Bazen sırf sevdiğin birine kavuşmak için ölmeyi istersin. Sadece onu tekrar görmek için. Onsuzluğa dayanamadığın için ölmek için Allah'a yalvarırsın.
Yalvarıyorum Allah'ım, beni bu uçurumdan sağ çıkarma. Kavuşayım Sevda'ma.
Yalvarışlarım Fırat'ın elimi tutmasıyla reddedilmiş oldu.
Elimi sımsıkı tutmuştu. Ellerimiz kayıyordu.
Yine de daha sıkı tutmak için yere uzandı. İki eliyle tuttu ve yardım etmelerini söyledi. Bense sevdiğime kavuşmak için tekrar yalvardım.
"Bırak beni kavuşayım ona.."
Gözleri şaşırmış gibi açıldı. Bunu beklememişti benden. Umrumda değildi. Ben sevdiğimi,Sevdamı istiyordum.
Elimi bırakması için diğer elimle ittim ama bu sefer kolumu tuttu.
"Bırakma, ben kavuşayım."
Sertçe yukarı çekti. Kucağına düşmüştüm ve öyle bir sarıldı ki ilk defa bu kadar sıcak hissettim.
Kar yağarken ben soba yakılmış evde gibi hissettim. Ben ona sarılırken evimde hissettim.
"Sen çok güzel seviyorsun. Kendine doğru kişiyi bul ve onu sev Ayazım. Ben mahşerde seni bulurum."
Sevdanın sözleri kulağımda yankılandı.
"Sev Ayazım."
Tekrar yankılandığında başımı olumsuz salladım. Seveceğim insan erkek olamazdı ki. Daha önemlisi o... Vatan haini bir teröristti!
Sinirle ondan ayrıldım.
"Benden uzak dur!"
Bana hüzünle baktı. Sevdiği ellerinden kayıp gitmiş gibi. Bu sinirimi yumuşatmadı. Ona nefretle bakmaya devam ettim.
Hem vatan haini hemde erkek olan birine aşık olamazdım, bu yanlıştı. Bana böyle öğretilmişti.
İki kişi yanıma gelip kolumu tuttu ve bizi ilk getirdikleri mağaraya götürdü.
"Ayaz!"
Emre dolu gözlerle bana bakıp önden bağlı olan ellerini kaldırıp başımdan belime indirdi. Sıkıca sarıldı bana. Benim ellerim bağlı olmadığı için beline koydum ve bende sarıldım. O başını boynuma gömmüş ağlarken ben mağaranın girişine odaklanmıştım.
Daha doğrusu bize saf sinirle bakan Fırata. Sanki Emreyi yok etmek istiyormuş gibiydi gözleri. Emre boynuma daha çok gömüldü o ise daha çok sinirlendi.
Teröristlere dönüp sertçe bağırdı.
"Kaçağı bağlayın hemen! Boş boş durup izlemeyin!"
Hemen yanımıza geldiler. Bu yüzden Emre benden ayrılmak zorunda kaldı.Ellerini tekrar kaldırıp başımdan çıkardı.
Ellerimi bağlayıp gittiler.
Gözlerimi kapattım ve uykuya dalmak istedim. Belki Sevdayı görürdüm rüyamda.
∆
"Ayaz! Uyan hadi!"
Gözümü açtığımda Sevda yanımda beni bekliyordu.
"Şükür be Ayaz'ım. Sabahtandır seni uyandırmaya çalışıyorum. Ne gördün böyle uzun?"
Nasıl yani her şey rüyamıydı? Rüya mı görmüştüm? Hayır onlar gerçekti. Rüya olmayacak kadar ama Sevda... O da çok gerçekçi.
"Hâlâ uyanamadın mı Ayaz'ım. Sana en sevdiğin tatlıyı yaptım. Hadi kalk da yiyelim beraber."
Hayır, Sevda gerçek değildi bu bir rüyaydı ama inanmak istiyorum. Bir rüyada takılı kalmak istiyordum.
Bir şeyler tanıdık geliyordu. Aynı şeyi yaşıyor muşum gibi. Uçurumdan ikinci kez düştüğümde ki gibi.
Sevda yanımda kalkıp mutfağa gitti. Bende yüzümü yıkayıp yanına gittim.
"Helva yapmışsın. Teşekkür ederim Sevdam."
Kocaman sarıldım, son sarılışımdı sanki.
"Rica ederim Ayaz'ım. Buralarda son günümüz artık en yakın zamanda gidelim şehre."
"Aynen Sevdam kurtulalım buradan,korku içind yaşamaktan."
Önce kahvaltı yaptık sonra da masayı toplayıp salona geçtik. Yanına oturup dudağına küçük bir buse kondurdum.
"Seni seviyorum Sevdam."
"Bende seni seviyorum Ayazım."
Bir süre sarılarak oturduk. Daha sonra Sevda konuştu.
"Hadi tatlımızı yiyelim de dışarı çıkalım,gezelim."
Başımla onaylayıp tatlımızı yemeye gittik. Ben kase çıkarıyordum Sevda helvayı koyuyordu. Bir yandan da abuk subuk konuşuyordu.
"Ben ölürsem herkese cevizli helva dağıtın ama sen yap tamam mı? Senin yaptığın helvalar çok güzel oluyor. Kimse bilmez öldüğümü ama en azından tatlı yerler,sevinirler."
"Böyle konuşma Sevda. Ben dayanamam senin ölümüne."
Güzelce yedik tatlıyı. Şimdi de hazırlanıyorduk.
"Beyaz giyeyim belki güllerin rengi geçer kırmızı olur elbisem. Ne güzel olur çok isterim."
"Sana çok yakışıyor beyaz."
Elbisesini giyip geldiğinde gözlerimi alamadım.
"Çok güzel olmuşsun Sevdam."
"Teşekkür ederim Ayazım. Sende çok yakışıklısın."
Yanağıma buse kondurup elimi tutarak evden çıkardı.Birbirini sımsıkı tutan ellerimiz bir ileri bir geri sallanıyordu.
Çok mutluyduk bugün, bir kaç dakika sonra yaşanacaklardan bir haberken.
Mutlu mutlu ilerlerken karşımıza bir terörist çıktı. Elindeki silahın namlusu Sevdaya doğruydu.
"Sevda!"
Arkama almak için geç kalmıştım. Silah çoktan patlamıştı.
Aynı hissi tekrar yaşıyor, aynı acıyı tekrar tadıyordum. Beyaz elbisesi kırmızıya dönerken bu kırmızı güllerinki gibi masum değildi,güzel durmuyordu.
Sevdiğimi ikinci kez de koruyamamıştım.Sımsıkı sarıldığım bedenin kalbi yavaşlıyordu.
"Dayan Sevdam dayan kurtaracağım seni."
Ayağa kalkıp onu kucağıma aldım. Hızlıca hastaneye ilerledim.
"Ayazım beni dinle."
"Sen çok güzel seviyorsun.Kendine doğru kişiyi bul ve onu sev Ayazım. Ben mahşerde seni bulurum."
Gözleri kapandı. Kalbi bir daha atmadı. Bembeyaz elbisesi kırmızıya döndü.
Gözlerimden yaşlar akarken isyan ettim. Hayatımda ilk defa isyan ettim.
"Neden Allahım neden! Neden benim sevdiğim gitmek zorunda! Neden benden ayırdın Sevdamı! Neden! Neden! Neden... Benimde canımı al Allahım. Beni Sevdasız bırakma..."
Gözlerim dayanamıyordu. Kapanıyordu. Son kez gördüm. İki dağın arasında olan birini. Gözlerimin içine bakıyordu.
Daha fazla dayanamadım,gözlerim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Gölgesinde - Gay (Toprak'ın İsmi Değişti)
ActionTerorist olması için dağa kaçırmıştılar Ayazı. Fakat teroristler nereden bilebilirdi bu genç adamın başlarına en büyük bela olacağını? Eşcinsellik ve +18 içeriyor. Rahatsız olanlar okumasın. Kurgu asla terörü desteklemiyor bir göz atsanız bile nefre...