2

93 32 21
                                    

Bölüm iki

Keyifli okumalar.

*
"Hadi Eylül napıyorsun burada! İnsan kendi doğum günü partisinden kaçar mı!"

İkilinin ellerini birbirinden ayıran sesle Yüzbaşı geri çekilmiş kapıdan kendilerine bakan bedene dönmüştü. Doğum günü demişti, demek bu yüzden hastaneye gelmemişti kadın. Eylül kapıdan imayla bakan adama uyarırcasına "Geliyorum Hakan." diyerek gözleriyle içeri dönmesini işaret etti. Normalde yine hastaneye gidecekti ama arkadaşları onun için ayarladıkları sürprizle emrivaki yapmışlardı.

Arkadaşı içeri geçerken Eylül Alp'i de çağırma ihtiyacı duydu. Adamı yaralı haliyle buraya kadar yorması davet etme mecburiyeti hissettirmiş olmalıydı.
"Eğer vaktiniz varsa buyrun bize katılın, buraya kadar zahmet ettiniz."

Yüzbaşı kadının nezaketen sorduğunu görebiliyordu, hem ne işi vardı yeni tanıdığı kadının doğum gününde? O sadece görevini yapmıştı.

"Dinlensem daha iyi olur, yeni yaşınız kutlu olsun. Size iyi eğlenceler" diyerek teklifini reddetti.

"Pekala, tekrardan teşekkür ederim. İyi günler."

Başını sallayarak genç kadının içeri girmesini beklerken kadın bir şey hatırlamış gibi geri döndü ve "İşinize dönmek için istekli olduğunuzu görebiliyorum, inanın bana bugün istirahat etmeniz bu arzunuzu hızlandıracaktır."

Daha sonra kapıdan girdi ve adam da başını sallayarak arabasına yöneldi. Sonraki gün kolundan yaralanmasına sebep olan asker ile ilgileneceğinden söylediğini yaparak dinlenmek için evine geldi. Daha olay hakkında tutanak tutması gerekiyordu ve tutanağında kullanacağı sözler büyük ölçüde askerin akıbetini belirleyecekti.

🪖

Genç komutan sabahın erken saatlerinde başlayan mesaisi için her zamanki rutinine göre uyanıp askeriyeye geldi. Kendisini vuran askerin nerede olduğunu sordu erlerden birine, "Oda hapsinde komutanım." diye bir cevap alınca tam da tahmin ettiğim gibi diye düşündü. Açığa alınması söz konusuydu fakat komutan askerinin başının yanmasını istemiyordu. Hatasının cezasını çekmeliydi evet, fakat bu askerliğini yakacak kadar büyük bir hata değildi onun gözünde. Bu yüzden tutanağında silahın tutukluluk yapmasına fazlaca değinerek askerin hatasını minimuma düşürmeye çalışmıştı. Sadece sıyırmış olması da lehineydi askerin, kurşun girseydi ya da durumu ağır olsaydı her şey daha karışık bir hal alırdı.

Tutanağı yazıp gerekli yere ulaştırdıktan sonra eğitim içtiması için içtima alanına geldi. O gün askerlere yanaşık düzen çalıştırmışlardı. Sorunsuz geçen içtimadan sonra dinlenmek için odasına çekildi.

Biraz sonra kapı çaldı. Gir sesiyle içeri kendisini kazara vuran asker girmişti.

"Sözleşmeli er Doğan! Komutanım müsade var mı?"

"Gel Murat."

Şapkasını eline alarak mahcup bir şekilde komutanının karşısına dikildi. "Komutanım, son yaşananlardan sonra karşınıza çıkacak yüzüm yoktu. Beni görmek istemeyeceğinizi düşünmüştüm fakat siz bu durumu tam aksine en hafif cezayla atlatmamı sağladınız. Ben size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum."

Yüzbaşı her ne kadar bu tarz konuşmalardan hoşlanmasa da "Otur Murat." diyerek eliyle koltuğu işaret etti.

Er oturup oturmama konusunda kararsız kalsa da komutanının emreden gözleriyle karşısına geçti. Diken üstünde oturduğu yerde komutanının konuşmasını bekledi. "Sen neden asker olmak istedin Murat?"

HAYAL KOVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin