Arkadaşlar merhaba yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Ramazan ayında bulunmamız münasebetiyle hikayeme odaklanamadigim için sizlerden özür dilerim. İnşALLAH ramazan ayından sonra daha güzel bölümler ile geleceğim size:)
Bu arada sanırım wattpad de bir sorun oluştu. Bölüm olduğundan kısa görünüyor. Bunun için tekrar yayınlıyorum. İnşALLAH bu sorun tekrarlamaz.
Son olarak hikayeyi beğendiyseniz ve devam etmesini istiyorsanız lütfen yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin.
Hepinizi çok seviyorum.
Öpüldünüz:****
Yüzünde yabancı bir elin sıcak varlığından ve güven veren bakışlarından kaçmak istedi. Güven veren bakışlar mı dedi Elif? Tanımadığı daha doğrusu yıllardır görüşmediği bir adama güvenebilir miydi? Belki Yusuf kaldığı yerden devam etmeyi tercih etmiş olabilirdi ama Elif ailesiyle birlikte bu mahalleden ayrıldığında çocukluk anılarıyla birlikte Yusuf'u da arkasında bırakmıştı.
Teninde hissettiği ipek kadar naif, tüy kadar hafif ve sıcaklık hissi veren dokunuşu kendinden uzaklaştırmak için bir adım geriye sendeledi. Bu cesareti nereden aldığını soran gözlerle Yusuf' a yöneltti bakışlarını.
Yusuf ise baş parmağındaki boya lekesini işaret ederek biraz önceki yakınlaşmanın sebebini açıklıyordu.
" Ben hallederdim." gereksiz yakınlaşmadan rahatsız olduğunu belli eden ses tonuyla ve mimiklerle bu cümleyi kurarken adeta karşısındaki adamı bakışlarıyla öldürmek istiyordu.
" Boya bulaşmıştı temizlemek istedim." can alıcı gülümsemesini yakışıklı yüzüne yerleştirdiği halde Elif' in mimiklerinde hiçbir değişikliğin olmaması Yusuf' u şaşırtmaya yetmişti. Daha önce hiç kimse bu gülümsemeye karşı koyamamıştı. Elif her anlamda bir ilki gerçekleştiriyordu Yusuf'un dünyasında.
" Yorgunluğumuzu bir kahveyle atmaya ne dersin? "
" Ben yorulmadım Yusuf."
" Kibarca git başımdan diyorsun yani."
" Hayır öyle demiyorum. Migrenim tuttu biraz dinlensem fena olmaz."
" Daha eşyalarını getirmedin istersen Emre'nin evine uğrayalım biraz dinlenirsin."
"Teşekkür ederim ama başımın çaresine bakabilirim."
" Seni bu halde bırakamam. Belli ki boya kokusundan rahatsız oldun. "
İtiraz dolu cümlesini sıralamaya niyetlenmişti ki Yusuf'un itiraz istemediğini ifade eden tavırlarıyla duraksamak zorunda kaldı. Aslında yoğun boya kokusundan uzaklaşıp rahat ev ortamında dinlenmek hiç te fena olmazdı. Dayanılmaz ağrılarına yenilip bu teklifi kabul etmekten başka çaresi kalmamıştı.
***
" Seher lütfen." ağlamaktan gözleri şişmiş kadına baktığında bir yandan ona acıyor bir yandan da takip edecek kadar takıntılı olmasına sinirleniyordu.
" Ben seni seviyorsam senin de beni sevmen neden yasak olsun?" derken hıçkırıklarını gizlemekten çekinmiyordu.
" Seher sana bunu daha nasıl açıklayabilirim. Seninle istediğin türde bir ilişki yaşamam hem uygun değil hem de ben sana karşı bir şey hissetmiyorum."
" Ama anlamıyorum o kadar ilgiliydin ki seninde beni sevdiğini düşündüm." yaşadığı hayal kırıklığının tarifi yoktu. Sevgi dolu bakışlarla Seher' i dinleyen şefkatli tavırlarıyla sevildiğini hissettiren Emre değildi karşısındaki.
Reddedilmekten çok reddedilmeye değer bulunmamak canını yakmıştı. Ne olurdu ki sanki danışmanıysa ? Bu neden engel olsun ki diye düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyu
RandomO yeşil gözlerin gri harelerinde kaybolmuştu Yusuf... Çaresizlik denizinde boğulurken şefkat limanına sığınmıştı Elif.. Aşkı arayan bir adamla aşk hikayelerinden nefret eden bir kadının öyküsü... Bir kuyu hayal edin. Kuyudan çıkmak mı yoksa kuyuya h...