11.Bölüm - Kulaklıkla Derdiniz Ne?

128 11 6
                                    

Bir Tutam Sarı...


11.bölüm


Bölüm biraz kısa- hatta çok kısa ama hemn yeni bölüm koyacağım.

****


'Hikayeleri yaşatan hayallerdir..

Çünkü umut her zaman vardır.'



Sabah gözümü çalan alarmla açtım. Yataktan sürünerek kaltım ve dolabımdan temiz bir eşofmanla üzrine bir askılı aldım. Üzerimi değiştirdikten sonra ayanın karşısına geçip saçlarımı tepeden topladım. Telefonumu üzerimdeki eşofmanın cebine attım ve yatağıma baktım.

Ordan kalkmayı hiç istemiyordum. Aslında ben sadece uyanmak istemiyordum. Rüyalarım da mutluydum ben. Hem orda dört odunlar her zaman vardı. Benim o hiç kıvrılmayan ya da sadece yalandan kıvrılan dudaklarımı gerçek bir gülümseme için kıvırabiliyorlardı. Hatta kahkahalarla güldürebiliyorlardı beni. Ve rüyalarımda -en mutlu anlarımda- hep onlar vardı ve ben orda en mutlu anlarımı yaşıyordum.

Dün dört odunlarla ne güzel eğlenmiştik. Sadece kafede oturup konumuştuk ama o bile beni mutlu ediyor. Keşke hiç geri dönmeselerdi ama sadece beni ziyarete gelmişler. Bilmiyorum belki başka bir sebeble geldiler ama ben 'Seni çok özledik prenses.' yalanına kanmak istiyorum.

Keşke dört odunlarda İstanbul'da yaşasaydı. Ne güzel olurdu. Ya da hiç güzel olmazdı. Onlarda diğer herkes gibi benimle dalga geçerdi. Beni yanlarında istemezlerdi. Benim asosyal olduğumu biliyorlardı, okulda neler yaşadığımıda ama burda olsalar beni diğer herks gibi onlarda aşağılardı. O yüzden hiç gelmesinler buraya. Böyle uzaktan görüşelim. O bile yeter bana.

Dört odunlar gitti ben de bunalıma girdim. Onları çok özlemişim ama böyle bir kaç saat gördükten sonra gidince içimde bir boşluk oluşmuş gibi geliyor. Sanki içimde bir karadelik var ve benim bütün enerjimi içine çekiyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Nereye gideceğimi kestiremiyorum. Düşüncelerimi bile o karadelik yutuyormuş gibi geliyor çünkü onlar bile arapsaçına dönmüş durumda.

Acaba ben hayatımda dört odunlar yokken ne yapıyordum?

Hani bazı kitaplar vardır. Okumaya başadığınızda elinizden bırakamazsınız ve bir an önce bitsin istersiniz ama bitince bir boşluğa düşersiniz. O kitabı okumadan önce ne yaptığınızı hatırlamazsınız. O kitabın üzerine yeni bir kitabada başlamak istemezsiniz çünkü hiç bir kitap okuduğunuz o kitabın yerini dolduramaz ve siz böyle boşlukta kalırsınız. İşte şu an tamda öyle hissediyorum. Sanki dört odunlar benim en çok okumak istediğim kitapdı ve ben o kitabı birkaç saatte bitirdim. Şimdi de o kitabın yerini dolduracak hiç birşeyim yok elimde.

Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Aşağıya inince hiç oyanlanmadan spor ayakkabılarımı giydim ve o muhteşem maviliğin beni sakinleştirmesini umarak kapıdan çıktım.


***


Deniz kenarında koşmak hiç değilse biraz rahatlatmıştı beni. Eve girince direk yukarı çıktım ve duşa giridim. Bu benim günlük rutinimdi. Her sabah kalk, deniz enarında koş, eve gel , duş al ve okula git. Bu mecburiyetten değildi sadece her gün bir denizi görebiliyordum ve onun beni rahatlatmasını mutlu etmesini seviyordum. Deniz eğer mutluluğunu paylaşırsan onu diğer kıyılardaki insanlara götürür. Eğer dertlerini paylaşırsan seni rahatlatır ve dertleri en derinlerde tututuğu gizli sandıklarına saklar. Sanırım deniz benim tek aşkım ve tek aşığım olarak kalacak bir ömür boyu. Çünkü bende diğer bütün kitap okuyan insanlar gibi kitaplardaki o mükemmel karakterler dururken gerçek hayatttan brisine aşık olabilecğimi hiç zannetmiyorum. Bu da ömrüm boyunca yalnız kalacağımın diğer bir göstergesi.

Bir Tutam Sarı... #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin