Ayaz uyandığında onu askeriyede ki revire götürmeye karar vermişlerdi. Ve şuan Toprak arabayı sürüyor Ayaz ise dışarıyı izliyordu.
Askerlerin görevleri bu kadar zor muydu? Toprak yönetimi ele aldığı için hiçbir askeri öldürtmemişti ama başka biri olsaydı ve 'Ağa' olmasaydı asker öldürmek zorunda kalacaktı.
Bu Ayaz için çok zor olurdu. Asker öldürmeyi gç onlarla aynı ortamda bulunmaya dayanamıyordu. Kaldı ki bir de asker öldürtecekti. Sahi Toprak asker öldürmeden nasıl onları kontrolu altına almıştı?
"Nasıl yaptın?"
Sessiz ortama Ayaz'ın buz gibi sesi düştüğünde Toprak az da olsa irkilmişti.
"Neyi?"dediğinde Ayaz sorusunu daha ayrıntılı sormaya karar verdi.
"Onca teröristi nasıl kontrolün altına aldın?"dedi yine aynı ses tonu ile.
"Uzun konu ama emin ol hiçbir askeri öldürmedim."
Evet,öldürmemişti. Gelen askerlerin üstünde koruyucu yelek ve sahte kan vardı. Böylelikle kendini kabul ettirmişti. Ama biliyordu bunu söylerse Ayaz her ayrıntıyı isteyecekti. Ve yol bunun için biraz az kalmıştı.
"Senden nefret ediyordum. Eğer bir süre daha kendini terörist olarak gösterseydin..." Derin bir nefes aldı. Devamını Toprak getirdi.
"Kafama sıkardın. Emin ol çok belli ediyordun."
Toprak da nefret ediyordu teröristlerden fakat Ayaz'ın nefreti farklıydı.
"Peki sen? Hepsini düşmanın olarak görüyorsun. Tamam bizde öyleyiz ama seninki apayrı."dediğinde Ayaz sertçe nefes aldı. Gözleri dolduğunda hemen cama çevirdi.
Toprak hatırladığı anılar ile kendine küfürler etti.
"Sen daha iyi bilirsin. O gün sende oradaydın. Sevdiğim ölürken bir bok yapmadın. Sadece uzaktan baktın! Manzaran güzel miydi bari?"
"Ayaz ben geldiğimde o kızı vurmuşlar-"
Ayaz yavaşça kafasını çevirdi. Alayla gülüyordu ama dolu gözleri bunun yalan olduğunu belli ediyordu.
"Onların 'Ağa'sı sendin ama. Eğer onları hiç kimseyi öldürmeyin deseydin öldürmezlerdi. Hepsi sözünü dinliyordu senin. Neyse daha fazla konuşmayalım. Acımı kimse ile paylaşmak istemiyorum."
Tabiki arkadaşı olsa paylaşırdı ama Toprak ile paylaşmak istemiyordu. Ona sevdiğini anlatmak hiç istemiyordu.
"Öldürdüm."
"Ha?"
Ayaz anlamamıştı. Kimi öldürmüştü bu adam?
"Karını öldüren o teröristi öldürdüm. Onları zaten uyarmıştım lakin aralarında dinlemeyende varmış. Bende önce iki kulağına sonra kafasına sıktım."
Ayaz önce Toprak'ın gözlerine baktı. Daha sonra etrafta dolaştırdı ardından yola dikti gözlerini. Derin nefes alıp verdikten sonra konuştu.
"Karım değildi."
Toprak, neden olduğunu bilmiyordu fakat rahat bir nefes verdi. Lakin, o kadını çok sevmesi Toprağı üzüyordu.
"Ama olacaktı, değil mi?"
Toprak yaklaşık bir yıldır bu genci gözetliyordu zaten. O kız öldükten sonra her şeyi mahvolmuştu. Vicdan azabı çekiyordu, sevenleri ayırdığı için.
Ayaz'ın cevabı ile düşünmeyi kesti.
"Kaçmayı planlıyorduk. Şehire gittiğimizde orada evlenecektik. Fakat şuan ölsem dâhi bu köyü bırakmam. Zaten hepsine de söyledim Allah'ın izniyle ölürsem yanına gömecekler."
"Biri için canını verecek kadar sevmeyi nasıl başardın Ayaz?"dediğinde Ayaz bir süre düşündükten sonra cevapladı.
"O benim her zaman herşeyimdi Komutan. Bir gün sende anlarsın. Umarım senin sevgin benimki gibi mahşere kalmaz."
Ayaz farkındaydı bazı şeylerin. Fakat Sevdadan vazgeçip nasıl bu adamı sevecekti. Hem bu adamı sevse bir ömür birlikte olamazlardı. Biliyordu, o da gidecekti.
"Geldik."
Arabayı durdurup el frenini çektikten sonra anahtarı alıp arabadan indi Toprak. Ayaz da hemen inmişti.
Şimdi ise önlerinde olan binaya girmek için ilerliyorlardı. Toprak azarlanacağını biliyordu. Bu yaptığı akıl işi değildi çünkü. Bir komutanın,askerlerini çatışma sırasında bırakmasının sonucu ne olurdu hiç bilmiyordu...
Askeriyeye girdiklerinde yanlarına Çavuş geldi.
"Albay ağzınıza sıçacak komutanım" dediğinde Toprak onun ensesine bir tane geçirdi.
"Sus Yiğit Çavuş,biliyorum. Hadi bizi götür."
Yiğit Çavuş onayladı ve önden ilerledi. Yetiştiklerinde baş selamı vererek oradan uzaklaştı.Kapıyı çalıp beklediler bir süre. Ardından "Gir!" diye içerden ses geldiğinde içeri girdiler. Albay komutanı gördüğünde sinirlendi.Toprak,Albayın bağırışı ile yüzünü buruşturdu.
"Ulan Yüzbaşı! Bir yıl boyunca işini tam tıkırında yaptın ama son anda ağzına sıçtın! Ya bizim askerlerimizin sayısı az olsaydı? Ne bok yiyecektin lan! Yarısı şehit düşseydi yarısı da kaçırılsaydı ne yapacaktın! Ne diyecektin onların ailelerine! Ama sen bekle, en büyük cezayı vereceğim sana!"dedi bağırarak.
"En ağırını hak ettim Albayım." dediğinde Albay ona bir bakış atıp Ayaza döndü.
"Ayaz sensin değil mi? Hemen tanıdım seni."
Albayın sesi bir anda yumuşayınca Toprak sinirlendi. Ayaz ise kaşlarını kaldırmış Albaya bakıyordu. Ayaz'ı yaşlı bir adamdan kıskanmamıştı elbet, sadece kendine bağırdıktan sonra aniden değişmesine sinir olmuştu.
"Evet de , nereden tanıyorsunuz?"dediğinde Albay gülerek cevap verdi.
"Sizin yanınızda görev yapan bir kişi daha vardı:Bekir. Hep seni anlattı; İlk gidişinde geçirdiğin krizi, kaçmaya çalışırken ölümle burun buruna gelmeni, teröristleri öldürdüğünü falan her şeyi anlattı. Ama sana bir şey diyeceğim."demesiyle Ayaz tek kaşını kaldırdı.
"Dinliyorum Albayım."
"Eğer bu şekilde öldürmeye devam edersen, polise yakalandığında işin biter. Bu yüzden..."
Gülümseyerek devam etti.
"Seni asker olmaya davet ediyorum. Nefretini silaha dönüştürebilirsek, çoğu teröristi temizleyebiliriz."
Bu konuda beni yargılamayın lütfen. Herhangi bir bilgim yok,araştırdım da fakat bir sonuca varamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Gölgesinde - Gay (Toprak'ın İsmi Değişti)
AkcjaTerorist olması için dağa kaçırmıştılar Ayazı. Fakat teroristler nereden bilebilirdi bu genç adamın başlarına en büyük bela olacağını? Eşcinsellik ve +18 içeriyor. Rahatsız olanlar okumasın. Kurgu asla terörü desteklemiyor bir göz atsanız bile nefre...