Merhaba arkadaşlar:)
İşte yeni bölümümüz ,umarım beğenirsiniz ve keyifle okursunuz:)
Ve beğenirsiniz benim de beğendiğinizi bilmemi sağlarsınız inşallah.:)
Yüzünde kocaman bir gülümseme bırakma ümidiyle...Bölüm şarkısı olarak Özgün - Konu senden açılınca adlı parçayı uygun buldum.
Keyifli okumalar.:)
***
Bazı duygular vardır insanı pençesine aldı mı bir daha bırakmaz, yüreğine işleye işleye girer , hayatının tam merkezine taht kurar. Bu öyle kuvvetli bir duygudur ki eğer siz onu kontrol edemezseniz , o sizi hakimiyeti altına alır ve sizi asla terk etmez. Bu duygu; tenine bir bir bıçak gibi saplanan , keskin , soğuk ve ürpertici bir korkuydu . Elif'in zarar görme endişesi ve dahası bu tehlikenin baş sorumlusunun kendisi olması yıpratmıştı Emreyi.
Bursa'nın asfaltı sımsıcak ısıtan yaz güneşinin şakaklarında minik ter damlaları olarak kendini göstermesine alışıktı genç adam. O bir kış adamıydı ve asla sıcağa gelemez , gerekli olmadığı sürece dışarı çıkmayı sevmezdi. Normal şartlarda beş dakika dahi beklemeye tahammül edemeyeceği yerde tam yarım saat beklemişti. Her tehlike ihtimalini değerlendiriyor, gözleri tedirginlik ifadesiyle etrafı tarıyordu.
Köşebaşında Elif'in bir taksiye binip evden uzaklaşmasını izlerken, yüzündeki teri elinin tersiyle sildi. Seher'in tehdit etmesinin üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti ve Emre her sabah olduğu gibi bu sabah da onu uzaktan seyredip güvenliğinden emin olmak istedi, artık ne kadar emin olabilecekse.
Yusuf ile bu konuyu konuşmayı çok istediği halde her seferinde diline dolanan kelimeleri geriye itmiş, arkadaşını telaşlandırmak istememişti. Çocukluk aşkını yeni bulan ve son zamanlarda yüzünde güller açan arkadaşına Elif' in tehlikede olduğunu söyleyip canını yakamazdı. Hele bunu yapacak olan kişinin danışanı olabileceğini asla söyleyemezdi.Aradan geçen bir aylık süre zarfında her sabah Elif' in evden çıkışını izlemiş ,taksiye bindiğinde ise tehlikenin geçtiğini hissetmişti. O artık Yusuf' un yörüngesine girmişti ve güvende sayılırdı.
Bursa'ya geleli yaklaşık iki ay olmasına rağmen hala Bursa'nın iklimine alışamamıştı. Ankara'nın kuru havasından sonra Bursa'da yaşamak daha doğrusu yaşamaya çalışmak bir hayli zordu Elif için. Sıcak ve nemli havanın bunaltıcılığını hafiften esen rüzgar bile alamamıştı.Şirketten içeri girer girmez yüzüne çarpan klimanın serinleten havasının oluşturduğu rahatlama hissiyle tuttuğu nefesini verdi.
Evet yine uzun bir gün onu bekliyordu. Olacaklardan habersiz , çaresiz ve bir o kadarda savunmasız olacağı uzun bir gün. Saçlarını yolarcasına asılıp beyninde uğursuz bir sinek gibi dolanan aynı sorular.Tam her şey yolundayken tam hayatındaki bütün rayları yerli yerindeyken neden şimdi karşısına çıkacaktı? Ayrılmayı o istememiş miydi neden şimdi Elif'i rahat bırakmıyordu? Bir rastlantı olabilir miydi? Her adımını mükemmel bir intizamla atan bir adam için buna inanmak oldukça güçtü.
Ya Yusuf' a ne demeliydi? Ona bu ortaklığın olmaması gerektiğini söylediği halde sırf mantıklı bir neden öne sürmediği için isteğini ret etmemiş miydi? Hayır da yani istemiyordu işte demek ki bir bildiği vardı neden sebebi sorup duruyordu ?
" Uyuz işte ne bekliyordun ki. Uyuz , uyuz ,uyuzz. Ahhh." sinirlenerek ayaklarını yere vurdu ve saçlarını savurarak başını masanın üstüne koydu.
Bu manzaraya şahit olan Yusuf yine o yandan gülümsemesini yüzüne yerleştirerek
" Sabah sabah optimist bir perspektifle beni anıyor olman gözlerimi yaşarttı doğrusu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyu
RandomO yeşil gözlerin gri harelerinde kaybolmuştu Yusuf... Çaresizlik denizinde boğulurken şefkat limanına sığınmıştı Elif.. Aşkı arayan bir adamla aşk hikayelerinden nefret eden bir kadının öyküsü... Bir kuyu hayal edin. Kuyudan çıkmak mı yoksa kuyuya h...