+ Hayatındaki çoğu kişiyi sevmiyor, onlara herhangi bir zarar gelmesinin Sanzu için hiçbir önemi yok. Onun kalbinde vicdan, empati ve duyarlılıktan eser kalmamış...
+ Çok eski arkadaşları dışında Sanzu'nun iki tane kardeşi olduğunu bilen yok.
Yıllardır kız kardeşinden haber alan olmadığı gibi aynı örgütte olmalarına rağmen abisiyle de kardeş olduklarını reddediyor.
Bu konuyu gündeme getiren olduğunda ise aşırı sinirleniyor.+ Takeomi ve Haruchiyo geçmişi tamamen silmiş iki yabancı gibiler. Aralarında sadece iş ilişkisi var.
+ Herhangi bir çıkar göz etmeksizin "nadiren" insanlara değer verir. Değer verdiğinde ise o kişiyi hayatının tam orta noktasına koyar. Elinden geldiğince korumaya çalışır ama bazen asıl tehlikenin kendisi olduğunun belirtilerini de mutlaka taşır.
+ Mikey'e karşı büyük bir hayranlık duyaken sana karşı ise kalbinde git gide artan hastalıklı bir aşk besliyor. İşte Yenilmez Mikey'le aranızdaki fark bu.
+ Yaptığı şakalar bazen fazla ileri gidebilir ve seni korkutabilir. Seni korkuyorken görmeyi seviyor çünkü korkunun insanı şeffaflaştırdığını düşünüyor. Korku dolu gözlerinin derinliklerindeki aşkı bu çaresiz anında ortaya çıkarmak ona tarifi olmayan bir haz veriyor.
+ Korkuyorsun... Ve ona yapmamasını söylüyorsun... Fakat Sanzu'nun dudakları ise tuhaf bir şekilde sırıtmaya başlıyor...
+ "İnsan, sevdiğinden korkar, fakat korktuğunu sevemez... Sen beni seviyorsun değil mi bebeğim?..."
+ Onun sevgisini kazanmak, onun tarafından nefret edilmek kadar tehlikeli.
+Bu Sanzu Haruchiyo... Düşmanlarını saymaya ömür yetmez...
Akli dengesi tehlikeli derecede kötü durumda...+ Utanç, korku, panik, aşk, tutku ve orgazm...
Sana aciz duygular yaşatmayı seviyor.
Baskın olan olmaya bayılıyor.+ Onun gözünde Mikey ile boy ölçüşecek kadar büyük bir değere sahip olman cidden şaşılacak şey.
+ Gündelik hayatında temastan rahatsız oluyor bu yüzden resmi anlaşmalarda dâhi el sıkışmayı sevmiyor, gerekmedikçe de kimseyle de el sıkışmıyor.
+ Ağır kokular ve tatlar onu rahatsız etmiyor.
Hatta bir kere onun evine gittiğinde etraf ciddi anlamda fazla benzin ve petrol kokuyordu. Bir an onun kendini yakarak intihar edeceğini falan zannettin...
Fakat sadece petrol kaçakçılığı için birkaç günlüğüne malları kendi deposunda tutmaya karar vermişti ki bu yüzden ev nefes alınamayacak kadar ağır kokuyordu.
+ İnsanlar onun özel hayatı ve ilişkisi olduğu hakkında hiçbir şey bilmezler. O seni ve aşkınızın güvenliği için diğer insanlardan gizlemeyi tercih ediyor.
+ Onu anlayabilmek için uzun süredir tanıyor olmak gerekiyor çünkü duygularını ifade etmekte iyi değil. Mutlu olmanı istediğinden bunun için çabalasa da sadece belli bir yere kadar yapabiliyor.
+ Üzgün veya ağlıyor olduğunda aklına ilk başta seni yatıştırmak gelmiyor, tek düşündüğü buna sebep olanı pişman etmek oluyor. Olayı ilk senden dinlemeyi beklemiyor. Sana tek sorduğu, öfke ve nefret dolu bir sesle; "Kim?!" oluyor...
... Tabii bazı durumlarda üzgün olmana sebep olan bir insan olmayabiliyor da... İşte o en zoru...
+ Yarattığı vahşeti bitirdikten sonra ise onun için asıl güç olan kısım kafasına tak ediyor. Seninle konuşmak...
+ Kendinde bir özelliğini değiştirebilme imkanı olsaydı, muhtemelen bunu seçerdi. "Bu konuda biraz daha başarılı olsaydım, belki de daha az gözyaşı dökerdi..." diye düşünüyor.
+ Ama ilk tanıştığınız zamana göre sana karşı daha anlayışlı bir adam olduğunu söyleyebilirim. Ne de olsa piskopat kişiliğini bastırabilen tek kişi sensin, alevleyense yine sensin...
+ Uzak kaldığınız günlerde tüm bedeni sana olan açlık ve özlemle kavruluyor. Aranızda mesafeler olmasına katlanamıyor.
+Ateşli gecelerinizin birinde sol elinin bilek kemiğini yanlışlıkla kırdı.
+ Seni küçük bir çocuk gibi kucağına alıyor. Saçlarını öpüp okşuyor, başını göğsüne bastırıyor.
Ve her geçen dakika iki cümleyi bir araya getiremediği için pişmanlık duyuyor.
+ "Fazla ciddiye alma şu hayatı, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksın." demek elinden gelen en iyisiydi.
Fakat senin öyle hassas bir anın için fazla sert bir cümleydi... Bu yüzden bazen sessiz kalması en iyisiydi.
+ Duygularını anlamak, güzel şeyler söylemek...
Aslında o kadar uğraşıyor ki... Her zaman senin yanında olduğunu ve seni desteklediğini göstermek için çabalıyor.
Ama yapamıyor işte... Aklına gelen dobra sözleri söylediği zaman bunun kırıcı ya da yararsız, belki de gülünç olacağını düşünüyor.
...Zaten hastalıklı düşünceleri olan birinden en fazla ne beklenebilir ki?
+ Bu yüzden sana sadece uzun uzun ve sıkı sıkı sarılıyor. Gözyaşlarının kıyafetine dökülmesine izin veriyor ve seni sabahlara kadar dinliyor. Dudaklarından dökülen her biri sözcüğe önem veriyor.
+ Seni küçük bir çocuk gibi kucağına alıyor. Saçlarını öpüp okşuyor, başını göğsüne bastırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tokyo revengers x reader Headcanons / Oneshot
FanfictionEski kitabım silindi, buradan devam... Lütfen bol bol yorum yapıp oylayın