15.Bölüm

135 13 6
                                    

Savaş;

İhanet sözcüğüne takılmış kalmıştım. Bu nasıl çirkin bir ithamdı böyle. Hayatımda kimseye ihanet etmek istemeyen, Pelin'e yaşattıklarımdan bile utanan bir adamdım ben. Pınar'a ihanet edeceğimi düşünmesi öfkelenmeme sebep oluyordu. Ben onun için canımı vermeye hazırken karşımdaki orospu gelmiş beni Pınar'ı aldatmakla suçluyordu.

Hışımla sandalyeden kalktığımda Melissa hemen dibimde bitti. Dudaklarını kıpırdatarak bana bırak, dedi. Omzumdaki eli ağırlaştı ve tekrar sandalyeye oturmamı sağladı. Kendisi de ellerini masaya koyarak doğrudan Ecem'in gözlerinin içine odaklandı. Derin bir iç çekerek konuşmaya başladı.

"Bak tatlım, burada kafa bulmak için ne kullanıyorsunuz bilmiyorum. Artık kolonya mı içtin, lağım suyu ile mi kafan kıyak oldu  umurumda da değil. Tek bildiğim bu adamın sevdiği kadının kayıp olduğu ve senin de bu konu hakkında bilgi sahibi olduğun. İhaneti falan götünden uydurup bizi öfkelendirmeye çalışmak senin zararına olur. Unutma buradan elini kolunu sallaya sallaya çıkacak olan bizleriz. Sen yine o bok çukuruna geri döneceksin." Melissa bugün beni oldukça şaşırtıyordu. İlk karşılaşmamızda Türkçesi bu kadar iyi değilken şimdi hakaretler ediyor, gayet hızlı ve akıcı konuşabiliyordu. Başta beni keklediğini düşünmeye başlamıştım ki konuşmasına ara verip bana bir bakış attı ve iyi gittiğini düşündüğümü anlayınca devam etti. Bu sefer kollarını masadan çekip göğsünde birleştirmiş, Ecem'in etrafında dolanırken konuşmasına devam ediyordu.

"Yani senin yerinde olsam bizi kızdırmak yerine bildiklerimi anlatmaya başlardım." Elini Ecem'in omzuna koyduğunda sıktığını farkettim. Bu Ecem'in umurunda değil gibiydi. Önce bana baktı sonra Mel'e. Gülümseyerek "Daha önce de söylediğim gibi asla Oktay'a ihanet etmem." diyerek kolunu sertçe geriye çekti. Yine de Melissa'nın baskısından kurtulamamıştı.

Melissa öfkeli bir yılan gibi tıslayarak "Bana bak küçük kevaşe sana burada bir şey olmayacağını düşünüp böyle rahat takılıyorsan yanılıyorsun. Şu karşıdaki dangalaklara mı güveniyorsun? Onlar seni sadece burada koruyabilir. İçeride ne yapacaksın? Burada adam öldüren kaç kadın var söylesene? İçlerinden kaçını tanıyorumdur? Kaçı bir paket sigara karşılığı seni şiş kebap yapmaya meyillidir?"

"Beni tehdit edemezsin!" diyerek hemen yanında duran Melissa'nın suratına okkalı bir tükürük attı. Melissa'nın iğrenmiş yüz ifadesini gördüğüm an ayaklandım ve ellerimi masaya vurdum.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"  Dediğimde bizi izleyen gardiyanların kapıya doğru kıpırdandığını fark eden Melissa el işareti ile onları durdurdu ve her şeyin yolunda olduğunu gösterdi. Aynı şekilde bana da bakıp "Sakin ol ve otur yerine. Bu durum benimle şu sürtük arasında. Kendi başıma çözerim." dedi.

Yanağındaki pisliği koluna silip kadının saçlarına asıldı ve başını arkaya doğru çekerek konuşmaya başladı.

"Şu hareketinden sonra hâlâ neden hayattasın biliyor musun? İşe yarar olduğun için. Hâlâ konuşacağını düşündüğüm için. Yine de benim sabırsız bir kadın olduğumu bilmeni isterim. Üstelik makyajıma da değer verdiğimi. Senin hastalıklı balgamın yüzümdeki pahalı fondötenimi bozmuş olmasına rağmen hâlâ akıllı bir kadın olduğunu ve hayatın karşılığında bize bildiklerini anlatacağını umuyorum. Anlatmamakta ısrarcıysan inan bu gece hücrende olacaklar için gram vicdan azabı duymayacağım. Ödeşmek için de gelip mezarına tükürmek beni rahatlatacaktır. Şimdi uslu bir kız ol ve bize şu piçin adresini söyle!"

Ecem Melissa'nın buz gibi bakışlarından ürkmüş gibi görünse de "Bilmiyorum." diye fısıldadı. Melissa tuttuğu saçları bırakınca kadın rahat bir nefes aldı ve bana döndü.

Son Hediye (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin