İlk bölümle yeniden başlıyoruz. Kitap daha yeni başlıyor. İyi okumalar.. Yorumlarınızı merakla bekliyorum:)
"Ne zaman imkansızı seversen, işte o zaman gerçek seversin..."
~Özdemir Asaf~
Evdeyim, evimde değil. Etraf zifiri karanlık, ben bile. Ay en tepede yerini almış. Her zaman beni aydınlatan ay artık beni bile aydınlatmaya yetmiyor. Beni karanlıkta bıraksa bile onun gözlerini aydınlatmaya devam ediyordur.
Ev çok soğuk, hiçbir zaman sıcak olmadı. Evimin sıcaklığını veremedi bana sıcak olması içinde yaşayan kalabalığımdan dolayıydı. Kalabalığımdan sadece bir kişi kalmıştı. Soğuk evde ısı kaynağı oldu bana ama ben bir türlü ısınamadım. Kalabalığım olmasını istediğim bir kişi daha vardı ama o imkansız olmayı seçti. Benim için herşey imkansızdı, ulaşılmazdı. Hayat, gözüme soka soka öğretti.
"Belki birgün.. Belki bir nedeni vardır." dedim hep belkilerin arkasına sığındım. Sığındım, sığındım ama belki birgün dediklerim hiçbir zaman gerçekleşmedi. Artık birşeyleri ertelemek yoktu belki birgün demek yoktu.
Ne ay ne güneş artık ikiside yoktu.
Sadece Ladin. Yalnızca Ladin.
İsmim bile kalabalık değil.. Eskiden kalabalıktı. Liliaydım, bücür hanımdım şimdiyse sadece Ladin.
Alışıyordu insan belkide.. hayır belkide demek yoktu alışamıyordu. Lanetli bir bedene kendi bedenime, aynı zamanda lanetli bir kadere.. Yanımda bulunan her insana lanetim bulaşıyordu. Bu lanet beni kalabalığımdan uzaklaştırmaya yalnız bırakmaya yetmişti. Lanete karşı gelmek kalabalığımı tekrar kazanmak istiyordum. Kalabalığımın içinde annem yer alamasa da..
Bu lanet bana on dört yaşımdayken bulaşmıştı ablamın kızının ölümüne neden olmamla. Ona sahip çıkamadım ablamın bana olan güvenini boşa çıkardım. Ablamın tekrar çocuğu olamayacaktı imkanlısını elinden almıştım. Benden nefret etti bağırdı çağırdı en acı olanı da anılarımızı biriktirdiğimiz kutuyu gözümün önünde ateşe vermesiydi. İçinde fotoğraflarımızda vardı kurtarmaya çalıştım ellerimin acımasına rağmen çabaladım. Beni geride bırakıp gitti arkasına bile bakmadan çekip gitti, engel olamadım. Kalabalığımdan ilk eksilen o oldu.
Sonra bu lanet devam etti. Anne, annem.. Ben onu mutlu etmek isterken aslında onu sonsuzluğa uğurladım. Her zaman zamanı durdurmak isterdi bütün zamanlarını bizimle geçirmek isterdi. İstediği oldu onun için zaman o gün durdu ama bu zaman bizsiz bir zamandı. İçinde bizim olmadığımız bir zaman. Eğer o gün annemin doğum gününü dışarıda kutlamak istemeseydim belki de şuan hayattaydı. Kanlar içindeydi beyaz elbisesi kan lekeleriyle doluydu annem elbisesini tekrardan giyemedi. Kim onu bizden kopardı hiçbir zaman bilemedim. Belkide babamın düşmanlarından biriydi bize hiç bahsetmedi kendi kendine çözmeye çalıştı. Annemin ölümünden sonra babam birkaç aylığına ortadan kayboldu. Babam için hepimizden daha zordu ne kadar koklarsa koklasın kokusuna doyamayacağı kadını kaybetmişti. Sevdiği kadının kokusunu bir daha koklayamayacaktı. Bu acıya nasıl dayandı nasıl başa çıktı bilmiyorum.
Geri döndüğünde abim de peşinden gitti. Bana hiçbir zaman gerçeği söylemediler ama ben biliyordum babam annemi öldürenin kim olduğunu biliyordu kolay kolay peşini bırakmayacaktı. Geride kalan kız kardeşim Yıldız ve ben olduk, Yıldızla ilgilenmek için annemin annesi yanımızda kalıyordu. Beni hiçbir zaman sevmedi annemin ölümünden sorumlu olarak tuttu. Herkesi kaybettim bir seçim yapmam gerekiyordu ya onu da kaybedecektim ya da onun peşinden gidecektim. Ben onuda kaybetmemeyi seçtim. Derslerime yoğunlaştım ve istediğim üniversiteyi kazandım imkansızımın peşinden gittim. Yıldıza da lanetimi bulaştırmak istemedim bir ablası olduğunu hiçbir zaman bilmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalben Kül
Teen FictionLanetli bir beden.. Onu yalnızlığa mahkum eden bir kader.. Kaçtı, deniz kızı lanetini kimseye bulaştırmamak için kaçtı. Durdu, deniz kızı sevdiği adamdan kaçamadığı için durdu. Seslendi, deniz kızı sevdiği adama seslendi; görmedi, duymadı, farketme...