13

156 9 5
                                    

Bölümü düzenledim ve bir kısmı kaldırdım.

İtalik yazılar kürtçe

İlahi bakış açısı...

"Patron,napacağız bu oğlanı?"

3. Ağa cevap vermeden önce düşündü. Albayın yeni askeriydi bu çocuk. Dağın önünde bulduklarına göre Diyar'ı yani 3. Ağayı öldürmek için gönderilmişti.

Ama elindeki tabanca ile öldüreceğini nasıl düşünmüştü? Diyar güldü. Sonra sırıtarak cevap verdi.

"14 numaraya atın bunu. Uyanırsa konuşana kadar dövün."

Bilerek yakınında olsun istemişti. Oğlan kalıplıydı. Her sıkıldığında gider döverdi artık.Diyar'ın içinden geçen akıl almaz işkenceler ile oğlanın yaşama ihtimali giderek azalıyordu. Diyar sadist ve acımasız kelimelerinin vücut bulmuş haliydi.

Kapının önünden birinin geçtiğini gördü. Sinirleri gerildi tekrardan ve o kişiyi çağırdı.

"Baran!" 

"Efendim baba?"

"Lan! Ben sana demedim mi bana baba demeyeceksin diye?" diyerek öz oğlunun suratına tokat attı. Baran'ın gözleri dolmaya başladı fakat ses çıkarmadı. Tanıyordu babasını,eğer sesi çıkarsa ölesiye kadar döverdi.

"İt! Elin kahpesinden doğmuş bir orospu çocuğusun sen! Tanrının lanetisin, gördüğümde bile utandığım bir belasın. Var olmasaydın keşke!Keşke bir köşede geberip gitsen lan! Bir dediğimi de yap ulan şerefsiz!"

"Beni istediğin kadar döv!Kadınlara el kaldırmayacağım!"

Bunu dediği an suratına gelen yumrukla afalladı. Burnundan oluk oluk kan akarken gözyaşları akmaya başladı. Babası,zaten iğrendiği oğlunun ağladığını görünce daha da iğrendi.

"Gözümün önünden kaybol ibne."

Oğlan kafasını salladı ve burnunu tutarak mağaradan çıktı.

Babasının yaptıklarına alışmıştı artık. Fakat içinde bir intikam ateşi vardı. Babasının siniri bozup delirtmek istiyordu.

*
*
*
4 gün sonra

"Kalk asker, yemek ve su getirdim."

Ayaz,gelen çocuğa baktı ve süzdü. Kafasında siyah-beyaz bir puşi vardı. Bu yüzden sadece gözleri gözüküyordu. Gözleri zümrüt yeşiliydi.

Getirdiği yemeğe göz attı. Ardından kafasını çevirip tekrar çocuğa baktı.

"Merak etme zehir yok içinde. Seni öldürmeye kalkarsam babam benim sikimi keser."dedi çocuk.

Ayaz,ağzı bozuk çocuğa tip tip bakıp yemeğe döndü. Yiyecekti fakat karşısındaki velet öyle bir bakıyordu ki, rahatsız oluyordu.

"Tip tip bakma. Çok açsan al sen ye." Dedi ve yemeği itekledi bağlı elleriyle. Baran şaşırdı fakat sırıttı. Babasını çıldırtacak yeni fikirlerde gelmişti aklına.

"Ben aç değilim. Sadece senin yiyişini izlemek istedim."dedi Baran.

Ayaz, Baran'a baktı."Elimi bile açmadın. Nasıl yememi bekliyorsun?" Baran aydınlanma ile cebinden bıçağı çıkardı. Fakat vazgeçip yanına koydu.

Ayaz ona 'hadi' dercesine bakarken o , eline kaşığı alıp pilava batırdı. Ardından Ayaz'ın ağzına götürdü.

Ayaz derin bir nefes çekip kendini geriye çekti.
Bu oğlan siniri bozmaya başlamıştı. "Ya elimi aç kendim yiyeyim ya da yemeği de al siktir git."

Baran, Ayaz'ın ellerini açıp bıçağı onun yanına bıraktı."Akşam üstü saat 7'de silah toplamak için buradan uzaklaşacağız. Tek tük birkaç kişi olur. Onlarıda halledersin diye düşünüyorum." Ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi.

"Sana neden inanayım?"

Şahsen hiç inanmıyordu ona. Çünkü kimse birbirine sebepsiz iyilik yapmazdı. Yapıyorsa da bu işten bir çıkarı olmalıydı.

"Babamdan nefret ediyorum diyelim. Ve bu işten benimde çıkarım olacak. Çünkü bende seninle geleceğim."

Buna şuan karar vermişti Baran. Eğer onunla giderse,ölümden de kurtulabilirdi. Fakat bu fikri Ayaz reddetti.

"Seni yanımda askeriyeye götürecek değilim.Burdan uzaklaştıktan sonra sen yoluna,ben yoluma."

"Ama beni öldürür."dediğinde Ayaz içinden 'canın cehenneme' desede sadece "benim söyleyeceklerim bitti." Dedi.

Baran arkasını döndü tekrardan ve ilerledi. Son kez"Bu akşam gideceğiz,birlikte." dedi ve uzaklaştı. Ayaz ise önce bıçağı katlayıp cehine koydu. Ardından yemeğini yemeye başladı.

Yemeğini bitirdiğinde ise tekrar ayak sesi duydu.

Yine o çocuk.

İçeri girdi. Hiçbir şey demeden izledi sadece. Bir süre sonra boş kağıt kutuyu alıp çıktı."Tamamdır ağam,kontrol ettim gidebilirsiniz. Ben onun yanında kalırım."

Çok uzaklaşmamıştı muhtemelen çünkü sesi yakından geliyordu. Ağa birşey dedikten sonra yine cevap verdi."Tamam kaçma girişiminde bulunursa size haber vereceğim. Anladım."

Tekrar içeri girdi."Biraz bekleyip çıkalım." Dediğinde Ayaz sadece kafasını salladı. Ne kadar bu çocukla gitmek istemese de kurtulmalıydı buradan.

"Eee,kendini tanıt. Adın ne? Sevgilin var mı?"

"Gereksiz insanlara kendimi tanıtıp,samimi olmuyorum. Sorularını kendine sakla."

"Sanki sevgilini öldürdüm amına koyayım. Ne bu ciddiyet."

Evet öldürdünüz diye geçirdi içinden Ayaz.

"Neyse senin konuşacağın yok. Ben Baran,ağanın oğluyum. Sevgilim yok,çünkü gayim ve dağdayız amk nasıl bulayım. Aslında yakışıklısın da ve uzun süredir seks yapmıyorum,bence ihtiyacımı gidermemde yardımcı olursun."

"Ben o şeylerden değilim. Bana bulaşma."

Baran yavaş yavaş sinirleniyordu. Sanki hastalıkmış gibi laflar ediyordu. Ayaz'a doğru ilerleyip bağdaş kurmuş bir şekilde oturan bedenin üstüne oturdu.

"Maske takmamışsın. Maalesef sana bulaşacak."dedi ve Ayaz'ın boynunu öpmeye başladı. Tabi bunu yapması ile yere çarpılması bir oldu.

Çocuğun sırtına dizi ile bastırıp yerde duran kendi ipliği ile ayaklarını bağladı. "Ben gidiyorum." Dedi ve cebinden bıçağı çıkarıp köşeye fırlattı. Çocuk onu alana kadar  kendisi vakit kazanacaktı.

****

Yazım yanlışları var ise kusura bakmayın. Ve bölümü biraz değiştirdim. Baran'ı hemen öldürmek istemedim.

Avcı'yı tekrar yayınlamayı planlıyorum. 1 yıl olmuş...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Savaşın Gölgesinde - Gay (Toprak'ın İsmi Değişti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin