KÇ-30

9 2 0
                                    

"Bu Allah'ın cezası nerede bir an önce öğrenin!"
Ferhat abi yanındakilere sesini yükseltmişti. Adamlar, başlarını önlerine eğmişlerdi. Hafif bir şekilde kafa sallayıp onayladılar Ferhat abiyi ve odadan çıktılar.

"Sakin olmaya çalış Ferhat abi. Ani tepkilerinle bütün her şey geri tepebilir."

Ferhat abi şakaklarını ovuşturdu ve ofladı. "Sakin olmaya çalışıyorum ama bu yaptıkları yanına kâr kalsın da istemiyorum. Mekanıma saldırı yaptırıp bilinmedik numaralardan araması ne demek ya? Aklınca alay ediyor bizimle şerefsiz."

İçten içe Ferhat abiye hak versem de öfkesini yatıştırması adına onu gazlamamaya çalışıyordum. Tek bir hareketle bizim ekipteki herkesin başını yakabilirdi.

"Bu adam her kimse sadece kuru tehditleriyle gözdağı vermeye çalışıyor başka bir açıklaması olamaz. Sen sakinliğini koru ki elimizle koymuş gibi bulabilelim onu."

"Adnan ve Galip'ten haber bekliyorum. Yerini buldukları an gideceğim ve o şerefsizin yakasına yapışacağım."

Göz devirdim. "Ben sana sakin ol dedikçe senin düşündüğün şeylere bak Ferhat abi. Allah aşkına, biraz da olsa mantıklı hareket et. Öfkeni geri plana atmak zorundasın."

Ferhat abi bir şey diyecek gibi olmuşken içeriye biri girdi. "Abi, ustalar seni çağırdı. Birkaç yerde sorun çıkmış sanırım."

"Geliyorum Ethem." Ferhat abi bana döndü. "Sen evine geç kızım da bir gelişme olursa ararım. Dışarıya çok çıkmamaya çalış, dört bir yanımız düşman kaynıyor."

Ferhat abiyi kafamla onayladım ve mekandan çıkıp arabama yöneldim. Sabah şirkete gidememiştim. Ondan dolayı da şimdi şirkete gittim. Sekreterim Burçin hanım ne var ne yok kısaca anlatmıştı bana. Gerçekten kendisiyle uyum içindeydik. Beni fazla yormuyordu.

Burçin hanımdan her şeyi dinledikten sonra odamdan ayrılıp kendi odasına geçti. Ben de odamdaki belgeleri inceledim. Geçtiğimiz günler Burçin hanımdan şirketin son on yıldaki tüm anlaşmalarıyla alakalı tüm belgeleri bulmasını rica etmiştim. Elimde hepsi olmasa da çoğunluğu vardı.

Hemera Alışveriş Merkezi'ndeki payımız ve yanında birkaç tane daha imzalanmış belge vardı. Pek ipucu vermeyen şeyler gibi dursalar da bir umut, hepsine göz gezdirdim.

Hemera'nın ihalesinde bir detay çekmişti dikkatimi. Bu ihale yapıldıktan çok kısa bir süre sonra isminin değiştiği yazıyordu haberlerde. Önceki ismi GlamCity'ymiş fakat daha sonrasında isim değişikliğine gidilmiş. Hemera'nın ne anlama geldiğini bilmiyordum ama bu durumun dikkatimi çekmesini sağlayan bir diğer şey de bu değişikliğin doğum günüme çok az bir süre kala yapılmasıydı.

Detaylara fazla mı takılıyordum diye düşünüyordum bazen. Bir yanım evet diyip onaylasa da diğer yanım bu detaycılığın suçluları bulmamda bana yardımcı olacağını söylüyordu.

Çok küçükken bir yazı okumuştum, evrende hiçbir şeyin tesadüf olmadığını söylüyordu. O zamanki aklımla bunu çok düşünüp durmuştum fakat bir sonuca varamamıştım. Ama şimdi hayatımda yaşanan bazı şeyleri düşününce bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlıyordum.

Anıl ile karşılaşmam kesinlikle tesadüf değildi. Belki onunla karşılaşmasaydım sahip olduğum çoğu şeyin farkına bile varmayacak ve bu da yetmezmiş gibi her imkanımı kendi ellerimle amcama vermiş olacaktım.

Yengemle konuştuklarını duyduğumu bilmiyorlardı. Bu da iyi ki yaşanmıştı. Yoksa ben o evden bu kadar kolay kurtulamazdım. Kuzenlerimi ne kadar sevsem de yengem ve amcamla geçen bir gün bile beni hayattan soğuturdu.

KAYIP ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin