3-Yeni At

89 17 0
                                    

Tavşanı yedikten sonra kadını beklemeye başladık.

"Bizi ekti mi dersin?" Dedim elimdeki küçük dalla ateşle oynarken.

"Bilmiyorum."

"Hayır. Henüz ekmedim." Atına binmiş kementle tuttuğu iri bir atla yanımıza geldi.

Ayağa kalktık. Ata baktık. Kesinlikle sahip olduğumuz attan daha güçlü olduğu kesindi.

"Çok büyük." Dedi Molly ilk fikri belirten olarak. Ellerimi belime koydum. Kadın attan indi.

"İşe yarar." Atının başını okşayan kadın yan bakış attı.

"Atlardan anlar mısın?" dedi bana.

"Yani biraz."

"Belli." Atını ve yeni atı bağlayıp yanımıza geldi. "Bu at kaçmak için uygun değil. Hantal kalır. Ama güçlü evet. Arabaya bağlayınca hiç zorluk çekmez. Seni ve eşini de taşır. Ama Tanrı aşkına bütün eşyalarınızla binmeyin. En azından araba olmadan."

"Tamam. Dediğini yaparız. Aç mısınız?" Bir süre baktı. Ardından ateşe baktı.

"Pek yemek görünmüyor ama... sorun değil. Aç sayılmam."

"At için sağ olun hanımefendi."

"Bana böyle seslenme."

"Adınızı bilmiyorum. Tanışmadık da. Ben Molly. Bu da eşim Thomas." Beklentiyle kadına baktı.

"Aslında uzun zamandır bana seslenen olmadı. Adımı unuttum sayılır. Siz aranızda bir isim bulun."

"Şimdilik avcı diyelim o zaman." Dedi Molly. Göbeğini sallayarak güldü. Çok kilolu değildi ama göbeği vardı.

"Bira sever misiniz?" Gözlerini Molly'den aldı ve bana baktı.

"Niye sordun?"

"Göbeğinizden."

"Thomas!"

"Ne?" Kadın bu sefer sesli güldü.

"Biliyor musun? Bana bir zamanlar sevdiğim bir adamı hatırlatıyorsun Thomas. Bu iyiye işaret değil." Söylerken gülümsüyordu ama sonlara doğru dişlerini sıktı. Blöf yapmıyordu. Gerçekten de iyiye işaret değildi.

"Buradan biraz uzakta evim var. Bir süre orada kalırsınız. Kendinizi toplayana kadar. Bu atı özellikle almadım ama iyi denk geldi. Satan adam aylardır kimsenin almadığını söyledi. Çok pahalıya gelmedi yani. Şanslısınız." Ateşin önüne oturdu. Konuşmaya devam etti;

"Ve bir arkadaşım için sana taşımacılık işi buldum. Biraz para kazanırsınız. Yemek işi sorun değil de. Giyiminizi değiştirelim. Buralar soğuk olur ve en yakın kasaba karla kaplı. Yaza doğru biraz rahatlar ama yine de soğuktur." Beni süzdü.

"Benim birkaç kıyafetim sana olur ama Molly'e yeni şeyler şart." Molly bana baktı.

"Bana olacak kıyafetiniz yok mu?" Diyen Molly'e kollarını açtı.

"Sence?"

"Sorun değil kazandığım ilk parayla ona kıyafet alırım... Yani size borcumu ödedikten sonra."

"Saçmalama karını giydir. Sonra aramızda hallederiz."

"Teşekkürler. Borcumu ödeyeceğim söz."

"Tamam kapatın şu konuyu. Eşyalarınızı alın da gidelim. Eşyalarınızı benim atıma yükleyin siz diğerine binersiniz."

Avcı ateşin başında dinlenirken Molly ile ben çadırı topladık ve eşyalarımızı ata yerleştirdik.

"İyi. Çabuk hazırlandınız." Ateşi söndürüp başından kalktı. Közleri de ayağıyla ezdi. Ellerini birbirine vurdu. Atının başını sevip üstüne atladı.

"Tamam kızım."

Yeni atımıza bindim ardından Molly binsin diye elimi uzattım. Elimi tutup arkama atladı.

"Beni takip et." Atları kuzeye doğru sürmeye başladık. Ne zaman hızlanmaya çalışsam ya azarlıyor ya homurdanıyordu. Atlara bu kadar değer veren bir avcı görmemiştim. Belki de çok avcı tanıdığım olmamasındandır.

"İşte burası." Bizim kulübemize göre gayet büyük bir kulübeydi.

"Çok güzel." Dedi Molly etkilendiğini gizlemeyerek. Kapısının üstünde boğa kafası vardı, yani en azından kafatası vardı. Güldüm.

"Bence adın Boğa olsun." Atından inip histerik bir şekilde güldü.

"Avcı iyi." Evine girdiğimizde salonda mutfak ve yemek masası vardı. Yani bizim evimizde her şeyin tek odada olduğunu varsayarsak bayağı büyüktü anlaşılan. Köşede tek kişilik yatak vardı.

"Şu odada çift kişilik yatak var. Bu benim yatağım. Siz orada yatın. Zaten kullanmıyorum." Son cümleyi mırıldanır gibi söylemişti.

Molly elindekileri bırakıp odaya koştu.

"Thomas burası çok güzel."

"Gel o odanızın tadını çıkarırken biz eşyaları alalım."

Evden çıkıp atların yanına gittik ve Avcı'nın atından eşyalarımızı aldık.

"Hayat dolu bir kadın." Gülümsedim.

"Öyle."

"Sakın aptallık etme. Herhangi bir konuda. Buranın insanları aksidir. Biliyorsun can paradan ucuz. Ters davranma ama duruşunu da bozma. Ne sert olan ne de cıvık olan sevilmez. Arası ol."

"Dikkat ederim."

Eşyaları eve taşıdığımızda Molly etrafı toplamaya başlamıştı.

Avcıyla eşyaları büyük odaya götürdük.

"Banyo yapmak isterseniz yan odada küvet var. Haber verin suyu ısıtayım. Tuvalet dışarda, biraz donacaksınız ama."

"Hayır her şey muhteşem." Molly git gide eve ısınıyordu. Bu güzeldi ama burada geçici olarak kalacaktık ve yeni evimiz bundan kötü olursa diye korkuyordum. Onun içinde kalmasını istemiyordum.

"Beğenmene sevindim. İsterseniz duş alın ardından dinlenirsiniz. Yarın Thomas'la kasabaya gideceğiz. Taşımacılık yapacak."

"Tamam."

Suyu ısıttı. İlk Molly ardından ben güzelce temizlendik. Bu süreçte Avcı evde yoktu. Suyu ısıtıp gitmişti. Bana verdiği kıyafetleri giyindim. Molly ise yanımıza getirdiğimiz ince kıyafetlerden giydi fakat üşüdüğü için kadının kürkünü aldı üstüne.

Etrafa bakmak için dışarı çıktım. Avcı verandada oturuyordu. Elinde bira şişesiyle uzaklara bakıyordu. Evin manzarası çok güzeldi ağaçların ardındaki dağı görüyordu veranda.

"Güzel manzara."

"Değil mi?" Diye onayladı beni. Oturduğu sandalyenin yanında yerde duran bira şişesini alıp uzattı.

"Yarın erken kalkacaksın iyi dinlen."

"Biraz biradan bir şey olmaz." İlk yudumu aldım.

"Sizi bulurlarsa ne yapacaksınız?"

"Bulmamaları için her şeyi yapacağım."

"Olay nasıl oldu?" Olanları olduğu gibi anlattım.

"Seni tanıyanlar söyler mi adını?"

"İlla ki biri söyler."

"Silah kullanmayı ne kadar biliyorsun?"

"Çok değil dediğim gibi yakın ve silahsız olmasalar delik deşik olurdum."

"İyi, öğretirim benimle ava da gelirsin. İstersen tabi."

"Başka bir seçeneğim yok ne bulursam yapacağım."

"Güzel iş seçmemen iyi. Hızlı para kazanırsın. Ama abartma yıpranırsın."

Sohbet ede ede biraları içtik. Yerdeki şişelere bakılırsa bayağı içmişti ama çok kötü durumda değildi. Biralar bittiğinde eve girdik. Kısa bir süre sonra uyuduk. 

KELLE: Efsanenin Doğuşu (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin