4

66 23 8
                                    


Keyifli okumalar.

*

Yemek dönüşü Paşa kızının evinin önünde durmuştu. Eylül ikisine yönelik "İyi geceler, yemek için teşekkür ederim." dedi ve arabadan indi. Onun evine girdiğine emin olduktan sonra arabayı çalıştırdılar. Paşa kızı gider gitmez yüzbaşına aklındaki konuyu açtı. "Yemekte bahsettiği takip edilme konusunu bir araştır. Benim de son zamanlarda şüphelerim vardı, kızımın güvende olduğundan emin ol."

"Emredersiniz komutanım."

Alp de yemekte Eylül'ün bahsettiği komşu meselesinden şüphelenmişti zaten, bu yüzden hızla onayladı komutanını.

O gece gergin başlasa da güzel bitmişti. Eylül çocukluğunda olduğu gibi müzik kutusunu açmış kulaklarına dolan melodiyle uyuyakalmıştı.

🪖

İşe gitmek için hazırlanan Eylül arabasının bozulduğunu fark etmesiyle taksi durağına kadar yürümek için evden ayrıldı. Telefonuna bakarak yürürken duyduğu bir şeylerin devrilme sesiyle başını kaldırdı. Çöpün yanında genç bir çocuk vardı ve topladığı kartonlar devrilmişti. Eylül telefonunu cebine sıkıştırarak yanına yürüdü, "Yardımcı olabilir miyim?"

Çocuk irkildi, "Afedersiniz, ben hemen hallederim." diyerek hızla toplamak için eğildi. Eylül de onu dinlemeden eğildi ve toplamasına yardım etti. "Teşekkür ederim." diyen çocukla gülümsedi Eylül. "Rica ederim. İsmini öğrenebilir miyim?"

"Ali."

"Ben de Eylül, tanıştığıma memnun oldum Ali."

Çocuk sessiz kaldı. "Kaç yaşındasın Ali?" diyerek sessizliği yine Eylül bozdu. "16" diyen çocukla gözlerini kapattı Eylül. Çocuğun bu yaşında sokakta kağıt toplaması canını sıktı. Çantasından çıkardığı bir miktar parayı çocuğa uzattı, "Bunu kabul edersen sevinirim, hem evim buraya yakın. Belki yine görürüm seni."

Çocuk gerek olmadığını söylese de inatçılığı tutmuş bir Eylül'le kimse baş edemezdi. Çocuk aldı ve tekrar "Teşekkür ederim Eylül abla." diyerek topladığı kağıtları alarak ilerledi. Eylül de biraz duraksasa da bir taksi bulmak için yürümeye devam etti. Bindiği taksiyle hastanenin önünde indi.

"Günaydın Eylül Hanım."

"Günaydın."

Hastaneye giriş yaparken bozulan arabasını tamire vermeyi aklına yazarak odasına geçti. Önlüğünü giydi ve erken gelmesinin fırsatıyla kantine indi, bir kahve aldı.

Dün geceyi düşündü Eylül. Babasından böyle bir hamle beklemiyordu doğrusu, şaşırmıştı. Aynı zamanda yabancı birinin de bu hallerine şahit olması yanlış hissettirdi. Eylül genç adam hakkında düşünmek istemese de bedeninde gördüğü yaralar onu gördükçe kafasında dolanıyordu. Mesleği askerlik olan biri için bu normaldi fakat yakından görmesi sanki kendi canı yanıyormuş gibi hissettirmişti. Babası yüzünden hayatı boyunca askerlere sıcak bakmamıştı. Söz konusu fedakarlık olunca harcadıkları ilk şeyin ailesi olması kendisini soğuk hissettiriyordu, yüzbaşı da çok soğuk ve katı duruyordu ayrıca. Adamla tanıştıklarından beri bir kere bile güldüğünü görmemişti.

Onun en büyük korkusu annesi gibi bir hayatı olmasıydı. Annesi hayatını babası ve kendisine adamıştı, babasını öyle seviyordu ki hiçbir zaman yokluğu konusunda isyan etmemişti, Eylül'e eksikliğini hissettirmemeye çalışmıştı. Babasıyla evlenmek istemişse, bunları göze alması gerekiyordu çünkü. İlk ve en büyük aşkı vatan olan Kartal Akkılınç'la evlenmek, evlilik hayatının büyük bir bölümünde yokluğuna alışmış olmak demekti. Eylül annesi kadar ılımlı bakmıyordu bu konuya, ileride de buna benzer bir hayat istemiyordu. Babası onunla aynı şehirde olmak isteyip buraya çağırmasa eski hayatında zaten hiç karşılaşmamıştı da. Yine de onu korkutan bu hayata da alışmış olması ve rahatsız hissettirmiyor oluşuydu.

HAYAL KOVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin