Kelimelerin boğazına dizilip adeta dudaklarından dökülmemek için direndiği ve söylenecek çok az sözün kaldığı zamanlar vardır. Anlatıp sırtınızdaki yükten kurtulmak istersiniz de bir türlü anlatmaya cesaret edemezsiniz , hani o zaman dilimlerinde kaçacak delik ararsınız ama yerinize çakılıp kalırsınız işte tam olarak böyle bir çıkmazdaydı Elif. Anlatmak isteyip de anlatamamak , kelimelerin bırakacağı etkiden korkmak ve şaşkınlıkla dudaklarını aralayıp gözlerini kaçırmak şu an içinde bulunduğu ruh halini açıklamaya yeterli gelmiyordu. Karşında oturan adam ise kararlı bir ifade ile duyacaklarına odaklanmıştı. Ne olursa olsun öğrenmek istediklerini öğrenmeden buradan ayrılmayacağını Elif de Yusuf da çok iyi biliyordu.
Yüzü bembeyaz olan ve yanakları kızaran kıza baktığında sorduğu sorunun ağırlığının bir kez daha farkına varmıştı. Bir hayalet gibi ortamı kaplayan sessizliğe daha fazla dayanamamıştı.
" Toprak Aral'ı tanıyor musun ? "
En korktuğu sorunun en beklemediği anda gelmesi Elif' i ters köşe yapmıştı. Hayır yani nerede okuduğunu falan sorması gerekmiyor muydu? " Merak etme Elif adam senden iyi biliyor neler yaptığını." yine kendi kendine gerçekleştirdiği içsel diyaloğundan sonra sıkıntıyla tuttuğu nefesini tek seferde vermişti.
Bakışlarını yere sabitleyip ellerinin masanın üzerinde daireler çizmesi Elif'in sıkıntılı ruh haline ve kendinden birşey saklamaya çalıştığına işaret olduğunu çok iyi bilen Yusuf , doğal renkte pembe dudaklardan çıkacak sözlere odaklanmanın keyfini yaşıyordu. Çocukluğundan ona kalan bu özelliği hala devam ettirdiği ve masumluğunu koruduğu için bir kez daha hayran kalmamak elde değildi Yusuf için.
"Evet."
Tek kelime dört harften oluşan bu kısa ve öz cevap aynı zamanda bünyesinde bir çok cevabı da barındırıyordu. Saklanmaya çalışılan , yok sayılan bir gerçeğin gün yüzüne çıkması gibi belki biraz acıtan belki biraz kanatan ve kesinlikle devamı merak edilen bir cevap.
" Anladığım kadarıyla yakın zamana dayanmıyor bu tanışıklık?"
Kelimelerin gırtlağında yakarak ilerlemesi ,dudaklarından zorla dökülmesi ve yüreğinde hissettiği çölde susuz kalmaya benzer derin acılar neye işaret olabilirdi? Ya deli gibi atan ve sıkışan kalbine ne demeliydi böyle acıması normal miydi? Gecenin ileri saatlerinde kendine sorduğu sorunun cevabından anlayacaktı Elif' i sadece arkadaşı olarak görmediğini ve ondan hoşlandığını ama şimdi kafa karışıklığı ve çektiği acılarla meşguldü.
" Evet tanışıklığımız şimdiki zamana dayanmıyor ama lütfen daha fazla soru sorma. Onu hayatımda istemediğimi ve bu durumdan rahatsız olduğumu bil yeter."
" Anlaşmanın olmamasını istemen bu adamla karşılaşmamak için miydi Elif ?"
Geçmişinde o adama yer açması sinirlendirmişti . O adamla gördüğü anı hatırlayınca ve bu anların anlaşma boyunca tekrar edeceğini düşününce deli gibi kıskanmıştı. Bu adamın kim olduğunu ve Elif için ne ifade ettiğini sormaya gerek duymadı. Eski sevgilisi olduğu o kadar barizdi ki bunu gerginleşen yüzünden , çatılan kaşlarından anlayabiliyordu.
" Ben onu sevmiştim ya da sevdiğimi sandım bilmiyorum.Onun da beni sevdiğine inanmıştım. Evleneceğini kendi ağzından duymasam bu sahte masalı devam ettirecektim. Ve sonra evleniyorum dedi bende onu öylece bırakıp Bursa' ya geldim."
Gerçekleri bir çırpıda ve soğukkanlılıkla söylemesi beraberinde getirdiği rahatlama hissi sarmıştı Elif'i. Yaşadıklarını başkasının hayatını duyarmışçasına bir olgunluk ve sakinlikle karşılaması normal gelmiyordu. Ya da normal olan buydu bilemiyordu. Sahte masalın sahte sancılarını daha ne kadar sürdürebilirdi hele ki aşka olan inancını yitirmişken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyu
RandomO yeşil gözlerin gri harelerinde kaybolmuştu Yusuf... Çaresizlik denizinde boğulurken şefkat limanına sığınmıştı Elif.. Aşkı arayan bir adamla aşk hikayelerinden nefret eden bir kadının öyküsü... Bir kuyu hayal edin. Kuyudan çıkmak mı yoksa kuyuya h...