Sabah yemeklerimizi yedikten sonra Avcı verandaya sigara içmeye gitti. Molly'le masayı topladıktan sonra yanına gittim. Ben gelince elinde tuttuğu kağıdı cebine koydu.
"Bugün iş yok galiba." Cevap vermedi. Uzaklara bakıyordu. Ona döndüğümde konuştu;
"Evet birkaç gün boşsun."
"Ava çıkacak mısın? Seninle geleyim."
"Gerek yok."
"Yardım ederdim."
"Biraz kafa dinlemek istiyorum. Karınla vakit geçir işte." Sigarasını söndürdü. Durgun görünüyordu.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır." Oturduğu yerden kalktı. Paltosunu düzeltti. Şapkasını taktı. "Görüşürüz." Atına binip gitti.
"Neyi var?" Molly elini havluyla silerek yanıma geldi.
"Ne bileyim?" Arkasında baktı.
"Dün bir adam bana asıldı."
"Ne?"
"Dur. Avcı geldi, tehdit bile etmedi adamı ama adam tıpış tıpış gitti. Dediğine göre eline bıçak saplamış. Ama adam sıska bir şey değildi bayağı kiloluydu."
"E?"
"Sonra ona çete üyesi misin diye sordum."
"Ah be Molly."
"Kötü biri değil bence ama bulaşılması gereken biri de değil."
"Orası kesin." Sakalımı kaşıdım. "Bugün seninle biraz vakit geçirelim."
"İş yok mu?"
"Yok."
"Güzel. İyi olur."
Kasabaya indiğimizde atı barın önünde durdurdum. Attan inip kol kola bara girdik.
"İki bira." Dedim Molly ile masaya otururken. Adam biraları getirirken Molly ile etrafa bakıyorduk. Sevgili Molly'm mutlu gözüküyordu. Ben de mutluydum.
"Biralarınız." Biraları yudumlarken eski günlerden bahsediyorduk.
Sohbet ederken geçen zamanı fark etmemiştik. Hava kararmaya başlamıştı. Barın kapısı açıldığında bir adam yere tükürerek içeri girdi. Barmen memnun olmasa da laf etmedi.
"Olamaz." Diyen Molly'e döndüm.
"Ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELLE: Efsanenin Doğuşu (GXG)
ActionSerinin 1. kitabıdır. Amerika'nın en vahşi zamanları. Yaşamanın şans olduğu dönemlerde bir haydudun hikayesi. Peşindeki adamlardan kaçmaya çalışan bir aile. Hayatta kalmaya çalışacaklar. Peki başaracaklar mı?