65》minho görevde

1.7K 245 694
                                    

Parmaklarını, gümüş tonlarındaki saçlarının arasından geçirirken can alıcı bir şekilde gülümsüyordu. Gerçekten can alıyordu...

Ya da buna vesile oluyordu diyelim.

Yerde kanlar içerisinde yatan adamı buraya getiren kişi oydu. Tesadüf eseri bir suça denk gelmiş, işlenen suça kayıtsız kalamamıştı. Bir adamın, bir çocuğu acımasızca dövdüğünü görmüş ve bir saniye dahi beklemeden koca cüsseli adamı zevkle yere sermişti.

Daha sonra o adamı yerden kaldırıp köşedeki bara taşımış ve onu sarhoş adamların önüne bırakırken de alayla konuşmuştu ''Bence minik güç gösterini bir çocuğa sergilemek yerine buradaki heriflere sergilemelisin. Belki dişine göre bir aday bulmak seni daha çok tatmin eder.''

Bu sözleri duyan pek çok insan halsiz adamın etrafında çember oluşturdu. Çok geçmeden de sarhoşlardan birisi çocuk istismarcısı olan adama ilk yumruğu atarak hırpalama işlemini başlattı.

Yalan söyleyemezdi, adamın dayak yiyişini izlemek zevkliydi. Doğru muydu peki? Hayır. Ancak Minho şu anda bunu umursamıyordu. Bir haftadır içinde bulunduğu durum normal değildi, psikolojisi de öyle.

İkinci günden itibaren neyin doğru veya neyin yanlış olduğunu önemsememe kararı almış ve özgürlüğü için elinden gelen her şeyi yapmaya başlamıştı. Boynundaki çipin her an patlayabilecek olma ihtimali onu korkutuyordu.

Yanlış veya doğru fark etmeksizin ilerliyordu. Esir alınan özgürlüğünü geri kazanmak için dikenli yollardan geçiyordu. Yine de dolaylı yoldan olsa da birisinin katili olmak istemezdi. Hanji'nin saflığına kanlı elleriyle dokunmak isteyebileceği en son şey bile değildi.

Belki Hanji onun hayatında olmasaydı kötü insanlar için tam bir ölüm makinası olabilirdi. Fakat bunun yanı sıra üstesinden gelemeyeceği kadar büyük bir vicdana da sahipti. Evet, birilerine kaba kuvvet uygulardı. Ancak birisinin ölümüne sebep olabilecek kadar da vicdansız değildi.

Lee Minho katil olamazdı.

Bu ona yakışmazdı.

Adamın kendinden geçmeye başladığını gördüğünde insanları uzaklaştırdı. Koca cüsseli adamı zar zor sırtladıktan sonra dışarıya çıktı. Adamı, bulabildiği ilk taksiye bindirdikten sonra cebindeki tüm parayı şoföre verdi ve bozuk Çincesiyle birlikte konuştu ''Onu karakol yakınlarındaki herhangi bir yere bırak.''

Taksinin gidişini izlerken bir anlığına daldı. Kabus gibi bir hafta geçirmiş ve henüz hiçbir şeye ulaşamamıştı. Alkol içmekten dolayı yanan midesi yiyecek kabul etmiyor, az uyumaktan dolayı yorgun düşen gözleri sıkça buğulanıyordu.

Özlediği onlarca şey vardı. Özlemini bastırabilmek oldukça güçtü ancak Minho bir şekilde bunun da üstesinden gelmeye çalışıyordu. Kim bilir belki de görevinin en zorlu kısmı içindeki özlemi bastırabilmekti.

Saate baktı, bir başka görev daha başlamak üzereydi. Park halindeki araçlardan birine yaklaşıp camdaki yansımasına bakarak görünüşünü düzeltti. Üstündekiler kırışmış olsa da gece olduğu için bu herhangi bir sorun yaratmayacak, hatta daha gerçekçi bir hissiyat yaratacaktı.

Lee Minho, kod adıyla Hanashi Rino göreve hazırdı.

Görevinin bulunduğu gece kulübüne adımlarken etrafı inceliyor, görevinde kendisine yardımcı olabilecek şeyleri bulmaya çalışıyordu. Olası bir aksilik durumunda nereye ve nasıl kaçacağının planını yapmayı da ihmal etmiyordu.

Gözleri sevgilisi ile tartışan süslü kadına takıldı. Eğer aklından geçirdiği şey olursa bu kadın onun içeriye giriş bileti olacaktı. Birkaç dakikanın ardından adam arabasına atlayıp kulübün önünden uzaklaşmaya başladı.

Hacker | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin