1 hafta sonra"eşyalarını toplasana hao, neyi bekliyorsun?"
zhang hao sonunda bitirdiği sınavlarının notlarını çöpe atmak için toplamakla meşguldü. ricky'nin alaycı sesiyle notlarını toplamayı bıraktı. bir hafta önce yaşananların sorumlusu olarak ricky'i tutmuştu. bugüne kadar onu görmezden gelmiş, bu da en yakın arkadaşının çıldırmasına sebep olmuştu.
o gün, hanbin odadan çıktıktan sonra bir daha konuşmamışlardı. eskisi gibi basit bir selam bile vermiyorlardı artık. birbirlerini koridorun sonunda görseler bile yönlerini değiştiriyorlardı. bunları çoğunlukla yapan kişi hanbin'di. yaptığından dolayı kendinden nefret etmeye başlamıştı. hao'yu ağlatması, söyledikleri aklından gitmiyordu. bu yüzden onu daha fazla rahatsız etmemek için uzak durmaya karar vermişti.
hanbin'in böyle yapması hao'nun sadece boşlukta hissetmesini sağlamıştı. olanları konuşup açığa kavuşturmak yerine birbirlerini görmezden gelmeyi seçmişlerdi. boynuna bırakılan öpücüklerin etkisinden hâlâ çıkamamıştı. eli sürekli boynuna gidiyordu. olanların hakkında sınav haftası yüzünden detaylı bir şekilde düşünememişti. şimdi yatağına gömülmek, huzursuz hissinden kurtulmak için kafasında sorunları çözmek istiyordu.
şimdi ise ricky ona eşyalarını toplamasını söylemişti. ne döndüğü hakkında en ufak bir fikri yoktu. tek kaşını kaldırıp ricky'e baktı.
"neden eşyalarımı toplayayım?"
"bu gece okulun düzenlediği eğlenceye gidiyoruz da ondan!"
"ne?"
ricky telefonunun ekranını hao'ya uzattı. "seni arkamda bırakmak istemediğim için ismini yazdırdım. ismi yazılanlar iptal etmek için para ödemeliler. yani gelmek zorundasın."
"bana sormadan nasıl böyle bir şey yapabilirsin?" hao sesinin tonunu ayarlamakta zorlansa da bağırmamayı başarmıştı.
"sınavların bittikten sonra eğlenmek istersin diye düşündüm. ne var bunda?"
"başka birinin adına bir şey yapmaya kalkıştığında o kişiye sorman gerekir. ayrıca arkanda bırakmak istemediğin arkadaşını kapıda bırakan sen değil misin? beni düşünmemen gereken anda düşünmüşsün."
ricky üzüntüyle başını eğdi. gyuvin'i ikna edip giden kişilerin ikisi olması gerektiğini hao hırkayı ona tekrardan fırlattığında farkına varmıştı. geciktiği için durumu telafi edememişti. aslında hao'dan izinsiz ismini yazdırırken de bu eğlencenin arkadaşlıklarına iyi geleceğini düşünmesiydi. düşündüğü gibi olmamıştı. bir hafta boyunca ricky'i görmezden gelen hao, bugün içindekileri dökmüştü.
"özür dilerim. istersen saçıma sakız yapıştır, ayakkabıma vişne suyu dök, en sevdiğim tişörtü yırt. yemin ederim ağlayacağım, affet beni ya!"
ricky dizlerinin üstüne çöküp hao'nun bacağına sarıldı. kendini bu hale düşürüp affedilmeyi bekliyordu. işe yarayacağından emindi ki zaten öyle de olmuştu. hao pişmanlıkla ricky'nin ellerini bacağından çekip yere çömeldi.
"ben bile olsam kimsenin önünde eğilme. sinirlendiğim için sert çıkıştım sadece."
ricky gülümseyerek hao'ya sarıldı. "sen gerçekten iyi birisin ya."
"hm, saçına sakız yapıştırırken de öyle söyleyecek misin acaba?"
ricky, hao'ya sarılmayı bırakıp saçlarını tuttu. bu hayatta en değer verdiği şeylerden biri saçlarıydı. hatta bazen gyuvin'den bile daha çok değer verdiğini düşünüyordu.