12.Bölüm

140 21 3
                                    

Oktay;

Birinin kalbini sökmek, Pınar'a yüreğimi açmaktan daha kolaydı. O lanet adamı hatırlamış, zavallı hissettiğim çocukluk anlarıma geri dönmüştüm. Geçmişi değiştiremiyorduk maalesef. Ne kadar geleceği değiştirebilsem de geçmişi silip atamıyordum. Bana bunları yaşatan adamı öldürmek bile yetmemişti içimi soğutmaya. Pişmandım ama onu öldürdüğüm için değil. Ona eziyet etmediğim için üzülüyordum.

Şimdi o sikik bedeni kanlı canlı karşımda olsa ne işkenceler uygulardım. Ahh düşüncesi bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu. İlk iş gözlerini oymakla başlardım. Beni görmediği için. Sonra tek tek parmaklarını kırardım. Bana tokat attığı için. Dilini keser, ona geri yedirirdim. Bana hakaretler ettiği için. Susması gerekirken susmadığı için. O işe yaramaz aletini keser, bir taraflarına geri sokardım. Nefsine hakim olamayıp başka bir kadından çocuk yaptığı için. Oysa öfkeme yenik düşmüş, hemen oracıkta öldürüvermiştim.

İç çekerek koltuktan kalktım. Pınar kahvaltısını yapmış, odasında kitap okuyordu. Odasından çıkarken kapıyı kilitlememiştim ki kendisini hapiste gibi hissetmesin. Canı sıkılırsa diye boydan boya bir duvarı kitaplarla kaplamış, salona çeşit çeşit dvdler almıştım. Bu evi ikimiz için döşemiştim. Gelecekte aşk yuvamız olacak bu yere şimdiden Pınar'ın alışmasını istiyordum.

Kaçması gibi bir durum söz konusu bile değildi. Kapıya özel bir kilit sistemi kurdurmuştum. Sadece benim parmak izimle açılıyordu ve pencerelerde demir parmaklıklar vardı. Telefon hatlarını koparmış, sadece benim kullan at telefonumu bırakmıştım. O da odamdaki kasada güvendeydi.

Öyle bir evdi ki burası etrafında hiçbir yerleşim alanı yoktu. Eskiden çiftlik olarak kullanılan şirin bir kulübe. Bahçesini çeşit çeşit çiçeklerle donatacak, Pınar ile o bahçede iki kadeh şarap eşliğinde piknikler yapacaktık. Geleceğimi kendim şekillendirmiştim bile. Sadece bunların olması biraz zaman alacaktı. Yine de kolay pes eden biri olmamıştım hiçbir zaman. Tıpkı babamın ölümünü yıllarca planladığım gibi bu anı da planlamıştım.

Pınar'ı çok uzun zamandır takip ediyordum. Enes denen itten sonra ne halde olduğunu, nasıl kendini harcadığını izlemiştim. Beni harekete geçiren de bu olmuştu zaten. Pınar bunu haketmiyordu. O gözlerden süzülen damlalar yüreğimi parçalamıştı. Bunun hesabını birinin sorması gerekiyordu ve benden başka kimse buna cesaret edemezdi. Zaten bu intikam alma işine başladıktan sonrası çok daha kolay olmuştu. Pınar polisi aramış ve ben kendimi olayın tam merkezinde buluvermiştim. Neredeyse tüm otopsilere katılmış, cinayet anında gözümden kaçan bir ipucu bulursam kolaylıkla yok etmiştim.

Pınar'ın telefonu bile kaçırılmasının ardından ilk benim elime geçmişti. O zaman telefonuna bir böcek yerleştirmiş, Savaş'ın ona idareten verdiği telefona bile ulaşmıştım. İki telefona da koyduğum casus yazılımlar sayesinde Pınar'ın ağzından çıkan her cümleyi dinler hale gelmiştim. Kayda alıyor ve geceleri mesai bitiminde her bir konuşmasını keyifle dinleyerek uyuyordum. Bu gelincik hikayesini de bu sayede öğrenmiştim. Savaş'a anlattığı hikaye kalbimi sızlatmıştı. Bekir Ferah'ın böyle hassas düşünceli bir adam olamayacağını bilsem de Pınar onun gerçek yüzünü bu sanıyordu. Günü geldiğinde Pınar'a babasının gerçekte nasıl bir insan olduğunu göstereceğime yemin ettim. Şimdi ise o yeminimi tutuyordum. Pınar, Bekir Ferah'ın bana karşı nasıl bir tutumu olduğunu duyunca çok şaşırmış ve bana acımıştı. İnsanların bana acıyan gözlerle bakmasından nefret etsem de söz konusu Pınar olunca umursamıyordum. Bana baksın da ister aşkla ister acıyarak hiç farketmez.

O zamanları özlüyordum. Her ne kadar Pınar'a uzak olsam da günlerim eğlenceli geçiyordu. Herkesle dalga geçme imkanım vardı bir kere. Bizim merkezde çalışanlar o kadar aptaldı ki, gözleri önünde birini gebertsem bile beni yakalayamazlardı.

Son Hediye (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin