four,

105 9 32
                                    

Minho anlamamıştı, gözleri doluydu ve ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

"Sevdiğin adam mı?"

"Hyung ben Hyunjin'e deliler gibi aşıktım. Platoniktim, bu yüzden beni hiç fark etmedi."

"Merak etme seni şuradan atmayacağım. Abimsin sonuçta."

"Peki sana bir soru soracağım, Hyunjin'i.. Sen mi öldürdün?"

Felix kahkaha attı ve Minho'ya acır gibi bir bakış attı.

"Ben öldürmedim ki, sen öldürdün! O gün ben istemedim dışarı çıkmayı. Ayrıca daha dikkatli olsaydın onun yavaş gitmesini sağlayabilirdin? En kötü onun kucağına oturup müsait bir yerde durabilirdin, bunlar senin hataların."

Felix ona resmen travmasını tekrar yaşatmıştı. Minho gözyaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı. Kendinden nefret ediyordu.

"Ay birde bebek gibi ağlıyor kıyamam. Alt tarafı sevgilin öldürdün buna ağlanır mı?"

Minho daha kötü ağlamaya başladığında Felix arabaya bindi ve kapıları kitledi. Daha sonra Minho'yu evine bıraktı.

Felix ise neredeyse kalçasına kadar uzamış olan sarı saçlarını omuzlarına kadar kesmişti ve siyaha boyamıştı. Üstten toplanmış saçlarıyla çok havalıydı. Şimdi çok daha iyi duruyorlardı.

"Senden nefret ediyorum Yongbok."

Bu sefer Felix'in gözleri dolmuştu. Abisinden böyle bir şeyi aniden duymak canını acıtmıştı.

"Ne?"

"Senden o kadar nefret ediyorum ki! Hayatımda sevdiğim tek insanı elimden aldın."

"Bende onu seviyordu-"

"Seven insan sevdiğini öldürmez Felix! Dalga mı geçiyorsun?!"

"Ama ben sadece-"

"Ne sen sadece?! Onu bilerek öldürdün! Benden bu kadar nefret ettiğini hiç düşünmemiştim Felix."

"Evden atıldıktan sonra yanıma gelseydin o zaman! Ailemin tüm baskısı benim üzerime yoğunlaştı!"

"Evden atılmıştım Felix! Nasıl gelmemi bekliyordun? Gelseydim babam denen herif beni oracıkta boğardı!"

"Gelebilirdin!"

"Felix saçmalamayı kes artık! Sinirleniyorum."

"Sinirlen o zaman anasını satayım! Neden böyle yapıyorsun?! Hyunjin'i sadece srn sevmiyorsun anladın mı!"

Minho sinirine hakim olamadı ve Felix'in yakasından tuttu. Felix'in gözlerinden yaş akmaya başladı.

"Her ay aynı gün onun mezarlığının yanındaydım Felix! Her ay! Sen ne yaptın? Barlarda kafa dağıttın! Bu sevmek?!"

"Minho bırak beni!"

"Hiç bir işe yaramaz oldun Felix! Barlarda sürünüyorsun, sigara tüketiyorsun üstüne katilsin!"

"Babama benzemeye başladın.."

"Ben babama falan benzemiyorum! Ben Hyunjin'i aynı zamanda 4 kadınla beraber aldatmadım! Ona tokat bile atmadım! Babam bunların hepsini anneme yaşattığında ona karşı çıktım, daha sonra beni evden attı!"

"Neden böyle davranıyorsun?!"

Jisung alt kata indi ve gördüklerine inanamadı. Yanlarında gidiyordu ki Minho Felix'e tokat attı ve Felix olduğu yerde yere yığıldı.

Jisung sinirle Minho'nun yanına gitti ve önce Felix'i koltuğa oturttu. Daha sonra tekrar Minho'nun yanına geldi.

"Minho kafayı mı yedin sen?! Ne yaptığını sanıyorsun!"

"Bu konu seni ilgilendirmiyor Jisung!"

"Bana bağırma!"

"Sende bana bağırıyorsun amına koyayım!"

"Felix'e tokat atmaya hakkın yok anladın mı?!"

"Neden olmasın? Felix benim kardeşim ve ben onun ebeveyniyim! Onu gerekirse odasına bile kitlerim!"

"Sen ne ara böyle bir adam oldun?! Benim aşık olduğum Minho bu değil ve ben bu Minho'yu hiç sevmedim!"

"Ne farkım varmışda?!"

"Bana başka biri gibi davranmandan bıktım Minho! Bana Hyunjin gibi davranmandan bıktım anlıyor musun?!"

"Hyunjin mi? Sen onu nereden tanıyorsun!?"

"Araştırdım! Ayrıca önemli olan bu mu sence?!"

"Jisung kavga etmek istemiyorum."

"Gerekirse ederiz Minho! Birine el kaldırmaya hakkın yok!"

"Jisung ben yapamıyorum anladın mı? Ayrılalım."

"Ne?"

Minho Jisung'un başka bir şey söylemesine fırsat bile bırakmadan evden çıkmıştı. Felix ise ağlıyordu.

Jisung'un gözleri dolmuştu şimdi de. En sevdiği arkadaşı Felix yanı başında ağlarken kendisi ise sevdiği adamla ayrılmıştı.

"Felix iyi misin?"

"Çok kötüyüm Ji..!"

Felix titreyen sesiyle istemeden bağırıyordu. Yaptığı şeye ilk defa pişman olmuştu.

"Neden tartıştınız?"

"Hyunjin'i sen öldürdün dedi bana.."

"Ne?"

"Ben çarptım onlara! Hyunjin'i öldürdüm! Sevdiğim kişiyi öldürdüm ben!"

Felix söylediği cümleyle daha şiddetli ağlamaya başladı. Jisung Felix'i ilk defa böyle görüyordu. Genelde barlarda sürünürdü ve çatlak olurdu.

Jisung Felix'e sıkıca sarıldı ve başından öptü. Sakinleştiği zaman her şeyi söylemesini isteyecekti.

Minho ise Hyunjin'le ailesinden gizlice gittikleri ağaç eve gidiyordu.

Bahçesine yıldız çiçekleri ekmişlerdi. Hyunjin çiçekleri, Minho ise yıldızları çok severlerdi. Bu yüzden ikisinide temsil eden bu çiçeği Hyunjin çok seviyordu.

Ağaç evin çevresinde asterler vardı. Yanında ise küçük bir göl vardı. Minho üst kata çıktı ve evi gezdi.

Yatak odalarına gitti ve yatağa oturdu. Ev çok güzel kokuyordu. Çekmecede Hyunjin'in parfümünü buldu. Hala buradaydı.

Minho kulaklığını takıp evin balkonuna çıkmıştı.  Şarkı dinleyip doğanın manzarasına bakıyordu. Şarkı sesi yüksekti bu yüzden göl suyunun sesi duyulmuyordu.

Korkuluklara yaslanırken bir süre sonra müzik bitti ve ortamı sessizlik bastı. telefonu kapatıp arkasını döndüğünde kesinlikle onu görmeyi beklemiyordu,

"Hyunjin?"

aster, hyunho ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin