-
-
-
-
-Chan hâlâ Changbin'e bakıyordu. Changbin kendisine doğru ilerlerken kendini topladı. Heyecan gözlerinden görülebiliyordu. Chan not defterni Changbin'den aldı ve mutfağa geçti.
-
-
Gün böyle geçti. Saat 21.30'du. Birkaç kişi kalmıştı. Changbin baya yorulmuştu bu yüzden boş masalar birine oturdu ve başını koydu. Uyuyacaktı neredeyse. Hatta uyudu bile... Müşteriler gitti. Chan Changbin'in yanına geldi ve onu uyumuş görünce gülümsemesini tutamadı. Uyandırmak istemiyordu ama nasıl gideceklerdi eve? Chan Changbin'i izlemeye başladı bir yandan da uyandırmamaya özen göstererek saçını okşamaya başladı. Yumuşacıktı saçları..."Changbin..." diye seslendi Chan.
Changbin'in uykusu biraz ağırdı.
"Changbin gitmemiz lazım.."
Changbin yarı uyanıktı ama tam kavrayamıyordu. Chan hâlâ saçlarını okşuyor. Changbin yavaş yavaş uyanıyordu. Boynunun ağrısıyla gözlerini açtı, saçlarında ki
parmaklarla sanki geçmişti boynunda ki
ağrı.Changbin yavaşça kalktı ve Chan'a baktı.
"Özür dilerim uyuya kalmışım.."
"Sorun değil çok güzel uyuyordun."
Changbin utandı.
"Kahve ister misin? Açılırsın." dedi Chan.
"Olabilir aslında..."
Chan dolaptan hem kendine hem Changbin'e soğuk kahve aldı birini ona verdi. Changbin teşekkür edip içmeye başladılar o sırada kafeyi kapatıp çıktılar. Beraber yürümeye başladılar.
"Evin nerede Chan? Eğer uzaksa otobüse binelim."
"Yani fazla yakin değil ama yürüyüş yapmak iyi gelir zaten biraz sahilde oturacağım eşlik etmek ister misin bana?" gülümsedi Chan.
"Güzel olur ama tek kalmak istiyorsan-"
"Seninle kalmak istiyorum."
Chan, Changbin'in konuşmasına izin vermeden yürümeye devam etti. Changbin de konusşmadan yanından ilerledi.
Sahile geldiler ve kumlara oturup yıldızları ve denizi izlemeye başladılar.
Sessizliği Chan bozdu. "Ailen ile mi yaşıyorsun?"
"Hayır. Ayrı eve çıktım."
"Anladım."
"Sen?"
Chan'ın hiç sevmediği konuydu ama Changbin'den çekinmiyordu.
"Bu konuyu konuşmaktan nefret ederim ama sana güveniyorum ama farklı bir güven... adını koyamıyorum."
"Her neyse annem biz küçükken çok tartışıyorlardı o yüzden evi terk etti, babamla yaşadık bir süre ama sağlığı iyi değildi o yüzden öldü ben baktım kardeşlerime arada arkadaşlarım yardım ediyordu, öyle yani."
Chan bu konuyu konuşmayı gerçekten sevmiyordu belli ki hızlıca konuşup özet geçti.
"Üzüldüm v özür dilerim sorduğum için."
"Sorun değil Changbin" Gülümsedi Chan ve Changbin'in saçlarını karıştırdı.
"Yoruldun bugün bayağı.""Evet ama güzel geçti günüm." gülümsedi Changbin.
Chan da gülümsedi.
"Chan."
"Evet Changbin?"
"Sadece pastanede mi çalışıyorsun? Neden bu kadar yorgunsun?"
Chan ilk önce sustu. " Ruhsal."
Changbin aniden Chan'a sarıldı. Chan ilk önce şaşırsada karşılık verdi. Sanki ruhsal yorgunluğu gitmiş gibiydi, heyecanlanmıştı. Öylece durdular ikiside huzurluydu şu an.
Changbin harika hissediyordu anlatılmaz şekilde..."Chan bana içini dökebilirsin dinlerim, yardımcı olurum, her türlü destek olurum."
Chan'ın gözleri dolmuştu biraz. Changbin ona baktı ve yanağını okşadı.
"Ağla, dök içini" gülümseyerek konuştu Changbin.
Chan bunu bekliyormuş gibi dediği anda ağlamaya başladı. Ve Changbin'in omzuna yaslandı. Changbin onun kıvırcık saçlarını okşamaya başladı.
"Her zaman yanındayım Chan."
Chan kollarını beline daha da sıkıladı Changbin'in.
Birkaç saat böylr geçti. Changbin Chan'ı gülümsetmeye çalıştıktan sonra eve gittiler.
Chan'a ağlamak çok iyi gelmişti içini döktügü için. Eve gidince duşa girdi hemen. Kardeşleri uyumuştu bile.
Duştan çıktı ve rahat bir şeyler giyinip yattı. Düşüncelere daldı ama tek düşündüğü şey Changbin'di..-
-
-
-
-
umarım begenırsınızz