Sabah kapı sesiyle uyandım. Kendime gelmek için gerindim.
Molly elinde elbiseleriyle içeri girmişti. Yanakları kıpkırmızıydı.
"Noldu?"
"Ne?"
"Bir şey mi oldu?"
"Neden?"
"Yanakların kıpkırmızı."
"He o mu? Soğuktan."
"Emin misin?"
"Thomas! Uyan artık. Gitmemiz lazım." Avcı' nın sesiyle yataktan fırladım.
"Niye uyandırmadın?" Dedim Molly' e bakarak.
"İyice dinlen istedim." Hızlıca üstüme bir şeyler alıp verandaya çıktım. Avcı çoktan atına atlamıştı.
"Tom sabırlı biri değildir. Acele edelim. Molly sen de dışarı çıkma. Ne olur ne olmaz."
"Tamam."
Atlarla hızla evin batısında kalan kasabaya sürdük. Dediği gibi at hızlı değildi ama fena değildi.
"Buffalo Kasabasına hoş geldin Thomas." Dediği gibi kasabaya yaklaşmadan önce karlı alana girdik.
"Hava berbat."
"Maden kasabasından ne bekliyordun?"
"Burada nasıl yaşıyorsun?"
"Nerede yaşadığımı gördün."
"Doğru. Bu boktan kasaba yaşanacak gibi değil."
"Şş. Nazik ol. Ona nasıl davranırsan o da sana öyle davranır." Konuşa konuşa kasabaya girdik. "Hemen solda bar var. Sağda ahırlar. Şurası otel. Güzeldir fakat pahalıdır. Maden şirketinde çalışan üst mertebeler kalır genelde." Sonunda bir evin önünde durduk.
"Sonunda." Dedi kilolu kır saçlı bir adam.
"Geldik ya ona bak." Adam homurdansa da yanımıza geldi.
"Bak arabaya bir şey olursa-"
"Hiçbir şey olmayacak." Atlardan indik. "Tom, bu Thomas, çalışkan çocuktur. Eğer adama ihtiyacın olursa onu çağırabilirsin." Tom'la el sıkıştık.
"Ödemen iyi olacak ama arabayı verdiğim için bir kısmını kendime alacağım." Avcı ona ters baktığında ellerini açtı. "Ne var? Bu yaşa kadar nasıl geldim sanıyorsun?"
"Bir şey demeyeceğim. Thomas atı arabaya bağla. Eşyaları da yüklen Tom'la güneydeki kasabaya gideceksiniz."
"Ama öncesinde konuşmamız gerekiyor." Dedi Tom karşısındaki kadına. Avcı bana bakıp Tom'la birlikte eve girdi.
Eşyaları arabaya yükledikten sonra Tom'u beklemeye başladım. Çok geçmeden Avcı'yla evden konuşarak çıktılar.
"Yapamam."
"Bak seçim senin. Ama dene derim."
"Kalsın Tom. Size iyi yolculuklar." Avcı atına bindi.
"Nereye gidiyorsun?"
"Karının yanına. Yalnız kalmasın. Tehlikeli."
"Tamamdır. İşi halledip hemen gelirim ben de."
Arabaya bindik.
"Evet evlat. Dümdüz devam et bakalım."
Yol boyu durmadan konuştu. Eve gidince başımın ağrıyacağından emindim.
Yolda atlı bir adamla denk geldik. Tom arabayı yavaşlatmam için eliyle işaret etti.
"Merhaba Tom."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELLE: Efsanenin Doğuşu (GXG)
ActionSerinin 1. kitabıdır. Amerika'nın en vahşi zamanları. Yaşamanın şans olduğu dönemlerde bir haydudun hikayesi. Peşindeki adamlardan kaçmaya çalışan bir aile. Hayatta kalmaya çalışacaklar. Peki başaracaklar mı?