66》ilk kod çözüldü

1.8K 225 545
                                    

Bu bölümde Minho'nun Çin'e gitmesinin üzerinden toplamda 22 gün geçmiş oluyor. + Bölüm Hanji'nin ağzından yazılmıştır.

Uzun süre -bizim için*- sonra görüştüğümüzde yaptığı ilk şey beni kollarının arasına çekip boynumu öpmek oldu. Kollarım iri bedenine sarılı olduğundan dolayı onun aldığı nefeslerin de ne denli kuvvetli olduğunu hissedebiliyordum.

Hafifçe terlemiş olan gıdımdan minik bir öpücük alırken burnunu da boynuma daha sıkı bastırarak derince bir nefes çekti. O nefesi ciğerlerinde uzunca bir süre tuttuktan sonra yine boynumdaki bir noktaya yavaşça bıraktı.

Titrek soğuk ellerini yanaklarıma yerleştirirken gözleri de gözlerimde sabitliydi. Baş parmağıyla yanağımı nazikçe okşarken dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. Yaşını belli etmeye başlayan yüz çizgileri de iyice belirginleşti.

''Sana neden alışamıyorum? Nasıl oluyor da sana bakarken heyecanıma heyecan katmaya devam edebiliyorum?''

Sorusu beni güldürüyor, daha önce benzerlerini sormuş olması bana çok tatlı geliyor. Aynı zamanda da kalbimi eritiyor. Şanslıyım, çünkü ona nasıl cevap vermem gerektiğini iyi biliyorum. Tecrübelerimi seviyorum.

''Aşk bu Minho. Aynısını ben de yaşıyorum.'' yüzümdeki ellerinden birisini alarak kalbimin tam üstüne yerleştiriyorum. ''Hissedebiliyor musun? Benim de senden hiçbir farkım yok.'' her defasında aynı yanıtı veriyor olsam da her defasında farklı hissettiriyor.

Onunla ne kadar vakit geçirirsem geçireyim bir türlü atamıyorum üstümdeki aşk gerginliğini. Midem kasılıyor, başım dönüyor, gözlerim kasılıyor, nefeslerim değişiyor ve çok daha fazlası... Fakat mutluyum. Çünkü yaşadıklarımın sebebi çok güzel.

Yanağımdaki eli enseme kayıyor, saniyeler sonra da başımı onun göğsüne yaslı bir halde buluyorum. Kollarımı yeniden onun bedenine doluyorum, o da diğer elini belime sararak beni kendisine sıkıca bastırıyor. Dakikalarca bu şekilde kalıyoruz.

Onda en sevdiğim şeylerden birisi kesinlikle yaşadığı özlemi bana en iyi şekilde aktarabilmesi. Mesela bir süre görüşmediğimizde yaptığı ilk şey beni yatağa atmak değil de benimle ciddi anlamda vakit geçirmek ve benimle doyasıya ilgilenmek oluyor.

Tatlı öpücükler, sıkı sarılmalar, ciğerleri aşk kokusuyla doldurmak... Tüm bunlardan sonra beni kucağına alarak ayrı kaldığımız vakitte neler yaptığım hakkında sorular sorar. Anlattıklarım hakkında yorumlar yapar, tüm detayları öğrenir. Sonra da kendisi hakkında konuşur.

Sohbetimizin sonuna doğru ise aç olup olmadığımı sorar. Benden açım cevabını aldığında nerede ve ne yemek istediğimi sorar. Aç olmadığımı söylersem de bir şekilde beni mutfağa götürüp güya bana çaktırmadan gizlice bir şeyler hazırlamaya başlar ve beni de bu hazırlığa dahil eder. Elbette ben de seve seve dahil olurum.

Yemek sonrasındaki aktivitelerimiz her zaman değişiklik gösterir. Yürüyüş, bisiklet sürmek, konsol oyunları, kitap okumak, bir şeyler izlemek ve dahası... Aktivitelerimiz boyunca ikimizden de sıkıldım kelimesi duyulmaz. Yaptığımız her şeyi dozunda yapmaya özen gösteririz.

Uyku vakti geldiğinde havanın ne kadar sıcak olduğunu önemsemeden sarılırız birbirimize. Bazen direkt olarak uyuruz, bazenleri de bedenlerimizi zevkle birleştiririz. İkincisi olup bittiğinde benimle özenlice ilgilenir. Önce temizlenmeme yardım eder, ardından da tüm vücuduma saatlerce masaj yapar.

Vitaminlerimi unutturmaz, kolay uyuyabilmem için güzel sesiyle birlikte bana minik bir şarkı mırıldanır ya da bir hikaye uydurur. Saçlarımı okşayıp arada sırada da burnumu öpmeyi ihmal etmez. Bazen bana dayanamadığını söyleyerek yanağımı hafifçe ısırır.

Hacker | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin