final.

94 10 2
                                    

Merhaba.

...

Kimsenin olmadığı, etrafları ağaçlar, çiçekler ve çimenlerle çevrili olan göl kenarında piknik örtülerinin üzerinde sarmaş dolaş oturuyorlardı.

Beraber yaptıkları yiyecekler piknik örtüsünün üzerine dizilmişti ve henüz yememişlerdi. İlk önce bu sessizliğin ve birbirlerinin varlığının tadını çıkarmak istemişlerdi.

Jisung uzandığı göğüsten biraz uzaklaştı ve kafasını kaldırarak Minho'nun yüzüne baktı. Minho da sevgilisinin kendisine baktığını fark ettiği gibi ona dönerek gülümsedi ve gözünün önüne düşen saçlarını kulağının arkasına attı.

Saçları uzamıştı bebeğinin ve kıvırcıklaştırdığı için çok güzel görünüyordu. Jisung ne yapsa güzel görünüyordu orası ayrı meseleydi ama böyle apayrı güzeldi Minho'ya göre.

"Seninle böyle yerlere gelmeyi çok seviyorum. Kimse yok etrafta, duyduğumuz sesler de sadece doğa ve biziz. Çok huzurlu hissediyorum."

Minho gülümseyerek konuşan sevgilisini dinledi ve o konuşurken saçlarını okşadı. Ardından eğilerek alnını öptü.

"Ben de çok huzurlu hissediyorum. Gerçi sen yanımdaysan nerede olduğumuzun bir önemi yok. Ben seninleyken hep huzurlu ve mutlu hissediyorum."

Jisung duyduklarıyla kocaman gülümsedi ve sımsıkı sarıldı sevgilisine. O sırada gözü getirdikleri pastanın üzerinde duran krem şantiye kaydı. Aklında dolanan tilkilerle birlikte hafifçe doğruldu ve parmağıyla krem şantiden aldı biraz.

Minho ise onun krem şantiyi yiyeceğini düşünerek ona bakarken Jisung'un birden parmağındaki tüm krem şantiyi suratına sürmesiyle afalladı. Jisung ise anında kahkaha atarak ayağa kalktı ve kaçmaya başladı.

Minho ise arkasından sırıtarak kalktı ve hızla peşinden koşmaya başladı. Çok sık olmayan ağaçların arasından koşarlarken Jisung'un kahkahaları her yere dağılıyordu ve Minho'nun kulakları için festival yaratıyordu.

Jisung kısa bir an arkasına baktı ve Minho'nun ona yaklaştığını görünce neşeli bir çığlık atarak önüne döndü ve hızlanmaya çalıştı.

"Gel buraya Jisung!" Minho ise gülmesini bastırmaya çalışarak peşinden koşuyordu güzelinin. Düşecek diye de korkuyordu birazcık.

Aralarındaki farkı iyice azalttı ve kolundan tuttuğu gibi kendisine çekti Jisung'u. Ardından kendini sırt üstü yere bıraktı ve Jisung'u da üzerine düşürdü. Sonra Jisung'u çimenlerin üzerine sırt üstü yatırarak üzerine çıktı ve ellerini iki yanından yere koydu.

Jisung hala gülerken Minho da gülümseyerek onu izlemeye başladı. Jisung sonunda gülmesini keserek Minho'nun yüzüne baktı ve hala biraz krem şanti olduğunu görünce yanağındaki krem şantiyi parmağıyla aldı, ardından dudaklarına götürerek yedi.

Minho bununla birlikte derince yutkundu ve gözlerini kısa süreliğine kapattı. Jisung parmağını ağzından çıkardıktan sonra ellerini Minho'nun boynuna sardı. Minho da gözlerini açtı ve eğilerek burnunu Jisung'un yanaklarına sürttü.

"Jisung, Jisung'um. Güzel bebeğim benim. Yaşama sebebim."

Minho güzel iltifatlarını sıralarken Jisung da sessizce bu anın tadını çıkarıyordu. Sevgilisinin gözlerinin içine bakarak kocaman gülümsedi.

"Jisung seni çok seviyorum. Öyle böyle değil, uğrunda canımı verecek tüm servetimi ayaklarının ucuna dökecek kadar çok seviyorum. Seni her şeyde hayatımın merkezi yapacak kadar çok seviyorum. Hayatımı sen şekillendiriyorsun ve ben bundan hiçbir şeyden olmadığım kadar memnunum."

Jisung duyduğu konuşmaların sonunun nereye bağlanacağını merak etmeye başlamıştı. Minho durduk yere de ona güzel şeyler söylüyordu ama bu sefer sonunda bir şeyler olacakmış gibi hissetti.

"Sana çıkma teklifimi hatırlıyorsun. Hiç hesapta yokken anlık bir cesaretle teklif etmiştim sana. Ve sen de şanlıydım ki benden hoşlandığın için kabul etmiştin."

Hatırlıyordu tabii ki Jisung. Saniyesi saniyesine hem de. O gün gözünün önüne gelirken gülümsedi ama bu gülümseyişi Minho'nun cebinden babasının annesine evlilik teklifi ederken verdiği yüzüğü çıkardığını görünce suratından silindi. Afallamıştı.

"Şimdi de ani bir cesaretle sana evlilik teklifi etmek istiyorum. Hiçbir hazırlığım yok. Belki cesaret edersem diye gelirken bunu cebime atmıştım. Şimdi o cesareti topladım. Biriciğim benim, her şeyim. Benimle evlenir misin?"

Jisung'un gözleri dolarken damlalar gözlerinin iki yanından akmaya başladı. Bu anı o kadar çok hayal etmişti ki ama en güzelinin bu an olacağını asla bilememişti.

Bu soruya verebileceği tek bir cevap vardı sadece.

"Evet, evet, evet Minho. Seninle evlenirim."

...

Stars In Your Eyes ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin