨𝐧𝐠 𝐭𝐢𝐦𝐞'Tom Marvolo Riddle
FantasyTamamiyle tesadüfen bir kehanet küresine rastlayan Harry Potter ve arkadaşları, kürenin onlara söylediği şey üzerine Albus Dumbledore'dan yardım isterler. Küre, Karanlık Lord'un ölümünde son noktayı koyacak kişiyi şifreli olarak sunar. "Sarışın, nai...