YAZ MEVSİMİNDEN NEFRET EDİYORM! NEFRET! NEFTRE! NEFRET! AMK MİLLET TATİLE GİDİYO BEN SÜRÜNÜYOM TARLALARDA BEEĞĞ!!! YETHEER!
Neyse bebişlerim sinirimi boşaltim dedim. Öhm bölüm şimdi geldi çünkü basıma gelmeyen bok kalmadı benim o yüzden. Anlatsam inanmazsınız yani neyse. Yarın bir bölüm daha atmaya çalışacağım. Seviliyonuz<33333
Wade kollarını göğsünde bağlamış ifadesiz gözlerle uzun masada oturan neredeyse on beş kadar sürü liderini izliyordu. Hepsi kendi arasında sohbet ederken bazıları tıpkı Steve'in kendisini getirdiği gibi gelecekte lider olacak kişileride yanlarında getirmişlerdi.
Her ay farklı bölgelerde yapılan büyük sürü liderlerinin bir araya geldiği toplantı bu ay New York'ta yapılıyordu. Şehrin çevresi genel olarak ayrı sürülerden oluşsa da temelde bir kişiye bağlı oldukları söylenebilirdi. Steve'e! O, bölgedeki tek Lider Alfa olduğundan diğer küçük sürülerce de kabul ve saygı görürdü. Tabii gelecekteki lider olduğu için Wade'de.
Alfa, sıkılmaya başlarken sessizce ofladı. Böyle kasıntı yerlerden nefret ediyordu. Buradaki birçok kişininde birbirinden haz etmediğini bilirdi. Ortada ilkel benliklerinden gelen bir üstünlük kurma çabası varken rekabet kaçınılmazdı.
Bulundukları oda oldukça büyük, yüksek tavanlı çoğunlukla ahşap işlemeli eşyalarla kaplı, insanı geren bir havaya sahip bir yerdi. Yeraltında bulunan bu yer yukarıdan sadece küçük bir odun kulübesi gibi duruyordu.
Odanın girişindeki merdivenlerden inen bedeni gördüğünde yerinde dikleşti genç oğlan. Sonunda buradaki en haz etmediği kişi de gelmişti. Stephan Strange!
Her zamanki dik duruşu ve ego dolu bakışlarıyla salona göz gezdirdi. Wade ile göz göze geldiğinde mavilikleri alayla parladı ve dudakları sinir bozucu bir sırıtmayla kıvrıldı. Onların olduğu tarafa doğru adımlamaya başladığında Wade rahatsızca kımıldandı.
Strange, tam olarak egonun vücut bulmuş haliydi. Karşısındaki kişiye yukarıdan bakar bakışlarında daima aşağılayıcı bir ifade taşırdı. Her zaman en doğru fikre sahip olduğunu ve her seyi bildiğini düşünürdü. Kendisi bir karara vardıysa diğerlerinin ne söylediği ya da savunduğu önemsiz olurdu. İnsanlara hiçmiş gibi hissettirmekte üzerine yoktu.
Wade böyle bir adamın oğlunun Peter gibi biri olmasına hala şaşırıyordu. Omega sevimli, merhametli ve alçak gönüllüydü. Onu tanıdığı ve izlediği süre boyunca vardığı yargıların bu olduğu söylenebilirdi. Ancak Stephan tam tersiydi. Wade bu yüzden ondan haz etmezdi. Kendini beğenmiş piç! diye geçirdi içinden.
Büyücü yanlarına vardığında Shang ile konuşan Steve'in omzuna dokunarak iki adamın sohbetini böldü. "Rogers?"
Steve ona döndüğünde şaşırmış görünmüyordu. Stephan'ın ani gelişlerine yıllardır alışmıştı. "Strange? Toplantıyı unuttun sanmıştım, geç kaldın."
"Ah, evet son anda bazı işlerim çıktı. Senin Wakanda'ya gittiğini duymuştum ne zaman döndün?"
"Haftasonu geldim." Wade kulak kabarttığı sohbette Strange'in sorusunu duyunca şaşırmadan edemedi. Bunu kimse bilmiyordu. Bu adam her haltı nereden öğreniyordu böyle?
Tekrar göz göze geldiklerinde adamın dudaklarında az önceki sinir bozucu sırıtmayı koruduğunu gördü. Hafifçe dikleşerek ilgisini ona çevirdiğinde kendisine bulaşacağını anlamıştı. Genç alfa biliyorduki kendisinin büyücüyü sevmediği kadar büyücüde onu sevmezdi. Daha önce aralarında olan bir kavgadan ya da anlaşmazlıktan dolayı değildi bu. Aslında daha önce Wade onunla konuşmamıştı bile. Sadece ısınamıyorlardı ve birbirlerinin davranışlarından haz etmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROWENA (Omegaverse)
FanfictionYüzyıllar önce vampirler tarafından yapılan omega soykırımı kurt dünyasını derinden yaralamıştı. Yüzyıllar sonrasında bile yeryüzünde çok az sayıda omega vardı. Bunlardan biride Peter Stark'dı. #Spideypool #omegaverse #ironstrange Başlangıç:20/07/20...