1.𝑩𝒐̈𝒍𝒖̈𝒎

46 7 2
                                    

Yine o lanet liseye gidiceğime inanamıyorum aslında inansam iyi olur çünkü hergün o lanet yere gidip duruyorum ve sonuç ise zorbalığa uğramam bıktım ciden o çocukların beni küçümseyip zorbalık yapması çok kötü bir şey ama artık alıştığımdan birşey demek yerine susup geçiyorum 𝒏𝒊𝒚𝒆 𝒉𝒊𝒄̧ 𝒃𝒊𝒓 𝒉𝒐𝒄𝒂 𝒚𝒂𝒔̧𝒂𝒅𝜾𝒌𝒍𝒂𝒓𝜾𝒎𝜾 𝒖𝒎𝒖𝒓𝒔𝒂𝒎𝜾𝒚𝒐𝒓 𝒂𝒎𝒂 𝒃𝒆𝒏𝒅𝒆 𝒂𝒓𝒕𝜾𝒌 𝒐𝒏𝒍𝒂𝒓𝒂 𝒄̧𝒐𝒄𝒖𝒌 𝒈𝒊𝒃𝒊 𝒈𝒊𝒕𝒎𝒊𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎. En son bir kızın saçıma yapışıp köklerine kadar çektiğini hatırlıyorum o sırada yeni olduğum için ağlıyarak müdüre gittim. Ama nerde müdür beni sakinleştiriceğine daha da çok azarladı neymiş efendim 'ilk okul çocuğumusun sen git kendi derdini kendin halet senle uğraşamam'diye azarlayıp durdu, başımı şişirdi 𝒏𝒆𝒅𝒆𝒏 𝒃𝒖 𝒌𝒂𝒅𝒂𝒓 𝒌𝒐𝒏𝒖𝒔̧𝒎𝒂𝒌 𝒛𝒐𝒓𝒖𝒏𝒅𝒂𝒍𝒂𝒓. Lise de böyle işte sadece kendini düşünüceksin başka bir şey yok sen varsın ve dertlerin var kimse umrunda olmamalı bence saçma birbirinize destek çıkacağınıza düşman olmak nedir ya neyse liseler ile ilgili konuşursak hiç susmam çok fazla şikayetim var. Aşağıya mutfağa indiğimde annem ve babamı gördüm birlikte mutfak masasına oturmuş çay içiyolar ama bir aşk ile içiyolar 𝒂𝒔̧𝒌 𝒃𝒐𝒔̧𝒖𝒏𝒂 𝒃𝒊𝒓 𝒛𝒂𝒎𝒂𝒏 𝒌𝒂𝒚𝒃𝜾𝒅𝜾𝒓 𝒕𝒂𝒌𝒊 𝒅𝒐𝒈̆𝒓𝒖 𝒌𝒊𝒔̧𝒊𝒚𝒆 𝒌𝒂𝒅𝒂𝒓 𝒐̈𝒚𝒍𝒆𝒅𝒊𝒓 malesef ben aşka inanmıyorum çünkü bir kere yaşadım aşkın ne pis birşey olduğunu çok öncelerden daha ortaokuldum son sınıf iken bir tane çocuk vardı adını tam hatırlamıyorum marcus muydu neydi öyle birşeydi ben bu çocuğu 𝒛𝒂𝒎𝒂𝒏 𝒌𝒂𝒚𝒃𝜾 diye adlandırıyorum neden mi? aşk ile ilgili olan tüm herşeyimi onun sayesinde kaybetim 𝒐 𝒄̧𝒐𝒄𝒖𝒌𝒕𝒂𝒏 𝒏𝒆𝒇𝒓𝒆𝒕 𝒆𝒅𝒊𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎. Annem beni gördüğü gibi babam ile olan sohbetini yarıladı bana dönerek"Günaydın kızım hızlı kahvaltı yap çünkü okula geç kalmanı istemiyoruz"dedi. Ben o okula gittmeyi bile istemiyorum geç kalmak ne ki. Anneme doğru dönerek"Aç değilim anne ve geç kalmak istemiyorum"dedim. Anneme istediği cevabı vermem onun hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsedi 𝒃𝒖 𝒌𝒂𝒅𝜾𝒏𝒂 𝒈𝒖̈𝒍𝒖̈𝒎𝒔𝒆𝒎𝒆 𝒄̧𝒐𝒌 𝒚𝒂𝒌𝜾𝒔̧𝜾𝒚𝒐 ama bu gülümsemesi birazda düşünceliydi çünkü bu aralar fazla aç değilim bu onu üzüyo ama diyicek birşey de bulamıyor. Hızlıca çantamı alıp kapıya doğru ilerledim ve hemen ayakabılarımı giydim hemen arkamdan annem geldi bazen babam bazen ise annem beni okula bırakırdı okulum fazla uzaktı ama tam da istediğim bir yerdeydi deniz kenarı ah o su sesi beni neden bu kadar rahatlatıyo bilmiyorum ama okul aralarında annemi beklerken oraya gider kayaların üstüne otururum ve denizle sohbet ederim 𝒏𝒆 𝒚𝒂𝒏𝒊 𝒉𝒆𝒓𝒌𝒆𝒔 𝒌𝒐𝒏𝒖𝒔̧𝒖𝒄𝒂𝒌 𝒃𝒊𝒓𝒊𝒏𝒊 𝒃𝒖𝒍𝒎𝒂𝒍𝜾 𝒗𝒆 𝒃𝒆𝒏𝒊𝒎 𝒆𝒏 𝒊𝒚𝒊 𝒂𝒓𝒌𝒂𝒅𝒂𝒔̧𝜾𝒎 𝒐 𝒔𝒖𝒍𝒂𝒓 𝒐𝒍𝒅𝒖. Dışarıya çıktığımda yağacak olan yağmurun belirtileri vardı kos koca gökyüzü siyahlara bürünmüştü her an yağacak gibi olan bulutlara hayranlıkla bakıyordum annemde evden çıkınca arabaya doğru yürüdük arabaya bindiğimde yağmurun yağdığını gördüm büyüleyiciydi 𝒚𝒂𝒈̆𝒎𝒖𝒓𝒖 𝒄̧𝒐𝒌 𝒔𝒆𝒗𝒊𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎. Sonunda okula gelmiştik ve okulu görür görmez anneme beli etmeden yüzümü buruşturdum. Hemen kendimi toparlayıp arka koltukta duran çantamı aldım ve arabadan indim arkamı dönüp anneme gülümseyip el saladım ve annem de çalıştığı için gitti 𝒚𝒊𝒏𝒆 𝒃𝒂𝒔̧𝒍𝜾𝒚𝒐𝒓𝒖𝒛. Derin bir iç çektikten sonra tek koluma çantanın kolunu takıp yürümeye başladım ve okulun bahçesine girdim bahçede her tür etkinlik için alan vardı ve bu alanlar çok güzelerdi, her yer renkli boyalarla boyanmış şekilde çok güzel duruyodu ama en beğendiğim küçük örneklik bir serada asılı bir şekilde küçük ledlerle aydınlatılan saksılardı. Okula girip dolabımın olduğu yere doğru ilerledim dolabıma ulaştığım da onu açmak için anahtarımı çıkardım ve dolabımı açmaya çalıştım dolap açıldığında yüzümü buruşturdum 𝒔̧𝒂𝒌𝒂𝒎𝜾 𝒃𝒖𝒏𝒍𝒂𝒓 𝒃𝒖 𝒔𝜾𝒏𝜾𝒓𝜾 𝒂𝒔̧𝜾𝒚𝒐 𝒂𝒎𝒂 dolabıma bıraktığım o güzelim manzaralı her şeyi yırtmışlar ve üstüne yetmezmiş gibi dolabımı boyaya bulamışlar 𝒃𝒆𝒏 𝒖𝒈̆𝒓𝒂𝒔̧𝒎𝒂𝒌𝒕𝒂𝒏 𝒃𝜾𝒌𝒕𝒕𝜾𝒎 𝒃𝒖𝒏𝒍𝒂𝒓 𝒃𝒆𝒏𝒅𝒆𝒏 𝒃𝜾𝒌𝒎𝒂𝒅𝜾𝒍𝒂𝒓 𝒕𝒂𝒃𝒊 𝒐𝒚𝒏𝒖𝒚𝒂𝒄𝒂𝒌 𝒃𝒊𝒓𝒊𝒏𝒊 𝒃𝒖𝒍𝒅𝒂𝒍𝒂𝒓 𝒌𝒂𝒄̧𝜾𝒓𝒎𝒂𝒛𝒍𝒂𝒓. İç çekerek bugün'ün bir an önce bittmesini diledim. İlk ders oldukça sıkıcıydı 𝒎𝒂𝒕𝒆𝒎𝒂𝒕𝒊𝒌𝒕𝒆𝒏 𝒏𝒆𝒇𝒓𝒆𝒕 𝒆𝒅𝒊𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎. Ve sonunda son zil çaldı ben en arka sırada uyuyorum ne kos koca tarih dersi çok sıkıcı uyandığımda sınıfta tek kalmıştım tam başımı tekrar koyacak iken başıma toplananların gölgelerini gördüm 𝒐𝒍𝒂𝒎𝒂𝒛 𝒈𝒆𝒏𝒆𝒎𝒊 𝒃𝒖𝒏𝒍𝒂𝒓 𝒂𝒄𝒂𝒃𝒂 𝒔̧𝒊𝒎𝒅𝒊 𝒏𝒆 𝒐𝒍𝒖𝒄𝒂𝒌. Başımı usulca kaldırdım ve tam tepemde duran melodi ve en yakın arkadaşı elisayı gördüm elisa biraz çekinerek ve utanarak bakıyordu ama melodi öyle değildi benimle dalga geçip atak yapmamı ister gibi bakıyodu ve yanında tanımadığım birkaç kız vardı genelde sınıftan pek çıkmam, melodi konuşmaya başladı "Ee şimdi ne yapıcaksın Athena "dedi son cümlerini basa basa söyledi çünkü adımın anlamı barış,strateji,zeka,sanat vb.  Yunan tanrıçası Athena anlamındaydı ve oda aklınca benimle uğraşmak istiyodu ona istediğini zevkle verirdim ama o benden daha kalabalık geldiği için hiç bir şey yapamazdım. Ayağa kalkarak çantamdan telefonumu aldım ve annemi arayarak sınıftan çıkmaya çalıştım. Ona hiç bir şekilde bir şey yapmamam onu deli ediyodu 𝒅𝒆𝒍𝒊𝒓𝒔𝒊𝒏 𝒑𝒊𝒔 𝒕𝒂𝒌𝜾𝒏𝒕𝜾𝒍𝜾 𝒌𝜾𝒛. Annemin numarasını çevirip dışarıya çıktım yağmur hiç durmamıştı havaya sinen o mis toprak kokusu çok güzeldi. Telefonu kulağıma verdim ve bekledim sonunda annem açabilmişti "Alo anne"dedim hemen kesintisiz" Alo Athenam çıktınmı okuldan?"diye bir soru yönelti ben ise "Evet çıktım ne zaman beni alıcaksın?"dediğimde  annemin iç çekişini duydum ve ardından"üzgünüm kızım bugün seni alamam yoğun işlerim var ve baban da alamaz oda yoğun bugün eve kendin gelmelisin üzgünüm Athenam ama sana güveniyorum evin yolunu biliyorsun bir otobüse binip gelebilirsin ama fazla yağmurun altında kalma sonra hasta olursun şimdi kapatmalıyım kızım sonra görüşürüz"diyip telefonu yüzüme kapatı Harika! Bu yağmurda kendim eve gitcem neyseki ev birkaç metre uzakta biraz fazla uzak olabilir ama yinede yürümek bana da iyi gelir. Sokaklarda yürüyordum ve her evin kendine özgü şeklini,boyasını ve mimarisini gördüm bazen yüzümü buruşturduğum evlerde oldu ama bazen ise nefesimin kesildiği harika mimarilerde oldu, dar bir sokağa girdiğimde kulaklıklarımla müzik dinliyordum ve bir anda onu gördüm evet bunca yıldır görmediğim o kuştu bu. Göz kamaştırıcı pırlanta mavisi tüyleri o altının renklerini andıran gagası, o gözlerindeki ölüm ve kanın ateşini çok iyi görebiliyodum o heybetli devasa vucudu büyüleyiciydi  boynundaki o kolyeye benzer şeyde yoktu ağzındaki parşomen ağzına yapışmış gibi hayla oradaydı ve fazlasıyla yorgundu... 𝒆𝒗𝒆𝒕 𝒕𝒆𝒌𝒓𝒂𝒓 𝒈𝒆𝒍𝒅𝒊 𝒆𝒏 𝒔𝒐𝒏 𝒚𝒆𝒅𝒊 𝒚𝒂𝒔̧𝜾𝒎𝒅𝒂 𝒊𝒌𝒆𝒏 𝒈𝒐̈𝒓𝒎𝒖̈𝒔̧𝒕𝒖̈𝒎 𝒐𝒏𝒖 𝒗𝒆 𝒔̧𝒊𝒎𝒅𝒊 𝒐𝒏 𝒅𝒐𝒌𝒖𝒛  𝒚𝒂𝒔̧𝜾𝒏𝒅𝒂𝒚𝜾𝒎 𝒗𝒆  𝒖̈𝒄̧,𝒅𝒐̈𝒓𝒕 𝒂𝒚 𝒔𝒐𝒏𝒓𝒂 𝒚𝒆𝒓𝒎𝒊 𝒚𝒂𝒔̧𝜾𝒎𝒂 𝒈𝒊𝒓𝒊𝒄𝒆𝒌𝒕𝒊𝒎 𝒃𝒆𝒏𝒊 𝒕𝒂𝒎𝜾 𝒕𝒂𝒎𝜾𝒏𝒂 𝒐𝒏 𝒊𝒌𝒊  𝒚𝜾𝒍𝒅𝜾𝒓  𝒈𝒐̈𝒓𝒎𝒆𝒚𝒆 𝒈𝒆𝒍𝒎𝒊𝒚𝒐𝒅𝒖 𝒚𝒂𝒅𝒂 𝒈𝒆𝒍𝒊𝒚𝒐𝒅𝒖 𝒂𝒎𝒂 𝒈𝒊𝒛𝒍𝒆𝒏𝒆𝒓𝒆𝒌 𝒉𝒊𝒄̧ 𝒌𝒆𝒏𝒅𝒊𝒏𝒊 𝒈𝒐̈𝒔𝒕𝒆𝒓𝒎𝒊𝒚𝒐𝒅𝒖 𝒃𝒖  𝒌𝒖𝒔̧𝒖𝒏 𝒃𝒆𝒏𝒍𝒆 𝒂𝒍𝜾𝒑 𝒗𝒆𝒓𝒆𝒎𝒆𝒅𝒊𝒈̆𝒊 𝒏𝒆?...

𝑴𝒂𝒅𝒂𝒍𝒚𝒐𝒏-1 𝑲𝒂𝒚𝜾𝒑 𝑷𝒂𝒓𝒄̧𝒂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin