POV: Zor zamanlar geçiriyorsun ve artık patlama noktasına geldin...
Kazutora Hanemiya
Nefes nefese ve perişan bir hâlde kulis kapısını açıp içeri daldın. İkinci perdenin başlamasına dakikalar vardı ama sen mahvolmuş bir haldeydin.
Gözyaşların durmuyordu...Hemen aynanın karşısına geçip bir pamukla akan makyajını silmeye çalıştın ama ellerinin titremesi birşeyleri tutmanı çok zorlaştırıyordu.
"Yapamam... Yapmam... Bu sahneyi oynayamam... Onlar buradayken olmaz..."
Maskaraya elini attın ama düşmesi bir oldu. Tekrardan eline alıp sürmeye çalışacaktın ki aynadaki perişan yüzünü ve tir tir titreyen elini gördün.
Nefesin hızlandıkça daha fazla panik oluyordun.
Maskara fırçası elinden düştü... Ve hıçkırıklara boğuldun...Tam o sırada kulisin kapısının açılmasıyla irkilelerek arkana döndün ve sana endişe ile bakan o gözlerle karşılaştın.
+Kazu...tora?..
Sesinin titremesine engel olamıyordun.
Onun ise buraya acele ile geldiği nefeslerinin sıklığından belliydi.-Tanrım, y/n...
Başını "ne kadar çok endişelendiğimin farkında mısın sen" der gibi sağ eğip gözlerini kısarak hemen sana yaklaştı. İki eliyle senin yanaklarını tutarak yüzünü kavradı.
Aranızda henüz adını koyduğunuz bir şey yoktu bu yüzden hareketlerinde ileri gitmemeye çalışıyordu. Yoksa sana sıkıca sarılıp doyasıya koklamak istiyordu.
Gerçi o bunu sadece şu an değil hep istiyordu...-Neden öylece sahneyi terk ettin? Neler oluyor? Sorun ne?
Ellerini titremesinden ve yüzünün halinden ne kadar kötü bir durumda olduğun ortadaydı. Seni o halde görmek onun canını yakıyordu.
Ve her ne olduysa ya da her ne yaşadıysan bundan bihaber olduğu için kendini kötü hissediyordu. Belki önceden bilseydi şu an bu kadar kötü olmazdın...+B- ben... Yapamam...
Birden hıçkırıklara boğuldun ve gözyaşlarına engel olamadın.
+İkinci perdeyi oynayamam!... O- olmayacak, yapamayacağım!
Kazutora seni hemen kollarının arasına alıp başını göğsüne yasladı. Aslında böyle yapmayacaktı ama kendisine engel olamadı. Bedenini sıkıca sarıp güvende hissetmeni sağlamaya çalıştı. Kollarının arasındaki o bedenin zarifliğini ve narinliğini hissetti...
-Hayır... Tabii ki de oynayacaksın. Bu sahnenin ışığı sensin, sen olmadan yapamazlar.
Yavaşça elini saçlarının arasına daldırıp onları okşadı... Sesi çok güven vericiydi.
-Senin olmadığın bir gösteriyi hayal edemiyorum... Her şey sen olduğun için güzel.
Yüzünü çevirip seni kendine baktırdı; gözleri çok güzel bakıyordu, yüzü çok güzel gülüyordu...
-Ne oldu bilmiyorum ama sana söz veriyorum ki beraber bunun üstesinden geleceğiz. Yanında olacağım ve seni yalnız bırakmayacağım.
Sonunda ağlaman durmuştu sadece şaşkınlık ve hayranlık içerisinde ona bakıyordun. Nefeslerin hâlâ hızlıydı, ama onu yanında hissetmek sana cesaret veriyordu.
-Şimdi tek yapman gereken güzelim; her zaman yaptığın gibi, o sahneyi ışığınla aydınlatmak.
Sevgi ve şevkatle yüzünü okşayıp gözyaşlarını sildi. Alnını seninkine yaslayarak gözlerini kapattı...
-Sana güveniyorum...
Tepki fikirleriniz var mı?
Ben bu adama deli oluyorum 🛐
Psikopatça mı bilmiyorum ama sevdiğim karakterlere ihanet edecekmiş gibi hissettiğim için gerçek hayattaki erkeklere ilgi duyamıyorum
bu tek bende mi oluyoNe bileyim kazu değilse niye seveyim ki-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tokyo revengers x reader Headcanons / Oneshot
FanfictionEski kitabım silindi, buradan devam... Lütfen bol bol yorum yapıp oylayın