KÇ-13

17 3 0
                                    

Yanımdaki kişiyle geçen üçüncü günümdü ve hala onu tanıyabildiğim söylenemezdi. Aynı evde yaşayan iki yabancıydık. Ne zaman onunla konuşmaya kalksam ya cevapsız kalıyordum ya da benden kaçmaya kalkışıyordu.

Yalnızca dün akşam biraz konuştu benimle. Tabi o da verdiği bir emirdi. "Yarın sabah hazırlan, işimiz var biraz."

Sabah erken kalkıp dolaptaki tek elbiseyi giydim. Malum, birkaç aydır elbiselere iyiden iyiye alışmıştım.

Elbiseyi giyince düzelttim. Dizlerimin biraz aşağısında, tüllü ve de belinde şık bir kemeri vardı. Kemerde de küçücük bir kurdele vardı. Üstümü iyice düzelttikten sonra hazırladığı kahvaltıyı ettik yani peynirli sandviç ve çay. Sandviçlerimizi yedikten sonra evden çıktık direkt. Nereye geldiğimizi tam çözemeden arabayı park etmişti bile ve bana döndü. "Şimdi, senden tek bir isteğim var. Bir sözünle beni kurtarmış olacaksın."

"Ne sözü anlamıyorum?"

Bana karşıyı gösterdi. Nikah dairesine gelmiştik. "Anlamadım?"

"Evleneceğiz Lila, buna mecburuz. Bu sayede senin de hayatın kurtulacak benim de."

"Ben daha adını bilmiyorum senin iyi misin?"

"Öğreneceksin işte."

"Ay yok ben kafayı yiyorum sanırım. Seni de yanıma daha hızlı yiyebileyim diye gönderdiler."

"Hayır kafayı yemiyorsun. Sadece evleneceğiz."

Yine güldüm. "Vay be, ne normal bir şey evlenmek? Hatta evleneceğin kişinin adını bilmemek de en normal şeydir. Sürprizi kaçmasın değil mi ya!"

Ofladı. "Hadi Lila." Arabadan indi ve benim kapımı açıp benim de inmemi sağladı. Kulağıma yaklaştı. "Elini tutmama izin verir misin?"

Mecbur kaldığımdan elimi tutmasına izin verdim. Çevremize asla belli etmemek adına da gayet mutlu mutlu girdik nikah dairesine. İçeri girince Mira'yı da orada görmek şaşırttı beni. Benim yanıma gelince gülmemi işaret etti. Nikah şahidi için birini ben seçtim birini de müstakbel kocam seçti. Ben tabii ki de Mira'yı seçtim. Müstakbel kocam da arkadaşlarından birini seçti. Nikahımızın kıyılması için de masaya oturduk. Müstakbel kocam da benim oturmam için sandalyemi çekti. Ben oturunca da yanıma oturdu. Aman ne kibardı böyle!

Nikah memuru da gelince hepimiz hazırlandık. Bilmediğim bir soyadı alacaktım.

"Değerli misafirlerimiz, çiftimizin nikah törenine hepiniz hoş geldiniz. Sizlerin ve şahitlerin huzurunda bu genç çiftimiz hayatlarının geri kalanını birleştirme kararı almışlar ve bu karara yasal olarak engel olan bir şey tarafımızca görülmemiştir." Nikah memuru kadın ikimizin de yüzüne baktı.

"Öncelikle gelin hanım sizi tanıyalım, adınız soyadınız?"

"Lila Sadunoğlu."

"Teşekkürler, damat bey sizin adınız soyadınız?"

"Anıl Kazancı."

"Teşekkür ederim. Siz değerli şahitlerimizin adı soyadı?"

"Mira Ulubey."

"Tolgahan Ilıca."

"Teşekkür ediyorum. Lila hanım ve Anıl bey, hayatlarınızı birleştirmek amacıyla evlendirme dairemize başvurdunuz. Yapılan araştırmalar sonucunda da evlenmenize mani olan bir şey görülmemiştir. Şimdi sizlerden bu isteğinizi şahitlerimizin huzurunda da yinelemenizi istiyorum." Nikah memuru bana baktı. "Sayın Lila Sadunoğlu, hiç kimsenin baskısı altında kalmadan kendi hür iradenizle iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta Anıl Kazancı'yı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

KAYIP ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin