(Tık tık tık!!!)
Kim bu sabah sabah ya
(Tık tıkk!!)
Geldim geldim ya
“Kahvaltı getirmiştim hanımefendi”
“Aa öylemi çok teşekkürler”
“Ne demek görevimiz,iyi günler”
“İyi günler kolay gelsin”
Abi saat daha kaç ya bu saatte kahvaltımı gelir
(Ne sızlandın be kızım yurtta sanki çok mu geç kalkıyordun)
(Evet ama sonuçta artık yurtta değilim iç ses)
Neee!! Saat 10.38 mi ne ara o kadar oldu ya
(Sanki 12 falan erken bile daha)
(Olabilir ama ben biliyorsun ben alışık değilim iç ses)
Her neyse instagramdan bildirim gelmiş uzun zaman sonra kim bilir kim bakalım
“_Buğ_r4_” Buğra kim ya profil fotoğrafı falan da yok Allah Allah neyse kabul edelim bakalım belki tanıdık falandır
(Onu bunu boşver git elini yüzünü yıka kahvaltını bir yap sonra yaparsın ne yapacaksan)
(Haklısın sanırım iç ses)
Hemen lavaboya koşup buz gibi suyu yüzüme atınca ayıldım biraz.
Kahvaltıda mis gibi görünüyordur normalde kahvaltı yapmayı pek sevmem ama sanırım biraz acıktım o yüzden böyle geliyordu.
(O zaman hemen başla hadi)
(Bende öyle diyordum)
Tam oturup kahvaltıya başlayacağım sırada telefonuma gelen bildirimle telefona uzandım yine instagramdan bı bildrimdi ama mesaj gelmişti bana kim ne yazardı ki
(Açıp görebilirsin mesela)
“Selam”
O çocuktu bu istek atan Buğra acaba tanıyormuydum ki
Neyse bizde cevap yazalım bakalım öğrenelim derdi neymiş?
“Aleyküm selam”
Farkımız tavrımız diyoruz biz buna
“Rahatsız etmiyorum umarım”Yok arkadaş ne rahatsızlığı sadece kahvaltı yapmak istemiştim
“Kahvaltı yapacaktım ama sorun yok kimsin bu arada tanışıyor muyuz”
“B12 eksikliğin falan var sanırım dün tanışmıştık ya”
“Hee doğru kusura bakma kafam dağınık biraz da hatırlayamadım”
“Önemli değil”
“Bu arada hesabımı nasıl buldun”
“İsmini söylemiştin zaten annenin mezarındanda soyadını öğrendim öyle yazdım direk çıktı zaten”
“Hmm anladım”
(Niye yazdı acaba)
(Söylemeden bilemeyiz)
“Niye yazdın peki”
(Biraz kabamı oldu sanki)
(Herzaman ki halim içses)
“Ben öylesine yazmıştım aslında ama istemiyorsan yazmam özür dilerim”
Yazdığı tuhafıma gitti genelde hep yazmam deyip yazmadıkları için ama neyse
“Yok yok öyle demek istemedim,sadece şeyi sormak istedim hani bir şey demek için mi yazdın dediğin gibi öylesine mi diye merak ettim”
“Anladım,dediğim gibi öylesine”
“Peki”
(Bu ne kibarlık kızım şimdiye engel yemeei lazımdı)
(Sus sus)
(Peki)
“Ee nasılsın iyi misin dün pek iyi değildin,toparlanmış sındır umarım” sanırım yurttaki bir kaç kişi dışında ilk defa birisi iyi olup olmadığımı sormuştu
“İyiyim,sağol”
“Sen nasılsın sende ne kadar belli etmesende iyi görünmüyordun”
“İyiyim,sağol)”
(Bu gülücükle neyi mânâ ediyor acaba)
(Her şeyde bir şey aramasan mı)
“Hmm güzel,her neyse benim şimdi gitmem lazım”
“Tamam görüşürüz”
“Görüşürüz”
Konuşurken aynı zamanda kahvaltımıda bitirmiştim yani çokta bir şey yemedim ama benim için yeterliydi.
Şimdi dışarı çıkmak istiyordum biraz dolaşır kalan işlerimi halleder belki birde iş bakardım yoksa elimdeki parayla nereye kadar gidebilirdim ki.
Üstüme beyaz bol bir t-shirt altımada siyah taytımı giydim tabi Nike çoraplar olmassa olmazdı saçlarımıda sadece tarayıp salık bıraktım zaten toplamayı pek sevmem.
Geçerken kahvaltı servisinide bırakıp otelden çıktım.
İlk önce bir kaç işim vardı onları halledip kendime uygun bir iş bakacaktım saat 10.37’ydi yani daha çok zamanım vardı acele etmeye de gerek yoktu işlerimi halledip biraz alışveriş yapmam lazımdı sonra da iş bakardım.
(Ne kadar mantıklı düşünüyorsun Gece bu sıcakta elinde poşetlerle iş bakacaksın ha,sonunda sıcaktan yorgunluktan bayılırsın bence)
(Bu sefer haklısın sanırım içses,bu aralar kafam çok çalışmıyor)
~
Saat 15.12 olmuştu halletmek gereken bütün işlerimi halletmiş üstüne bir de iş bulmuştum bunun keyfiye güzel bir alışveriş yapıp otele dönmüştüm bir cafede garson olarak çalışacaktım kafede bilinen genelde hep dolu olan bir cafeydi dolayısıyla ne kadar yorulacak olsamda geçimimi rahatlatıcak gibiydi maaşıda fena değildi zaten
4500 TL fazlasıyla yeterde artardı bana kendi paramda vardı
(Hadi iyisin Gece)
(Bu sefer öyleyim valla)
Sabah kahvaltı yaptığımdan beri hiç birşey yememiştim sanırım biraz acıkmıştım çok değil ya biraz ama
(Tabi kesin birazdır, birde bu bana yeter diyordu)
(Çaktırma içses sus)
İlk önce üstümü değiştirdim baya terlemiştim.
Rahat bi bil t-shirt altında bı eşofman giydim saçlarıma dokunmadım zaten altı üstü bir akşam yemeğine kadar bastırsın diye bir şeyler atıştıracaktım hemen hızlıca tuvalete girip çıktım telefonumu alıp odadan ayrıldım
“Pardon”
“Buyrun”
“Bir şeyler atıştırmak istiyorumda neredeydi açık büfeniz”
“Hemen şu karşıdaki koridordan sağa açılan kapıda hanımefendi”
“Teşekkürler,kolay gelsin”
Resepsiyonda ki kadın çok güler yüzlü samimi birine benziyordu ama tabi ki işinin bir parçasıda buydu gelenlere somurtursa kim severdi ki sonuçta.
Tarif ettiği yere doğru yöneldiğimde telefonumun titremesiyle telefonumu elime aldım
*Instagram*
“Sa,nasılsın”
İlk defa biri Sa diyerek giriş yaptı konuşmaya en azından benim konuştuklarından
(Sende bunu sevmiyormuydun?)
(Evet evet)
“As,iyiyim sağol sen nasılsın?
Buğra yazmıştı zaten en son onunla konuşmuştuk tahmin etmiştim o olduğunu her neyse
“Bende iyiyim”
“Güzel”
“Hıhım”
“Hıhım” güzelmiş
“Ee ne yapıyorsun?”
“İyi oteldeyim biraz acıktımda birşeyler atıştıracaktım,sen ne yapıyorsun?”
“Hmm afiyet olsun
Bende biraz hava almak istedim dışarıya çıktım dolaşıyorum öyle”
“Güzelmiş”
“Hıhım”
“Neyse ben seni tutmayayım sen yemeğini ye”
“He yok ya tutmuyorsun konuşabiliriz bence”
(Bu ne samimiyet Gece?)
(Konuşması sarıyo nedense içses)
“Peki,sen bilirsin”
“Hıhım:)”
“Şey soracaktım”
“Ney?”
“Yarın annemin yanına gideceğim,sende gelir misin istersen tabi hem sende anneni görmüş olursun”
Yazdığı şeyi okuyunca bir an duraksadım annem benim kırmızı çizgimdi iyi veya kötü onunla ilgili bir şey duyduğumda hep durur düşünürdüm böyle keşke yaşıyor olsaydın diye ama anca böyle düşüncede kalıyordu işte
“Bilmem ki olabilir aslında özledim”
“Bende özledim çok özledim ama elimizden bir şey gelmiyor mezarına gitmekten başka işte”
“Maalesef keşke yaşıyor olsalardı ama işte”
“Keşke:(”
“Neyse üzülme bir gün kavuşacağız sonuçta ben kendimi hep böyle teselli ediyorum belki biraz saçma ama başka bir şey gelmiyor elimden”
“Biliyor musun bende aynısını yapıyorum başka bir tesellisi yok sanırım zaten”
Biraz daha bu konuyu kapatmassak herkesin içinde ağlayacaktım
“Kapatsak artık bu konuyu,ben biraz kötü oldumda”
“Tabii,özür dilerim seni üzmek istememiştim”
“Özür dilemene gerek yoktu benim hassas noktam annemde iyi kötü onla alakalı konu açılınca öyle oluyor yani”
“Anladım,ben dayanmaya çalışıyorum işte elimden geldiği kadar”
“Bana kendini güçlü göstermene gerek yok herkesin hassas noktası annesidir o gün mezarının başında gözlerinin ne kadar dolduğunu kendini zor tuttuğunu anladım ama üzmek istemedim söylemedim şimdi de farklı olmadı ama neyse”
“Bilmiyorum sanırım haklısın,ama bencede artık konuyu kapatalım”
“Aynen iyi olacak ikimiz içinde”
Allah kahretsin ki yine dayanamamıştım gözümden yaşlar çoktan akmıştı herkesin ortasında hıçkıra hıçkıra ağlamak istemedim aldığım yemeği bir lokma dahi almadan geri bırakıp koşarak odama gitmek istedim ve yaptımda odama geldim yatağa bile gitmek istemedim direk kapının arkasına çöküp ağlamaya başladım olmuyordu duramıyordum konu annem olunca lanet olsun ki duramıyordum işte anca yanına gidip onunla konuşursam öyle susardın rahatlardım öylede yaptım hiç bir şey almadan elime telefonumu alıp koşarak mezarlığın yolunu tuttum uzaktı,çok uzaktı ama yinede koştum bu halde otobüs taksi hiçbirine binmek istemedim sadece koşmuştum.
~
Sonunda gelmiştim ne kadar yorulduğum umrumda değildi ağlaya ağlaya gelmiştim ve şimdi yanındaydım
*Annecim güzelimm ben geldim annem bak Gece’n geldi geldi biricik kızın geldi anne evet ağlıyorum ama sen üzülme tamam mı yoksa ben daha çok ağlarım biliyorsun.
*Anne çok zor biliyor musun böyle yaşamak annesizlik çok zor görüyorum çocukları anneleriyle ne kadar mutlular keşke bizde öyle olabilseydik,yaşayabilseydik öyle güzel anları be annecim ama sakın üzülme seni suçlamıyorum gittiğin için bunları yaşayamadığımız için bir gün kavuşacağız annem biliyorum ben o günü bekleyeceğim tamam mı sende bekle güzel annem benim.
İyi gelmişti onunla konuşmak o ne kadar bana cevap veremiyor olsada beni duyduğunu, beni izlediğini biliyordum o yüzden hep konuşuyordum ve konuşacaktımda çünkü o hep yanımdaydı benim kalbimde yaşıyordu.
“Gece”
“Buğra”
“Ne yapıyorsun burada hani oteldeydin hem bu halin ne iyi misin ağladın mı sen?”
“Şey aslında oteldeydin evet ama o konuştuklarımızdan sonra dayanamadım ağlamaya başladım ve yanına gelmek istedim yanına gelip onunla konuşmak istemiştim sadece”
“Anladım özür dilerim konuyu açmamalıydım sanırım bilmiyordum bu kadar olacağını”
“Dediğim gibi özür dilemene gerek yok gerçekten benim elimde olan bir şey değil ağlamam falan normal şeyler artık benim için alıştım ben,hem sen ne yapıyorsun burada”
“Sanırım aynı şeyi yaşadık bende dayanamadım yarına kadar beklemek istemedim yanına gelmiştim”
“Anladım,o zaman sen konuş annenle biraz bende konuşayım sonra beraber gideriz olmaz mı?
“Çok güzel olur”
Buğra annesinin yanına gidince bende anneme döndüm
*Annecim sana birini anlatmak istiyorum senin karşındaki Sevda ablanın oğluyla tanıştım ismi Buğra çok iyi,masum birine benziyor birde şey sanırım biraz fazla yakışıklı he yanlış anlama aşık falan olmadım canım ama konuşuyoruz anlamıyorum ama galiba bana konuşur ken iyi hissettiriyor
Bunları ilk defa şimdi farketmiştim aslında önce hiç düşünmemiştim ama doğruydu bana çok güzel hissettiriyordu.
Sakinleşmiştim ağlamam durmuştu ama annemle konuştuğum için mi yoksa Buğra geldiği için mi onu bilmiyordum işte.
“Anne çok ôzledim seni anne Allah kahretsin çok özledim annem” Buğra”nın sesini duymamla ona dönmem bir oldu ağlıyordu o güçlü çocuk karşımda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
“Buğra”
“Ağlama dur sakin ol bak”
“Olamıyorum lanet olsun olamıyorum dayanamıyorum artık Gece çok yoruldum kaldıramıyorum senin o güçlü sandığın çocuk her gece sessizce ağlıyor Gece”
Bunları anlatırken belki de farketmeden kafasını bana yaslamış küçük bir çocuk gibi ağlıyordu yanımda ve ben hiç birşey yapamıyordum elimden gelmiyordu en çaresiz olduğum anlardan biriydi konuşsan bende ağlardım ama onun böyle yıkılmasına izin veremezdim konuşmalıydım güçlü olma sırası bendeydi
“Ağlama ne olur yapma Buğra kendini bırakma bak seni anlıyorum çok zor bir şey ama dayanmalısın,dayanmalıyız biz dayanmassak onlar orda bizim üzüldüğümüzü görüp daha çok üzülecekler biliyorsun bunu o yüzden annenin üzülmesini istemiyorsan ağlama lütfen”
“Gece ben çok yoruldum artık ne yapacağımı bilmiyorum nasıl davranacağımı bilmiyorum nasıl toparlayacağım kendimi onuda bilmiyorum”
“Gece bana yardım et lütfen”
Benden yardım istemişti ben kendim dayanamıyorken ona dayanması toparlanması için yardım etmemi istemişti.
Yapacaktım ne olursa olsun yapacaktım
“Edeceğim söz sana yardım edeceğim”
“Teşekkür ederim Gece” ağlayarak söylediği sözler içime öyle işlemişti ki bilmiyorum bı tık daha yakın hissetmiştim Buğra’yı kendime Aslında aynı şeyleri yaşıyorduk onunla aynı hisleri besliyorduk içimizde birbirimizi anlıyorduk en azından ben anlıyordum eminim oda beni anlıyordu biz birbirimizi anlıyorduk ikimizinde yarası aynıydı ilacıda aynıydı belki de birbirimizin ilaçları birbirimizdik kim bilir.
O gün annelerimizin yanında iki küçük çocuk gibi birbirimize söz vermiştik birbirimizin yaralarını beraber saracaktık.
(Tık tık!!)
Kim bu sabah sabah ya
(Tık tıkk!!)
Geldim geldim ya
“Kahvaltı getirmiştim hanımefendi”
“Aa öylemi çok teşekkürler”
“Ne demek görevimiz,iyi günler”
“İyi günler kolay gelsin”
Abi saat daha kaç ya bu saatte kahvaltımı gelir
(Ne sızlandın be kızım yurtta sanki çok mu geç kalkıyordun)
(Evet ama sonuçta artık yurtta değilim iç ses)
Neee!! Saat 10.38 mi ne ara o kadar oldu ya
(Sanki 12 falan erken bile daha)
(Olabilir ama ben biliyorsun ben alışık değilim iç ses)
Her neyse instagramdan bildirim gelmiş uzun zaman sonra kim bilir kim bakalım
“_Buğ_r4_” Buğra kim ya profil fotoğrafı falan da yok Allah Allah neyse kabul edelim bakalım belki tanıdık falandır
(Onu bunu boşver git elini yüzünü yıka kahvaltını bir yap sonra yaparsın ne yapacaksan)
(Haklısın sanırım iç ses)
Hemen lavaboya koşup buz gibi suyu yüzüme atınca ayıldım biraz.
Kahvaltıda mis gibi görünüyordur normalde kahvaltı yapmayı pek sevmem ama sanırım biraz acıktım o yüzden böyle geliyordu.
(O zaman hemen başla hadi)
(Bende öyle diyordum)
Tam oturup kahvaltıya başlayacağım sırada telefonuma gelen bildirimle telefona uzandım yine instagramdan bı bildrimdi ama mesaj gelmişti bana kim ne yazardı ki
(Açıp görebilirsin mesela)
“Selam”
O çocuktu bu istek atan Buğra acaba tanıyormuydum ki
Neyse bizde cevap yazalım bakalım öğrenelim derdi neymiş?
“Aleyküm selam”
Farkımız tavrımız diyoruz biz buna
“Rahatsız etmiyorum umarım”
Yok arkadaş ne rahatsızlığı sadece kahvaltı yapmak istemiştim
“Kahvaltı yapacaktım ama sorun yok kimsin bu arada tanışıyor muyuz”
“B12 eksikliğin falan var sanırım dün tanışmıştık ya”
“Hee doğru kusura bakma kafam dağınık biraz da hatırlayamadım”
“Önemli değil”
“Bu arada hesabımı nasıl buldun”
“İsmini söylemiştin zaten annenin mezarındanda soyadını öğrendim öyle yazdım direk çıktı zaten”
“Hmm anladım”
(Niye yazdı acaba)
(Söylemeden bilemeyiz)
“Niye yazdın peki”
(Biraz kabamı oldu sanki)
(Herzaman ki halim içses)
“Ben öylesine yazmıştım aslında ama istemiyorsan yazmam özür dilerim”
Yazdığı tuhafıma gitti genelde hep yazmam deyip yazmadıkları için ama neyse
“Yok yok öyle demek istemedim,sadece şeyi sormak istedim hani bir şey demek için mi yazdın dediğin gibi öylesine mi diye merak ettim”
“Anladım,dediğim gibi öylesine”
“Peki”
(Bu ne kibarlık kızım şimdiye engel yemeei lazımdı)
(Sus sus)
(Peki)
“Ee nasılsın iyi misin dün pek iyi değildin,toparlanmış sındır umarım” sanırım yurttaki bir kaç kişi dışında ilk defa birisi iyi olup olmadığımı sormuştu
“İyiyim,sağol”
“Sen nasılsın sende ne kadar belli etmesende iyi görünmüyordun”
“İyiyim,sağol)”
(Bu gülücükle neyi mânâ ediyor acaba)
(Her şeyde bir şey aramasan mı)
“Hmm güzel,her neyse benim şimdi gitmem lazım”
“Tamam görüşürüz”
“Görüşürüz”
Konuşurken aynı zamanda kahvaltımıda bitirmiştim yani çokta bir şey yemedim ama benim için yeterliydi.
Şimdi dışarı çıkmak istiyordum biraz dolaşır kalan işlerimi halleder belki birde iş bakardım yoksa elimdeki parayla nereye kadar gidebilirdim ki.
Üstüme beyaz bol bir t-shirt altımada siyah taytımı giydim tabi Nike çoraplar olmassa olmazdı saçlarımıda sadece tarayıp salık bıraktım zaten toplamayı pek sevmem.
Geçerken kahvaltı servisinide bırakıp otelden çıktım.
İlk önce bir kaç işim vardı onları halledip kendime uygun bir iş bakacaktım saat 10.37’ydi yani daha çok zamanım vardı acele etmeye de gerek yoktu işlerimi halledip biraz alışveriş yapmam lazımdı sonra da iş bakardım.
(Ne kadar mantıklı düşünüyorsun Gece bu sıcakta elinde poşetlerle iş bakacaksın ha,sonunda sıcaktan yorgunluktan bayılırsın bence)
(Bu sefer haklısın sanırım içses,bu aralar kafam çok çalışmıyor)
~
Saat 15.12 olmuştu halletmek gereken bütün işlerimi halletmiş üstüne bir de iş bulmuştum bunun keyfiye güzel bir alışveriş yapıp otele dönmüştüm bir cafede garson olarak çalışacaktım kafede bilinen genelde hep dolu olan bir cafeydi dolayısıyla ne kadar yorulacak olsamda geçimimi rahatlatıcak gibiydi maaşıda fena değildi zaten
4500 TL fazlasıyla yeterde artardı bana kendi paramda vardı
(Hadi iyisin Gece)
(Bu sefer öyleyim valla)
Sabah kahvaltı yaptığımdan beri hiç birşey yememiştim sanırım biraz acıkmıştım çok değil ya biraz ama
(Tabi kesin birazdır, birde bu bana yeter diyordu)
(Çaktırma içses sus)
İlk önce üstümü değiştirdim baya terlemiştim.
Rahat bi bil t-shirt altında bı eşofman giydim saçlarıma dokunmadım zaten altı üstü bir akşam yemeğine kadar bastırsın diye bir şeyler atıştıracaktım hemen hızlıca tuvalete girip çıktım telefonumu alıp odadan ayrıldım
“Pardon”
“Buyrun”
“Bir şeyler atıştırmak istiyorumda neredeydi açık büfeniz”
“Hemen şu karşıdaki koridordan sağa açılan kapıda hanımefendi”
“Teşekkürler,kolay gelsin”
Resepsiyonda ki kadın çok güler yüzlü samimi birine benziyordu ama tabi ki işinin bir parçasıda buydu gelenlere somurtursa kim severdi ki sonuçta.
Tarif ettiği yere doğru yöneldiğimde telefonumun titremesiyle telefonumu elime aldım
*Instagram*
“Sa,nasılsın”
İlk defa biri Sa diyerek giriş yaptı konuşmaya en azından benim konuştuklarından
(Sende bunu sevmiyormuydun?)
(Evet evet)
“As,iyiyim sağol sen nasılsın?
Buğra yazmıştı zaten en son onunla konuşmuştuk tahmin etmiştim o olduğunu her neyse
“Bende iyiyim”
“Güzel”
“Hıhım”
“Hıhım” güzelmiş
“Ee ne yapıyorsun?”
“İyi oteldeyim biraz acıktımda birşeyler atıştıracaktım,sen ne yapıyorsun?”
“Hmm afiyet olsun
Bende biraz hava almak istedim dışarıya çıktım dolaşıyorum öyle”
“Güzelmiş”
“Hıhım”
“Neyse ben seni tutmayayım sen yemeğini ye”
“He yok ya tutmuyorsun konuşabiliriz bence”
(Bu ne samimiyet Gece?)
(Konuşması sarıyo nedense içses)
“Peki,sen bilirsin”
“Hıhım”
“Şey soracaktım”
“Ney?”
“Yarın annemin yanına gideceğim,sende gelir misin istersen tabi hem sende anneni görmüş olursun”
Yazdığı şeyi okuyunca bir an duraksadım annem benim kırmızı çizgimdi iyi veya kötü onunla ilgili bir şey duyduğumda hep durur düşünürdüm böyle keşke yaşıyor olsaydın diye ama anca böyle düşüncede kalıyordu işte
“Bilmem ki olabilir aslında özledim”
“Bende özledim çok özledim ama elimizden bir şey gelmiyor mezarına gitmekten başka işte”
“Maalesef keşke yaşıyor olsalardı ama işte”
“Keşke:(”
“Neyse üzülme bir gün kavuşacağız sonuçta ben kendimi hep böyle teselli ediyorum belki biraz saçma ama başka bir şey gelmiyor elimden”
“Biliyor musun bende aynısını yapıyorum başka bir tesellisi yok sanırım zaten”
Biraz daha bu konuyu kapatmassak herkesin içinde ağlayacaktım
“Kapatsak artık bu konuyu,ben biraz kötü oldumda”
“Tabii,özür dilerim seni üzmek istememiştim”
“Özür dilemene gerek yoktu benim hassas noktam annemde iyi kötü onla alakalı konu açılınca öyle oluyor yani”
“Anladım,ben dayanmaya çalışıyorum işte elimden geldiği kadar”
“Bana kendini güçlü göstermene gerek yok herkesin hassas noktası annesidir o gün mezarının başında gözlerinin ne kadar dolduğunu kendini zor tuttuğunu anladım ama üzmek istemedim söylemedim şimdi de farklı olmadı ama neyse”
“Bilmiyorum sanırım haklısın,ama bencede artık konuyu kapatalım”
“Aynen iyi olacak ikimiz içinde”
Allah kahretsin ki yine dayanamamıştım gözümden yaşlar çoktan akmıştı herkesin ortasında hıçkıra hıçkıra ağlamak istemedim aldığım yemeği bir lokma dahi almadan geri bırakıp koşarak odama gitmek istedim ve yaptımda odama geldim yatağa bile gitmek istemedim direk kapının arkasına çöküp ağlamaya başladım olmuyordu duramıyordum konu annem olunca lanet olsun ki duramıyordum işte anca yanına gidip onunla konuşursam öyle susardın rahatlardım öylede yaptım hiç bir şey almadan elime telefonumu alıp koşarak mezarlığın yolunu tuttum uzaktı,çok uzaktı ama yinede koştum bu halde otobüs taksi hiçbirine binmek istemedim sadece koşmuştum.
~
Sonunda gelmiştim ne kadar yorulduğum umrumda değildi ağlaya ağlaya gelmiştim ve şimdi yanındaydım
*Annecim güzelimm ben geldim annem bak Gece’n geldi geldi biricik kızın geldi anne evet ağlıyorum ama sen üzülme tamam mı yoksa ben daha çok ağlarım biliyorsun.
*Anne çok zor biliyor musun böyle yaşamak annesizlik çok zor görüyorum çocukları anneleriyle ne kadar mutlular keşke bizde öyle olabilseydik,yaşayabilseydik öyle güzel anları be annecim ama sakın üzülme seni suçlamıyorum gittiğin için bunları yaşayamadığımız için bir gün kavuşacağız annem biliyorum ben o günü bekleyeceğim tamam mı sende bekle güzel annem benim.
İyi gelmişti onunla konuşmak o ne kadar bana cevap veremiyor olsada beni duyduğunu, beni izlediğini biliyordum o yüzden hep konuşuyordum ve konuşacaktımda çünkü o hep yanımdaydı benim kalbimde yaşıyordu.
“Gece”
“Buğra”
“Ne yapıyorsun burada hani oteldeydin hem bu halin ne iyi misin ağladın mı sen?”
“Şey aslında oteldeydin evet ama o konuştuklarımızdan sonra dayanamadım ağlamaya başladım ve yanına gelmek istedim yanına gelip onunla konuşmak istemiştim sadece”
“Anladım özür dilerim konuyu açmamalıydım sanırım bilmiyordum bu kadar olacağını”
“Dediğim gibi özür dilemene gerek yok gerçekten benim elimde olan bir şey değil ağlamam falan normal şeyler artık benim için alıştım ben,hem sen ne yapıyorsun burada”
“Sanırım aynı şeyi yaşadık bende dayanamadım yarına kadar beklemek istemedim yanına gelmiştim”
“Anladım,o zaman sen konuş annenle biraz bende konuşayım sonra beraber gideriz olmaz mı?
“Çok güzel olur”
Buğra annesinin yanına gidince bende anneme döndüm
*Annecim sana birini anlatmak istiyorum senin karşındaki Sevda ablanın oğluyla tanıştım ismi Buğra çok iyi,masum birine benziyor birde şey sanırım biraz fazla yakışıklı he yanlış anlama aşık falan olmadım canım ama konuşuyoruz anlamıyorum ama galiba bana konuşur ken iyi hissettiriyor
Bunları ilk defa şimdi farketmiştim aslında önce hiç düşünmemiştim ama doğruydu bana çok güzel hissettiriyordu.
Sakinleşmiştim ağlamam durmuştu ama annemle konuştuğum için mi yoksa Buğra geldiği için mi onu bilmiyordum işte.
“Anne çok ôzledim seni anne Allah kahretsin çok özledim annem” Buğra”nın sesini duymamla ona dönmem bir oldu ağlıyordu o güçlü çocuk karşımda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
“Buğra”
“Ağlama dur sakin ol bak”
“Olamıyorum lanet olsun olamıyorum dayanamıyorum artık Gece çok yoruldum kaldıramıyorum senin o güçlü sandığın çocuk her gece sessizce ağlıyor Gece”
Bunları anlatırken belki de farketmeden kafasını bana yaslamış küçük bir çocuk gibi ağlıyordu yanımda ve ben hiç birşey yapamıyordum elimden gelmiyordu en çaresiz olduğum anlardan biriydi konuşsan bende ağlardım ama onun böyle yıkılmasına izin veremezdim konuşmalıydım güçlü olma sırası bendeydi
“Ağlama ne olur yapma Buğra kendini bırakma bak seni anlıyorum çok zor bir şey ama dayanmalısın,dayanmalıyız biz dayanmassak onlar orda bizim üzüldüğümüzü görüp daha çok üzülecekler biliyorsun bunu o yüzden annenin üzülmesini istemiyorsan ağlama lütfen”
“Gece ben çok yoruldum artık ne yapacağımı bilmiyorum nasıl davranacağımı bilmiyorum nasıl toparlayacağım kendimi onuda bilmiyorum”
“Gece bana yardım et lütfen”
Benden yardım istemişti ben kendim dayanamıyorken ona dayanması toparlanması için yardım etmemi istemişti.
Yapacaktım ne olursa olsun yapacaktım
“Edeceğim söz sana yardım edeceğim”
“Teşekkür ederim Gece” ağlayarak söylediği sözler içime öyle işlemişti ki bilmiyorum bı tık daha yakın hissetmiştim Buğra’yı kendime Aslında aynı şeyleri yaşıyorduk onunla aynı hisleri besliyorduk içimizde birbirimizi anlıyorduk en azından ben anlıyordum eminim oda beni anlıyordu biz birbirimizi anlıyorduk ikimizinde yarası aynıydı ilacıda aynıydı belki de birbirimizin ilaçları birbirimizdik kim bilir.
O gün annelerimizin yanında iki küçük çocuk gibi birbirimize söz vermiştik birbirimizin yaralarını beraber saracaktık