KÇ-14

18 3 0
                                    

Ertesi sabah erkenden kalktım. Güzel bir kahvaltı hazırlayacak ve de onunla konuşup ailemle onun ailesi arasındaki bağı bana anlatmasını isteyecektim. Çünkü bizi aile dostu gibi gören bir ailenin dün beni istenmeyen gelin ilan etmesi hiç hoş değildi.

Kahvaltıyı olabildiğince sessiz hazırlamaya özen gösteriyordum. O hala içeride uyuyordu çünkü. Uykusunu gürültüyle bozmak istemedim. Mutfak masasını topladım ilk önce. Üstünde bir sürü şarj aleti, kulaklık ve su bardağı vardı. Anladığım kadarıyla Anıl pek toplu birisi değildi.

Kahvaltıyı hazırladığımda onu kaldırmaya gitmiştim ki kapıdan çıkarken onunla çarpışmıştık. "Özür dilerim, gözüm kapalı geziyorum da."

"Sorun değil. Kahvaltı hazır diye çağıracaktım seni de."

Duvardakş saate baktı. "Kahvaltı mı? Bu saatte."

Saat onu biraz geçmişti. "Ne yani daha mı erken ediyorsun?"

Gülmüştü. "Hayır, ben genelde bir gibi yiyorum."

"Çüş arkadaş, nasıl bir düzen bu?"

Gerindi ve gözlerini ovuşturup sofraya baktı. "Her gün böyle olacaksa saat altıda bile kalkıp ederim."

Tuhaf bakışlarıma daha fazla maruz kalmadan elini yüzünü yıkamaya gitti. Ben de çayları koydum. Üzerindeki dünden kalma gömlekten ve pantolondan kurtulup rahat bir eşofman giyip gelmişti. Sandalyelerden birine geçti. Ben de çaydanlığı bırakıp karşısına geçtim.

Hiç konuşmadan yemeğini yiyordu. Ben de konuyu nereden açacağımı bilememiştim. Derin bir nefes aldım ve elimdeki çatalla bıçağı sakince tabağımın kenarına bıraktım. "Birbirimizi tanımamız gerekmez mi? Yani bahsetmek istediğim ben senin sadede ismini biliyorum ve aileni."

Bana baktı. "Tamam, gayet yeterli işte."

Bir şey diyemeden kaldım. Tabağımdaki salatalıklardan birini attım ağzıma. "Neden öyle tepki verdiler?"

Cevap vermeyince üsteledim. "Bak Anıl, birbirimizle ne kadar zaman geçiririz bilemem ama bu geçirdiğimiz zaman boyunca birbirimizi iyice bilmemiz lazım."

Dikkatle bana baktı. Demek istediğimi anlamak ister gibi bir hali vardı. "Ne demek bu şimdi?"

"Bu şu demek, sen benim hakkımda ne kadar şey biliyorsan ben de senin hakkında o kadar şey bilmeliyim. Ben bugün dışarı çıksam ve senin hakkında pek iyi olmayan bir şey duysam inanır mıyım inanmaz mıyım? Bir düşün. Benden sana güvenmemi istiyorsun. Güven için de bazı şeyleri bilmem şart."

Çatalını ve bıçağını o da bıraktı ve geriye yaslandı. "Ne bilmek istiyorsan sor, hazırım."

"Ben dürüst bir insanım. İtiraf etmek gerekirse dün bazı haberler gördüm. Bizim düğünümüz hakkında. Bunun altında da birkaç ay önceki nişanından bazı kareler çıktı karşıma."

O cevapsız kaldı. Ben de devam ettim. "Üstelik 11 Haziran tarihli haberler de çıktı karşıma. O gün neler olduğunu hatırlarsın diye düşünüyorum."

Gözlerini her yerde gezdirdi. En son bana döndü. "Evet."

"Kazayı yazan haberlerde sizin amcamla çok yakın aile dostu olduğu yazıyordu."

Masada ellerini birleştirdi. "Bütün bunlardan benim de o zaman haberim olmuştu. Benim çok alakam yoktu ailem kiminle dost kiminle düşman. Karşıma kim çıkarsa nötrdüm."

"Anladım."

"Sizin kaza yaptığınız gün benim nişanlanacağım gündü. Tabi nişandan benim de haberim yoktu. Gördüğün kız da Esin'di, dün bahsetmiştim. Babam da kazayı duyunca bu organizasyonun ayıp kaçacağını düşündü. Ondan dolayı da nişanı erteledik."

KAYIP ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin