Oturduğumuz yer normal bir mahalledeydi. İnsanların birbirini tanıdığı, selamlaştığı o dizilerdeki mahallelerdendi. O yüzden her zaman rahat ve gevşek olmuştum. Benim kapım çok çalınmazdı. Çalan yüzde doksan ihtimalle Dağhan olurdu çünkü anahtarını unutup duruyordu. Geri kalan ihtimalleri ise mahalleden çocuklar ve bir takım yaşlılar kaplıyordu.
O ihtimaller içinde Timuçin yoktu.
Ancak kapımda bana sinirle bakan adam gerçekti.
"O lafı söylerken bir karşılığı olacağını biliyordun." dedi kapıyı yüzüne kapatmayayım diye tutarken. Gergince karşımda duran, kirli sakallı, üstünde kaliteli bir deri ceket altında ise siyah pantolonunu giymiş adama baktım. Kaşındaki çizik bugün daha korkutucu gelirken siyah gözleriyle baştan aşağı süzdü beni. O an altımda baksır üstümde tişörtle olduğumu hatırladım.
"Sen insanlara böyle mi açıyorsun kapıyı bir de?" diye homurdandı ayakkabılarını çıkarıp içeri girerken. Omzuma sürten omzunu hissederken gergince yerimde kıpırdandım. Daha fazla kapıyı açık tutamazken çoktan salona girmiş adama omzumun üstünden baktım. Sikeyim ya. Gece geleceğini düşünmemiştim.
Rahatsız bir ifadeyle salona girdim. Koltuğa çoktan yayılmış adam kolunu koltuğun başlığına atmış halde bana baktı. Olduğum yerde ayakta durup memnuniyetsiz bir ifadeyle ona baktım. "Küfür için beni dövmeye geldiysen bağıra bağıra mahalleye rezil ederim seni. Deneme bile." diyerek kendimi anında korumaya aldım. Timuçin baştan aşağıya halimi süzüp kahkaha attı.
"Senin vücudunda iz bırakamayacağımı biliyorsun zaten Tilki, boşuna atarlanma bana da otur şuraya."
Evet, müşterilere temiz çıkmak zorundaydım. O yüzden eskisi gibi vücuduma darp izleri bırakamıyordu.
Yine de tersi pisti o yüzden minik adımlar atarak ondan biraz uzağa oturdum. Laf etmesin diye aynı koltuğa oturmak zorunda kalmıştım. Timuçin, boş gözlerle beni izlerken elini yumruk yaparak kafasına dayamıştı. Yorgun duruyordu.
"Senin yüzünden işimi hızlı bitirmek zorunda kaldım. Yeni mallar gelmiş ve tedarikle ilgilenmek zorundaydım." Sıkıntılı bir sesle konuşmasını dinlerken gergince ellerimi birleştirdim. Uyuşturucularla fazla haşır neşir bir adamdı. Bizim kullanmamıza izin vermezdi kirleniriz diye ama gider başkalarını zehirlerdi. Bu adam öyle iki yüzlü biriydi işte.
"Beni ilgilendirmiyor işlerin. Hem siz benim malımsınız diyerek başımızın etini yiyorsun hem de önemli olaylarda ilgilenmiyorsun. Yaklaşık yarım saat sonra bir gün olacak Dağhan'a ulaşamayalı Timuçin," Ona gergin bir bakış attım. Çatık kaşları ve umursamaz ifadeleri biraz olsun değişmedi. "Polise gitme hakkım var. Bir günden sonra kayıp ihbarı olarak değerlendirmiyorlar mı?"
"Aynen aynen," dedi dalgacı bir ifadeyle sırıtırken. Yerinde dikleşti ve bana yaklaştı. Arkaya kaymamak için kendimi kastım. "Bir eskortu ihbar edersek ne ciddiye alırlar ne de ararlar. Bu aşırı normal çünkü Tilki," Elini saçıma atıp sanki bir çocuk sever gibi arkaya doğru tararken gözleri yüzümü taradı. Sinirli bir ifadeyle ona bakıyordum. "Her gün bu olaylarla karşılaşıyorlar zaten. Bizim için de ilk değil. O keş için bir hafta bizden kaçmadı mı o?"
Evet, kaçmıştı. Beni bile engellemişti. O günleri hatırladıkça hala sinirden kanım fokurduyordu. Aptalın tekiydi ama o zamanlar buna ihtimal verebileceğim bir sevgilisi vardı. Şimdi bekardı. Bir kere gördüğü insanın arkasına takılmazdı o.
Bu sefer işlerin daha farklı olduğunu düşündüğüm için endişeliydim zaten. "Sevgilisi ya da flörtü yok." diye fısıldadım ellerime bakarken. "Bahsetmedi de. O her şeyini anlatır bana. Evham yapmıyorum Timuçin."
![](https://img.wattpad.com/cover/285213528-288-k50573.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Verus | bxb
Mystery / ThrillerHer insan şanslı doğmuyordu. Korkunç bir ailede doğmuştum. Yıllarımı, yaşamak istediğim için sokaklarda geçirmek zorunda kalmıştım. Ben insanların hor gözle baktığı o müsveddelerden fazlası değildim. Fakat bir gün en yakın arkadaşımın ortadan kaybol...