7

454 38 8
                                    

7
Büyük müstakil eve geldiğimizde yutkundum, araba durdu, indik ve kapının önüne geldik.

Hizmetli açtığında içeri girdik, ben etrafa bakarken bay min "yoongi, gelirmisin"dediğinde şaşkınca kaldım, yok ya bu yoongi değildir, isim benzerliği sadece, arkadan "baba yüzücem, ne var"  yutkundum, bay min omuzlarımı tutarak beni ona çevirdi "bak bu hoseok"  ikimizde şaşkınca bir birimize baktık, yoongi "h-hoseok" dediğinde korkarak baktım.

Bay min "tanışıyormusunuz"  yoongi babasına baktı "konuşalım"  bay min "hoseok hizmetçi odanı göstersin"  kafamı salladım, titreyerek kadını takip ettim, tanrım şansımı sikeyim.

Odama geçtim, titremekten yere düşücektim, hem yoongi yarı çıplaktı hem beni babası evlatlık almıştı, kapı birden açıldığında korkarak arkama döndüm, yoongi kapıyı kapatarak karşımda durdu "hoseok"  titreyerek kafamı eğdim, çenemi tutarak kaldırdı "cidden.. titremeyi kes"  ellerimi sıktım.

Tanrım Min Yoongi karşımda t-shirt süz duruyordu ve ben kalp krizinden ölücektim, yoongi belime kolunu sardı "şaka gibi, üvey kardeşim mi oldun şimdi de" dediğinde yutkundum.

Beni iyice kendine çektiğinde ellerimi aramıza koydum, çıplak teni ellerimi yakıyordu, eğildi "sakın kendini farklı hissetme, yine aynı konumundasın"  kafamı salladım "b-ben"  çenemi tutarak okşadı "şşş kekelemenden nefret ettiğimi söylemiştim kutu bebeğim"  yutkundum.

Kendimi sıktım "ben.. öyle düşünmemiştim"  güldü "aferin, hadi eşyalarını yerleştir bakalım, sonra havuza gidelim"  kafamı salladım, geri çekildi, masaya oturduğunda bavuluma uzandım, tanrım titremekten başka bir şey yapamıyordum.

30 dakika sonra bittiğinde kalktı, elimi tuttu "hadi gidelim"  odadan çıktık,aşşağı indiğimizde bay min gülerek baktı, yoongi beni bahçeye çıkardı, ilerideki kapalı alana getirdi, kapıyı açtığında şaşkınca havuza baktım, güldü "yüzelim" diyerek havuza atladı.

Yavaşça yanına giderken sudan çıktı, ıslak saçlarını geriye attığında yutkundum, gülerek baktı "gel"  kafamı salladım "yüzme bilmiyorum" dediğimde kıyıya geldi, bende oturdum, ayaklarımı suya soktum.

Karşıma geldi "ben öğretirim"  ellerimi tuttu, korkarak baktığımda güldü "hadii, korkma"  kafamı salladım, ellerimden çekerek suya düşürdü beni, korkarak boynuna sarıldım, belime kollarını sararak beni iyice kendine çekti.

Saçlarımı geriye attı "ben buradayım"  kafamı salladım, ellerimi omuzlarından indirdi, tutarak geri gitmeye başladığında güldü "hadi" dediğinde yutkunarak ayaklarımı hareket ettirdim, tanrım çok utanıyordum, gülerek "neden kızardın" kafamı salladım "kızarmadım" dediğimde durdu, ellerimi omuzlarına koyarak belime kolunu sardı.

O benden uzundu, ayakları yere değiyordu ama benim değmiyordu ve korkuyordum işte, kalçalarımı tutarak beni kucağına aldığında utancımdan ölücek raddeye gelmiştim, kafamı suya sokup boğulmak istiyordum resmen.

Kıyıya yürüdü "bu kadar yeterli, biraz otur"  kafamı salladım, beni fayans'a oturtarak geri yüzmeye döndü, tanrım sırt kasları gerçekmiydi, ellerimi bastırmak istiyordum.

Geri yanıma geldi, kolları üzerinde biraz yukarı çıkarak yüzlerimizi eşitledi "yüzememen yazık oldu, beraber yüzerdik"  kafamı eğdim, alt dudağını ısırdı, yutkundum "hoseok gözlerime bak" dediğinde yutkunarak kafamı kaldırıp siyah kedi gözlerine baktım, saçları gözlerini kapatıyordu.

Titreyen ellerimi kaldırıp saçlarını geriye attım, gülüp boynumu öperek geri suya girdi, ıslak beyaz vücudu, silik çiller ile dolu sırtı, sert, kas olduğu için şişen kolları, beni öldürmeye yeminli gibiydi.

Min Yoongi benim ölümüm olucaktı.

sope : do-reHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin