Ev

25 6 18
                                    

Gözlerim kapının sesiyle açıldı. Gece uyuduğum yerde uyanmıştım. Üzerimdeki battaniyeyi yana kaydırırken,merdivenden ayak sesleri geliyordu. Ardından üst kattaki kapılardan bir ses daha. Battaniyeyi toplayıp koltukların üzerine koydum.Öylece ayakta dikilip ne yapacağımı bilemezken, tekrar bir kapı sesi ve merdivenlerden inme sesi geldi. Aren kapıda belirince,
" Hadi gel, kahvaltı yapalım." dedi.
Sessizce peşinden gittim. Mutfak masasına ilerleyip oturdu. Eliyle karşısındaki sandalyeyi gösterip oturmamı bekledi. O gayet rahat bir tavırla yemeğini yiyordu. Sanki ben her gün burdaymışım gibi.

Dışarıdan gelmişti. Ne ara kahvaltı hazırlamıştı ki? Çok fazla düşünce beynimde dolanıyordu. Cevabı ondaydı ama çekiniyordum. Az sonra hareketleri yavaşladı.

" Acıkmadın mı?"
Fark etmeden gözlerimi ona dikmiştim.Yere eğip;
"Acıktım."
"Hadi ye o zaman."
Onaylayıp çatalı elime aldım. Kahvaltı sessizce devam etti. Arada sırada bakışlarımız birbirini bulup, önümüze dönmemizle bitiyordu. Sessizce masayı toplamasına da yardım ettim. Daha sonra peşinden oturma odasına, sonra da karşılıklı oturarak devam ettirdik sessizliği. O da benim gibi sessizliği seviyordu belki. Hiç soru da sormamıştı. Kendimden beklemediğim bir cesaretle;

"Hiç soru sormayacak mısın?"
"Sen anlatmak isteyene kadar hayır." dedi sönmek üzere olan şömineyi izlerken. Elini başının altına koymuş bir süre düşündükten sonra ;

"Kıyafetlerini astım. Aşağıdaki boş odayı da senin için hazırlayalım bugün. Ben şehre inip birkaç kıyafet alırım. Evden kaçtığından seni arıyorlardır. Çevreye de bir göz atarım. Arayan var mı diye. Beraber gidelim derdim ama ne olacağı belli değil."
"Gerek yok aslında. Yani idare edebilirim."
Utandığım o kadar belli oluyordu ki, bunun için bile ağlayabilirdim. Bu kadar düşünceli olması beni şaşırtıyordu.
" Utanmana gerek yok. Hem ben istediğim için yapıyorum. Sabah dereye gittim. Tabloyu almak için , uzun bir süre gidemem oraya."
"Neden orda resim yapıyorsun?"
Derin bir nefes alıp başını öne, ellerinin arasına aldı. Bir süre cevapsız kaldıktan sonra;
"Yapamıyorum."
"Ne?"
" Resim, yapamıyorum. Bir şeye ihtiyacım var. Ama ne bilmiyorum. O yüzden oraya gidiyordum. Aradığım ilhamı orda bulurum diye."

Onu onaylayıp sustum. Sanattan da, resimden de fazla anlamazdım. Ne diyecektim ki? Ardından ayağa kalktı.
" Ben gidiyorum. Kapıyı kimseye açma olur mu? Zaten anahtar kullanıyorum. Hoş, birinin geleceğini de sanmıyorum."

Ardından gitti. Sessizlik. Şu an geriye kalan tek şeydi. Koskoca evde ne yapacağımı bilemeden oturdum. Rahat hissetmeye başlamıştım. Garip bir şekilde. Zihnim hariç tabii. O gelene kadar en ufak bir sese kulak kabartmıştım. Her an evdekiler gelip beni bulacakmış gibi.

Ev. 22 yılımı zindana çeviren ev. Annem gittiğinde henüz 3 yaşındaydım. Bazen saçımda dokunuşlarını hissedip, özlüyordum. O yaştaki bir çocuk ne kadar hatırlamazsa ben o kadar hatırlıyordum. Gözlerim dolarken,
sus dedim. Sus hatırlatma.Uzun bir süre, öylece bekleyip  ağlama hissinin geçmesini bekledim. Özlenenler geri gelmiyor. Alış, Laren. Alış.

Güneşin batmasına yakın Aren geldi. Bazasız bir yatak. Bir sürü poşet ve tuvaller ile. Yatağı boş odaya geçirip yerini sordu. Camın altına karar kıldık. Nasıl bu kadar çabuk adapte olmuştu ki? Ben napıyorum burda? Bu sorular zihnimi meşgul etse de şu an ihtiyacım olan buydu. Arkadaşım yoktu. Aile diyebileceğim bir eve sahip değildim. Şu an tanıdığım tek kişi Aren'di.

Aren. Bana evini açmış, bir şeyler anlatmam için zorlamamıştı.
" Şehirde pek bir değişiklik görmedim."
Sesiyle birlikte düşüncelerim bölünmüş, çarşafı yatağa uydurmaya çalışan elim durmuştu.
"Yani beni aramıyorlar mı?"
Buraya geldiğimden beri ilk defa gülümsedim. Gözlerini yüzümde gezdirdi, elleri çarşafi çekerken.
"Şu anlık hayır. Yani umuyorum öyle olur."
Yüzümde asılı kalan gülüşümle çarşafi geçirmeyi başardım. Yorganı, yastıkları da... Beraber yapmamız hoştu, yalnız hissettirmiyordu.
"Aren, burda ne kadar kalabilirim?"
"İstediğin kadar."
Düşünmeden cevaplamasına şaşırdım.
" Benim kötü biri olmadığıma nasıl eminsin? Ya sana kötü bir şey yaparsam?"
Poşetlere uzanan eli durdu.
"Seninle karşılaştığımız ilk gün, gözlerinde unuttuğum hisleri  yeniden gördüm. Öyle biri değilsin."

Bir şey demedim. Böyle düşünüyorsa, belki de yaşadıklarımız benzerdi. Poşetleri bana uzattı.
"Burda sana uyacağını düşündüğüm kıyafetler var."
Ona karşı daha çok mahcup oluyordum. Elimden de sadece teşekkür etmek geliyordu.
"Acıkmışsındır. Yemek yapacağım, istersen yardım edebilirsin."

Ben yemek yapmayı bilmiyordum ki.
"Olur." Olur dedim ama ne yapacağım. Yardım edebilirsin dedi. En fazla ne kadar batırabilirdim ki ? Ben bunları düşünürken çoktan mutfağa varmıştık bile.
" Ne yemek istersin?"
"Bilmem, fark etmez. Sen ne yersen ondan yerim."
Kollarını göğsünde birleştirip, bir süre tavanı izledi. Yan dönüp;
"Makarna yer misin?"
Bu kadar uzun süre bunu mu düşündü yani? Hem bu sorusu hem de yüzünde ilk defa gördüğüm ifade beni gülümsetti.
"Ne? Neye gülüyorsun?"
Yüzümü ciddi bir ifadeye sokup gülmemeye çalışırken;
" Hiç gülmüyorum. Hadi yapalım."
Son anda yüzünde gördüğüm tebessümü ile tencereye su doldurmaya başladı. Ardından ocağı açtı.

"Makarnayı şimdi mi koyacağız?"
"Hayır, su kaynayınca."
"Su ne zaman kaynar?"
"Isınınca."
" Onu demiyorum. Kaç dakikada?"
"Yarım saat sürmez."
Gözlerim suya dikili beklerken, göz ucuyla domates yıkadığını gördüm.
"Ben ne yapayım?"
Bir süre düşündükten sonra dolaptan peynir çıkardı.
" Bunu rendeleyebilirsin."
Rendelemek? Daha sonra önüme bir tabak ve rende koydu.
"Bak böyle yapacaksın. Ama dikkat et elini kesmesin."
Onaylayarak elinden alıp işe koyuldum.
"Bak şimdi de makarnaları koyacağız. Su kaynıyor."
"25 dakika."
"Ne?"
"Su, 25 dakikada kaynadı."
Bana bakıp yaptığı işe geri döndü. Suyunu süzdüğü makarnaları daha sonra sos yaptığı domateslerle birleştirdi. Usta gibiydi. Demek ki tek iyi olduğu konu resim değildi. Makarnaları tabaklara koyup oturduk.
"Eline sağlık."
"Elimize sağlık", diyerek çatala uzandı.

Belki de evde olmak böyle bir histi. Burası ev gibiydi . Ev.

 Ev

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
lotus çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin