Odysseus abimizin girdaptan kaçmak için Scylla'nın yanından geçerek ve yalnızca birkaç denizciyi yem ederek kurtulduğunu artık herkes bilir. Hakiki orospu çocuğu.
Birlikte yola çıktığın insanları kurtulmak için canavara yem etmek anca böyle bir orospu çocuğunun başının altından çıkabilir çünkü. Ama ona da hak veriyorum. Sicilya insanı kişiliğini ondan almış sonuçta. Bu yüzden Machiavelli'nin "Amaca giden her yol mübahtır" sözü bizim için çok önemlidir. Bu sözü nasıl tüm sicilyalılar uygulamaktan asla çekinmiyorsa bende aynı şekilde bir sicilyalı olarak kullanmaktan asla çekinmem.
Soobin hep sorar "Derdin ne lan senin?" diye. "Aklın başında, arkanda baban var. Amacın ne lan senin?" diye zorbalamaktan asla çekinmez beni canım arkadaşım. Ona da söyledim, kendime de söyledim defalarca. Benim derdim kaçmak. Kaçıp kurtulmak. Yalnız yaşamak, üzerimdeki gözlerden kurtulmak, bir kere de kendi başıma kararlar vermek, siktir olup gitmek. Korkmadan hayatımı yaşamak.
Tabi bunu nasıl başaracağımı önceden hiç bilmiyordum. Ta ki lisenin ikinci yılında ders notlarım düşene kadar. Fazla bir düşüş değil. Babamı rahatsız edecek bir düşüş sadece. Bu notları Soobin alsa annesiyle babası şirketi anında üzerine yaparlar mesela. Öyle bir düşüş benimki. Ama babam anlamaz. Çok katı bu konularda. Liseyi bitirince ülkenin en iyi üniversitelerinden birine gitmem konusunda çok net kararları var. İstese belki torpille bile gönderecek beni oraya ama yinede tek kural var. Okulumu birincilikle bitireceğim.
İşte, planlar beklenildiği gibi gitmediğinde aldı beni karşısına. Omuzları dimdik, ifadesiz durmayan ama dondurucu bakışlarıyla bana bakıyor. "Dönem biter bitmez şehir dışına yaz okuluna gidiyorsun. Kuzeninde orada." dedi.
Kuzenimden ölesiye nefret ettiğim yetmiyormuş gibi o yaz okulundan da nefret ederim. Babam gibi yetkili kişilerin çocukları gider genellikle. Hep gri ve yağmurlu bir havası vardır. Nefes alamazsınız, boğar sizi. Soğuk rüzgarlar eser ama nemli havadan dolayı hep terlersiniz. Ormanlık bir alanda bulunur, insan çok azdır. Olanlarında suratı hep asık. Kaşlar hep çatılmaya hazır. On-on beş kişinin kaldığı o yurt odalarından, sanki çivili bir demir üzerinde yatıyormuşsun hissiyatı veren ranzalardan ve neyden yapıldığı belli olmayan yemekhanede dağıtılan yemeklerden nasıl kötü olduğuyla ilgili bahsetmek istemiyorum bile. Aklıma gelince bile kusasım geliyor.
O yaz kampındaki ilk deneyimimi bundan beş yıl önce babamın çokça eğleneceğimi söyleyerek beni bir aylığına göndermesiyle yaşamıştım. Soobin, ben ve Kai bir hafta içerisinde beş kez o kamptan kaçmaya çalıştığımız için en sonunda dayanamayıp ailelerimizi aramışlardı. Babamı beni gönderdiğine pişman ettiğim için oraya gitmenin benim için bir ödül olmadığını anlamış, notlarımın düştüğü zamanlar yaz okulu niyetine ceza olarak tekrar göndermeye karar vermişti. Gitmemek için evimde kalmak istiyorum diye nasıl salya sümük ağladığımı bir ben bilirim. Anlık bir cesaretle ilk o zaman kafa tutmuştum işte babama. Ergenliğin başlarındayım, deli doluyum, kanım kaynıyor, gereksizde bir güvenim var kendime, geçtim karşısına dedim ki "Ya beni oraya göndermezsin ya da bu evden kaçar giderim bir daha yüzümü bile göremezsin."
Babam dedi ki "siktir git"
O zaman yaşadığım şoku hala unutamıyorum. Babamın tek ve biricik oğluyum sonuçta. Karşımda bana yalvarıp 'sen benim tek oğlumsun, aklından bile geçirme, notlar senden önemli mi' demesini beklerken ağzından o iki kelimeyi duyunca salonun ortasına çakıldım kaldım. Biraz enayi biraz da ana kuzusuyum doğrudur. Oturdum bu seferde "anne gitmek istemiyorum" diye salya sümük ağlamaya başladım. Sonrada gittim hiçbir şey olmamış gibi tıpış tıpış valizimi hazırladım.
Farkında değilim tabi o zamanlar. Babamın eline koz vermişim. Beni elinde tuttuğunu sanıyor. Bilmiyor ki asıl o koz benim kaçış biletim.
Yaz kampına gitmeden önce tren istasyonundayken tuttu omuzlarımdan beni. "Madem evinden ayrılmak istemiyorsun o zaman notlarını düşürme. Bir daha aynı şey yaşanırsa bu sefer kampa göndermekle kalmam Calabria'ya gönderirim, temelli orada okursun. Evinin yüzünü bile göremezsin, haberin olsun." dedi tehditkar bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayat kısa rahipler uçuyor, taegyu
Fanfiction"şişman kadınlar cennete gidemez." "ama cehenneme gönderebilir."