*Gece’nin anlatımıyla*
Sabah alarmın sesiyle uyandığımda saat 7.15 i gösteriyordu tarih ise 29 kasım .
Ne 29 kasım mı olamaz bugün Ece’nin doğum günüydü nasıl unuturdum ben böyle bir şeyi ya hemen hazırlanıp yanına gitsem iyi olacaktı en son Buğra’yla beraber hediye alıp gittiğimizde öyle mutlu olmuştu ki o anlar gözümün önünden geçti şöyle bir güzelim benim ya o bu hayatı asla hak etmiyordu ama bazen dünyada işler böyle yürüyordu işte.
Bugün bütün işlerimi bir kenara bırakıp Ece’ye gidecektim sürpriz yapacaktım hatta haber vermek istemedim hemen anın heyecanıyla bütün uykum kuş olup uçtu sanki direk yanımda ki kıyafetlerimden bir kaç parça bir şeyler ayarladım altıma siyah dar bir kot üstüme de aynı renkte bir crop güzel uymuş gibiydi normalde crop gibi kısa şeyler giymeyi pek sevmezdim anca böyle özel önemli günlerde giyersem giyerim işte.
hafif bir makyaj la yüzümü renklendirip hazırlığımı tamamlamıştım, Buğra’ya da haber verecektim belki oda gelmek ister kim bilir.
“GÜNAAAAYDINN” Büyük haflerle uzun bir günaydın mesajıyla giriş yaptım e tabi çok geçmeden cevabım gelmiştii.
“Günaydın” bu mu yani ben o kadar büyük ve uzun GÜNAAAAYDINN demisken adalet bu mu bee
“Napıyorsunn” hesap sorabilirdim trip atabilirdim ama zamanı değil neyse
“İyi yeni kalktım sen” bu ne soğukluktur hocam dondum ya.
“Bende aynı da”
“Ee”
“Bir şey mi oldu “
“Yoo”
“Emin misin”
“Eminim eminim “ pek inandırıcı değil sanki ama her neyse çıkar kokusu
“İyi peki o zaman, Bugün Ece’nin doğum günüde onun yanına gitmeyi düşünüyordum sende gelmek ister misin diye sormak istedim”
İnşallah kabul ederdi hem Ece hem ben için çok güzel olurdu.
“İsterim tabi ne zaman hazırlanırsın ben alayım seni oradan geçeriz”
“Çok güzel olurr ben hazırım hazırlanıp gelebilirsin”
“Tamamdır”
Hediye alsak iyi olur şimdi boş gidersek elime bakacağını da biliyorum Buğra gelsin bakalım ayarlamak lazım.
Allah kahretsin unutuyordum Fatma ablayı aramam lazım ilk önce. Hemen telefonun kişiler uygulamasına tıklayıp Fatma ablayı buldum direk arama tuşuna bastım.
“Güünaaydınn Fatma ablamm” güzel giriş güzel sohbet başlatır bence yani
(Az önce pek öyle olmadı ama)
(Olabilirr çaktırmayalım)
“Günaydın kızım günaydın hayırdır ne bu neşe sabah sabah”
“Ay dur sen nasılsın iyi misin” hal hatır önemli tabi
“İyiyim iyiyim şükür sen nasılsın bakayım”
“İyiyim ablam bende ya”
“Ee anlat bakalım ne oldu ne bu neşe”
“Abla bugün Ece’nin doğum günü unuttun mu ya”
“Haağğ doğru doğru aklımdan çıkmış kızım ya”
“Olabilir ablam yoğunsundur”
“Öyle valla kızım yeni çocuklar falan geldi alışması falan derken, neyse sen anlat bakalım bişey yapacak mısın?”
“Anladım ablacım, Geleceğim abla birazdan Buğra’yla geleceğizz”
“Oo damat bey de var desene” ya Fatma abla yaptı yine yapacağını
“Ya Fatma abla”
“Tamam tamam bişey demedim , sürpriz yaparsınız değil mi?”
“Evet abla öyle olur”
“Tamam yavrum ben bir şey söylemem hadi bakalım”
“Tamam abla sağolasın görüşürüz” o da görüşürüz dedikten sonra telefonu kapattım son kez üstümü kontrol ettikten sonra aşağı inmek için kapıya yöneldim artık.
Aşağı İndim Buğra büyük ihtimalle 5 dakikaya kadar gelirdi biraz da dışarıda beklerim ne olur ki.
Dediğim gibi de oldu 5 dakika kadar sonra geldi.
“Hoş geldinn”
“Hoş buldumm”
“Güzel olmuşsun bu arada” yaa ama bak yüzümün kızarmasını istemiyorum of
“Teşekkür ederim”
“Rica ederim, ee ne yapıyoruz direk yurda mı?”
“Hediye alabilirsek çok güzel olur aslında”
“Tamamdır atla sürelim bir oyuncakçıya” hemen uzattığı kaskı takıp arkasına atladığım gibi harekete geçtik.
Çok ilerlemeden bir oyuncakçının önünde durduk.
“Hadi bakalım “ deyip kafamdaki kaskımı nazikçe çıkardı. Eriyip biteyim mi istiyorsun be çocuk
“Teşekkür ederim” deyip dükkana girdik içerisi bir tık kalabalık gibiydi sanki bir tık sadece ama çok değil ya
(Herkes birbiriyle dip dibe olması dışında sorun yok)
(Çaktırmayalım bence sus)
“Biraz kalabalıkmış”
“Olsun ya sorun olmaz bence yani istersen başka yere bakalım tabi”
“Yok yok önemli değil gel bakalım bir şeyler”
“Barbie bakalım mı seviyordu sanırım” Unutmamış oy
“Sevmez mi olur bakalım”
Hemen bebeklerin olduğu bölüme yöneldik çeşit çeşit renk renk çok güzel oyuncaklar vardı annem varken hayatım yerindeyken benimde vardı güzel oyuncaklarım çok olmasa bile bana yeten ama annem gittikten sonra hayatımla beraber bütün günümü geçirdiğim oyuncaklarımda gitmişti işte hayat böyle ama ben Ece’nin bu yüzden üzülmesine izin vermeyeceğim elimden geldiğince elimde para oldukça alacağım ne isterse yeter ki mutlu olsun Ece benim aramızda bir bağ olmasa bile öz olsa o kadar olacak kız kardeşimdi o benim her şeyimdi işte.
“Bak bu çok güzel değil mi?” Buğra’nın sesiyle beyninde ki düşünceleri bir kenar atıp ona odaklandım
“Dur bakayım” Ay bu çocukla zevklerimizde uyuyor bence he ehehehw
(Saçmalamaca part bilmem kaç)
(Ya sus)