4. TİMUÇİN

788 105 50
                                    

Kendimi eve nasıl attığımı bilmiyordum. Alarmın tiz sesiyle uykumdan sıyrılırken yüzümü buruşturdum. Başım davul gibiydi ve vücudum sızlıyordu. Dıt dıt dıtttt...

"Kes be!" dedim sinirli bir sesle. Alarm beni anlamadı tabi. Ötmeye devam etti. Gözlerimi sıkıca yumdum ve elimle sertçe ovaladım. Dan, dan, dannn... kafama birisi çekiçle vuruyor gibiydi. O içkiler bana fazla mı gelmişti? Dayanıklı sayılırdım ama beklediğimden daha zayıfmışım.

Gözlerimi kısıkça araladım ve kenara fırlattığım telefonumu aradım. Aynı yatakta yatmıştık bütün gece. Biraz ilerimde duruyor ve titremeye devam ediyordu. Görmeyen gözlerle zar zor kapattım. "Sikeyim, alarmı neden kurduysam..." Ne buluşmam vardı ne de işim. Ancak sanki normal bir insanmışım gibi her sabah alarm kurup duruyordum. Acıyan gözlerimle siyah ekranı izlerken yorgun bir nefes verdim. Yansımamdaki adam tamamen dağılmıştı ve acı çekiyor gibi duruyordu.

Dışarıdaki insanlar gibi hissetmek için girmediğim hal kalmamıştı şu birkaç haftada.

Telefonumu yeniden yatağa fırlattım. Gözlerimi beyaz tava diktim ve kısa bir an soluklandım. Dün geceyi yavaş yavaş hatırlıyordum.

Dağhan akşama doğru bana bara gitmek istediğini söylemişti. Bir süre direnmiştim ama farklılık olsun diye kabul etmek durumunda bırakılmıştım. Gittiğim yerde içki içmiş, deli gibi dans etmiştim. Hm, sonra... pahalı bir içecek içmiştim. Kelebek dövmeli bir barmen bana vermişti onu. Neydi adı? Arda?

Ah, "Sikeyim." diye mırıldandım ağzımdaki tadı hissetmeye başlarken. Sperm.

"Ona sakso çekerek parayı ödedim demek ki..." dedim az buçuk bir şeyler kafamda gidip gelirken. Önünde eğildiğimi ve ağzıma dayanan bir şeyi hatırlıyordum. Ve parlayan haç küpeleri. Demek ki barmene sakso çekmiştim.

"Bir rahat duramıyorum gerçekten." derken sıkıntıyla yerimden doğruldum. Sırtımdan ve belimden gelen çıtırtılar beni rahatlattı. Daha çok gerdim ve vücudumu oturduğum yerden açmaya çalıştım.

Odamdaydım. Nasıl geldiğimi zerre hatırlamıyordum ama en azından evimde uyanmıştım. Yerdeki üstüme baktım uykulu gözlerle. Demek ki üstümü çıkarıp yatmayı becerebilmiştim. Gözlerim komodine kaydı. Su falan yoktu. Bir su içip duş alırsam kendime gelirdim. Bu arada bir şey eksikti sanki-

Ben ayaklanınca cebimden bir kart yere düştü. Merakla siyah karta baktım ve yazı olmayan yüzüne doğru eğildim. Gevşek hareketlerle kartı alıp yüzünü çevirirken rahattım.

"Aral Savaşan - Barmen" ve bir numara. Boş bir karta yazılmış üç kelime ve sayılar dizisi.

Ağzıma sikini dayayan kişinin adı Aral'dı yani...

Aklıma birkaç anı daha dolaşırken, "Sanki taksiciye vermişti..." diye mırıldanıp başımı kaşıdım. Bana böyle bir şey verdiğini hatırlamıyordum. Biraz düşünsem de cevabını bulamadım. "Aman," dedim canım sıkılınca. Kartı kenara attım ve yavaş adımlarla odadan çıktım. "Bir önemi yok."

Elime aldığım telefondan saate baktım. Aynı anda karnımı kaşıdım ve esnedim.

"Saat sekize neden alarm kurduysam. Beynimi sikeyim bir insan isteğiyle neden sekizde kalkar ki."

Cidden, işi gücü olmayan biri neden sekizde kalksın ki? En erken dokuzda kalkmalı bir insan. Hadi sekiz buçuk olsun ama sekiz değil.

Mutfak masasına rastgele attım telefonumu ve buzdolabından çıkardığım sürahiden buz gibi suyu bardağıma doldurdum. Kafama dikerken içimdeki ateşin sönmeye başladığını hissettim. Su ne güzel bir şeydi ya...

Verus | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin