0.7

62 13 3
                                    

"Gerçekten uykun yok ama değil mi, eminsin yani?"

"Evet dedim ya amına koyayım."

Elimdeki içeceği ona verip "Olmaz tabii mal," dedim krakeri poşetten çıkarırken. "Bir saat uyudun neredeyse, olmasın bir zahmet."

Onu yarım saat uyandırma çabalarımdan sonra pes edip kucağıma almıştım. Bir koltuğa yatırıp uyanana kadar başında beklemiştim beyefendinin. Bir de gelip bana surat asıyordu, sabır.

"Senin bu uyku sorununu çözmemiz gerekiyor, bu iş ciddi bir hâl aldı artık." dedim gözlerim uzaklara dalarken. "Orada burada uyuyakalırsan avlarlar seni, zaten zenginsin sonra uğraş dur."

"Normalde de uykuyu seviyorum ama son bir aydır gerçekten bayılma derecesine geldim."

"Fark ettim onu bugün."

Göz devirip avucuna doldurduğu krakerleri tıktı ağzına. Zaten tombul olan yanakları iyice şistiğinde "Düzgün ye şunu." dedim sinir bozukluğuyla. Beni takmayıp aynı şekilde yemeye devam etti.

Canım çektiğinde ben de birkaç tane yiyip "Acaba yediğin şeyler mi dokunuyor?" dedim ağzım doluyken. "Kim yapıyor evde yemekleri?"

Omuz silkti. "Bilmiyorum, eve bir sürü çalışan girip çıkıyor. Ne bulduysam onu yiyorum ben de."

Yüzümü buruşturdum. O zenginlikle mağara adamı gibi yaşıyordu resmen ya.

"O zaman bugün dışarıdan yemek ye." Su şişesini kafama diktiğimde kaşlarını çatıp bana baktı. "Eve gittiğinde hiçbir şey yeme, su bile içme hatta. Bakalım ev yemekleriyle mi alakalıymış."

Çalışanlardan şüphelenmiştim. E, zengin bebesi sonuçta. Ayakta uyutmak isteyen çok olur.

Bakışlarım köşedeki binanın tabelasında yazan yazılara kaydığında gözlerimi kısıp okumaya başladım. "Yemek demişken," Geri çekilip ceplerimi yokladım. "Paran var mı yanında?"

Kafasını salladı. "Sorman gereken en son şeyi sordun."

"Hata bende, özür dilerim beyefendi."

"Niye sorduğunu söylesene gerizekalı."

Kafamı kaldırdım sabır dilenmek için. "Seans saatini hâlâ doldurmadık." diyip ayağa kalktım. "Yemek kursuna gideceğiz, kalk."

"Ya ne anlarım ben yemekten?"

Ensesinden tutup kaldırdım onu. "Sen söyle lan o zaman. Ne yapmak istiyorsun?"

"Düşüneceğim bekle." Bakışlarını etrafta gezdirip ayağını ritimle yere vurdu. Birkaç saniye sonra ellerini beline koyup yere baktı uzun uzun. Hareketlere bak ya. "Bulamadın değil mi?"

"Yok." dedi sessizce.

"Yürü o zaman."

Peşimden geldiğinde kursa girip basmıştık parayı. Yanımdakinin Han Jisung olduğunu duyunca eli ayağı birbirine dolaşmıştı çalışanların. Sırıtıp içeri girdiğimizde ortamın kalabalık olduğunu görüp kolumu Jisung'un omzuna attım. İnsanlara garip bakışlar atıyordu, rahatsız olmasından endişelenmiştim.

Bize yardımcı olması için yönlendirilen şef sayesinde önlüklerimizi giyinip herkesin yaptığı gibi pasta yapmaya başladık. Gün sonunda kazanan pasta için ödül verilecekti ve bilin bakalım bu kimin umrunda değildi.

Evet doğru bildiniz.

Oflaya puflaya biraz da bana saydıra saydıra malzemeleri kaba tıktı. Ben hızlıca kek harcını karıştırırken ona bakıyordum bir yandan. Benim harcıma bakıp dakikalar sonunda o da bir şeyler yapmaya çalıştı.

Kek harcını tepsiye döküp içine de bilerek kaşığı koymuştum. Kaşlarını çatıp ne yaptığıma bakarken "Sürpriz olsun." dedim sırıtarak.

"Ya salak mısın, çıkarsana şunu."

Dibime girip tepsime dokunmaya çalıştığında tepsiyi arkama alıp yanımda duran unu avcuma doldurdum ve sonra yüzüne attım. Gözleri kapalı bir şekilde bana vurmaya başladığında gülmekten yere yatacaktım, fakat o da boş anımdan faydalanıp yüzüme un attığı için susup somurttum.

"Şerefsiz."

"Sensin o."

Beni ittirip kendi kekini fırına verdi. Yüzümdeki unu temizleyip ben de koymuştum kendikimi. Birbirimize kötü bakışlar atarak geçirdiğimiz dakikalar sonunda pişen keklerimizi alıp süslemeye başladık. O dikdörtgen şeklindeki keki üç parça halinde yuvarlak kesip aralarına krema ve meyve yerleştirdiğinde şaşırmıştım.

Ben de kaşık aromalı kekimi krema ve çikolatayla süsleyip soğutucuya koydum. Diğerlerine baktığımda daha bitiremeyen ve bizim gibi bitiren kişiler olduğunu gördüm.

"O kaşık ya birinin ağzına girecek ya da senin götüne."

"Bana avukat tutarsın değil mi?" dedim dudaklarımı büzüp.

"Karşı tarafın şahidi olarak görürsün beni anca."

Kollarımı göğsümde bağladım. "Çok düşüncelisin."

Şefler yanımıza geldiğinde önce pastanın görünümüne sonra da tadına bakmışlardı. Kaşık tam ortada durduğu için ona denk gelemediler, tabii. Jisung'un pastasının tadına baktıklarında beğenmiş gibi görünüyorlardı. Şöyle bir bakıyordum da cidden güzel yapmıştı şerefsiz.

İkinci tura onun ve üç kişinin pastası çıktığında diğer yarışmacılara tattırıp en çok oyu alan kişiyi günün kazananı yapacaklarını söylediler.

"Evet, kazananı açıklıyoruz!"

Tadım sonrası hepimiz toplaştığımızda ortamıza geçip puanlamışlardı pastalarımızı. Kendimi MasterChef'te gibi hissetmiştim.

"Kazanan, Han Jisung."

Hepsi alkış tuttuğunda şaşkınlıkla ona baktım. Gözlerini bir noktaya dikmiş hareketsiz duruyordu. "Lan ne oldu?" dedim omzunu dürtüp.

"İlk defa bir şeyi kazandım. Üzerimdeki şoku atmam lazım, dur."

Lan... Ona bir an için sarılmak istemiştim. Ne alakaysa artık.

"Gel buraya." diyip onu kendime çektiğimde yine hareketsiz durmuştu. Canım hastam, ayaküstü yine duygulandırdı beni ya. "Noluyo?" dedi tişörtümü sıkarken.

Cidden noluyo lan?

"Yürü git, ödülünü al hadi." Onu şeflere doğru ittirdim. Geri geldiğinde elinde bir kağıtla durdu yanımda. Kağıda baktığımda ücretsiz kurs hakkı yazdığını görüp yüzümü buruşturdum. "Ödül cidden bu muymuş?"

Yüzünü buruşturdu o da. Herkes dağılmaya başladığında rastgele birini çevirip kağıdı eline tutuşturmuştu bir şey demeden. Önlüğünü çıkarıp beni beklemeden hızlıca çıktığında ben de peşinden çıkmıştım.

Kapının önünde beni beklediğini gördüm. Bir süre hiç konuşmadan yürüdüğümüzde havanın karardığını fark ettim. "Bugün yemekler benden." dediğimde ellerini cebine sokup bana baktı, ne alaka der gibi. Devam ettim. "Kazanmanın şerefine."

Duraksadığını fark ettim. Ondan birkaç adım öndeyken kafamı arkaya çevirip "Bir şey mi oldu?" dedim kaşlarımı çatıp. Birkaç saniye konuşmadan yüzüme bakıp kafasını iki yana salladı.

"Acele et, açlıktan öleceğim." diyip hızlı adımlarla önümden gitmeye başlamıştı bile.

YENI BOLUM!! ozlestik bence o yuzden bir bolum daha aticam okuyun hepsini. (nolr

jisungu cok seviom☹️

babydoll, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin