Wooyoung sinirle telefonunu elinden attı. San ile fotoğraflarını görünce sinirleniyordu.
San için yıllarca süren bu arkadaşlığı bozmak kolay mıydı? Wooyoung için hiç kolay değildi.
Daha üç gün olmuştu ama Wooyoung için üç yıl gibiydi. San olmadan zamanı geçmiyordu.
Yeosang ile Jongho ikilisi sürekli flörtleşiyor ve Wooyoung sadece onlara bakıp hüzünleniyordu. Ayrıca çokça sinirleniyordu.
Wooyoung yatağından kalktı ve Jongsang ikilisinin yanıma gitti. İkili salonda oturmuş telefonları ile uğraşıyorlardı.
Yeosang kapıdan içeri gelen Wooyoung'ı gördüğünde kaşlarını kaldırdı. "Hayırdır? sen gelmezdin yanımıza"
"Sıkıldım"
Yeosang kafasını salladı ve telefonuna geri döndü. Wooyoung sinirle ikisine baktı.
Onlar Wooyoung olmadığında tüm konuları konuşur, sohbet ederlerdi. Ama wooyoung geldiğinde hemen telefona gömülüyorlardı.
"Ya siz ben geldiğimde niye konuşmuyorsunuz?"
"Konuşacağımız konu sen olduğun için"
"Aman be!"
Wooyoung ayaklarını yere vurarak koltuğa ilerledi. Bu hafta en kötü günlerini yaşıyordu. Artık herkes ona sinir bozucu gelmeye başlamıştı.
Jongho, Wooyoung'ın sinirli ve tatlı tepkilerini gülümseyerek izliyordu.
"Neden sinirlisin?"
"San yazmıyor! hani konuşacaktı benimle?"
"Daha yeni üç gün oldu Wooyoung" Yeosang bıkkınlıkla telefonu elinden bıraktı.
"Olabilir"
"Sen yazsana ona"
"Olmaz"
"Belki o senin yazmanı bekliyordur?"
"Zannetmiyorum"
"Bir kere dene"
Wooyoung nefesini bıkkınlıkla dışarı verdi. San'a yazabilirdi. Yani denemekten zarar gelmezdi değil mi?
"Hadi git yaz"
"Cesaretimin gelmesi lazım"
"Wooyoung sadece San'a yazacaksın zor bir şey değil bu"
"Hayır, zor"
"Zaten sana cevap verip vermeyeceği bile belli değil. Çok umutlanma yani"
"Susar mısın? yazma hevesim kaçıyor"
Wooyoung odasına geri çıktı ve yatağa firlattığı telefonunu eline aldı. Şansını deneyecekti.
Ama bir dakika... San'a ne yazacaktı? ne yazacağını planlamamıştı!
--
Yarıda kestim çünkü diğer bölüm texting. Aynı bölümde olmasınlar istedim