Merhaba.
...
6 ay sonra.
Nefes nefese koşarak girdiği okulun kapısının önünde durdu ve ellerini dizlerine yaslayarak soluklandı.
Nefesleri düzene girince doğruldu ve ilerde arkasına dönük bir şekilde arkadaşlarıyla konuşan kırmızı saçlı çocuğu gördü.
Kocaman gülümseyerek onlara doğru koşmaya başladı. Koşarken onu gören arkadaşlarına sessiz olmalarını işaret etti ve yanlarına vardığı an zıplayarak sevgilisinin sırtına atladı. Kollarını boynuna ve bacaklarını da beline sardı.
Minho kısa bir an şaşırsa da kim olduğunu hemen anladı ve gülümseyerek bacaklarından destek oldu güzeline.
Jisung diğer taraftan eğilerek yanağına kocaman bir öpücük kondurdu ve boynuna daha sıkı sarıldı.
"Anladık özledin de çocuğu boğacaksın birazdan Jisung."
Hyunjin'in gülerek söylediği cümleden sonra diğerleri de güldü ama Jisung umursamayarak sarılmaya devam etti.
"Bana ne, bana ne? Beş gündür görmüyorum ben sevgilimi. Özlememin acısını çıkarana kadar böyle yapışık gezeceğim ona."
Jisung'un konuşmasıyla Minho kahkaha attı ve Jisung'un inmesine yardım edip ona döndü. Döndüğü gibi de ellerini yanaklarına sararak dudaklarına kapandı.
Diğerleri onlara özlemlerini gidermeleri için alan tanıyıp biraz uzaklaşarak kendi aralarında konuşmaya devam ettiler.
Minho Jisung'un dudaklarından ayrılarak ilk önce çenesine sonra yanaklarına, burnuna, şakaklarına, alnına, saçlarına öpücükler kondurdu.
Boynuna inerek derince nefesler aldıktan sonra oraya da birkaç tane kocaman öpücük kondurdu. Ardından kendisine çekerek Jisung'un kafasını göğsüne yaslamasını sağlayıp sarıldı ona. Jisung da hemen kollarını sevgilisinin sırtına sardı.
"O kadar özledim ki seni, beş gün beş yıl gibi geldi sanki. Bir daha sensiz bir yere gitmeyeceğim sanırım."
Daha sonra kaşlarını çatarak Jisung'u kendisinden uzaklaştırdı ve kollarından tutarak vücudunu incelemeye başladı. Jisung ne yaptığını anlamazken dudaklarını büzdü hafifçe ve o da vücuduna baktı.
"Neye bakıyorsun öyle Minho?"
"Bavula sığar mısın diye bakıyordum."
Sevgilisinin söylediğini duyar duymaz kahkaha atarak omzuna vurdu Jisung. Minho da onunla birlikte güldü.
"Ne? Seni de götürmem lazım. Özlüyorum sonra."
Jisung parmak uçlarında kalkarak Minho'nun yanağına bir öpücük kondurdu.
"Ben çağırsan da gelirim şapşal. Bavula girmeme gerek yok ki."
İkisi birlikte kıkırdadıktan sonra Minho bebeğini kolunun altına aldı ve ilerdeki arkadaşlarına doğru ilerletti ikisini.
Jisung şu son altı aydır hiç olmadığı kadar mutluydu. Sevgilisi yanındaydı, tamamen iyileşmişti artık. Arkadaşları onlarlaydı. Güzel giden bir ilişkileri vardı.
Arkadaşlarına gerçekten minnettardı Jisung. Minho hastaneden çıktıktan sonra hiçkimse hastalık hakkında konuşmamış, sanki Minho hiç hasta olmamış hastaneye hiç yatmamış gibi davranmışlardı.
Bunun için onlara çok minnettardı.
Bu altı ayda birkaç şey de olmuştu arkadaşları arasında. Mesela Chan Seungmin'e açılmıştı ve Seungmin her ne kadar birazcık naz yapsa da dört aylık güzel bir ilişkileri vardı.
Changbin Jeongin'e çıkma teklifi etmişti. Aslında ikisi de aynı anda teklif edeceklerdi ama Changbin biraz daha hızlı olmuştu ve saniye farkıyla o önce teklif etmişti. Bunun için Jeongin'den bir hafta trip yemişti tabii. Sonuç olarak üç aydır birliktelerdi.
Hyunjin ile Felix ise birkaç aydır flörtleşiyorlardı. İkisi de bunun gayet farkındaydı ve bu durumdan memnunlardı. Ne zaman bir ileri seviyeye geçeceklerdi bilmiyorlardı ama çok uzak gibi durmuyordu.
Jisung ve Minho ise hiç olmadıkları kadar mutlulardı. Birbirlerine çok aşıklardı ve her zaman da böyle olacaktı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stars In Your Eyes ✓
FanfictionThe water's getting colder, let me in your ocean, swim. Minsung. Minific.