İyi okumlar...♡
Gözlerimi açtığım da beni karanlık karşılamıştı. Muhtemelen saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bu hep böyleydi asla saatlerce uyuyamazdım. Uyku problemim vardı. Bunun için ilaç kullansam da uyuma saatime en fazla yarım saat etki etmişti ve bende kullanmayı bırakmıştım. Kabanımın cebinden telefonumu çıkarıp saate baktğımda yaklaşık 6 saat uyuduğumu fark ettim. Normalda 3 saat uyuduğumu sayarsam bu benim için fazlasıyla yeterdi. Büyük ihtimalle bir dahaki uykum bu kadar uzun olmayacaktı. Kafamı yerden kaldırıp geriye doğru yaslandım. Sersem gibiydim ve susamıştım.
Olduğum yerden kalkıp mutfağa doğru ilerledim ancak eşyaya dair hiç bir şey yoktu. Bir umut vardır diye dolapları da karıştırdım ancak beni karşılayan manzara hep aynıydı; bomboş. Bardağı boş verip musluğa doğru ilerledim. İlk olarak elimi yıkadım ardından elimi su doldurdum, yavaşça kafamı musluğa doğru yaklaştırıp içmeye başladım. Çok susamıştım ve suya doymam biraz zamanımı almıştı. Elmin tersiyle ağzımı silip mutfaktan çıktım. Bu ev fazla sessizdi ancak diğer evde olduğu gibi beni rahatsız etmiyordu.
Biraz hav alıp kendime gelmem gerekiyordu bu yüzden bahçeye çıkmaya karar verdim. Bahçe de kocaman bir çınar ağacı vardı, yaşlı olduğu belliydi. Ona doğru ilerlemeye başladım. Sırtım ona yaslı bir şekilde yere oturdum. Hava soğuktu, bu kendime gelmem için yeterliydi. Ardından aklıma kamera kayıtları geldi. Açıkçası kamera kayıtlarından bir şey çıkmayacağını tahmin ediyordum fakat bir umut bakmak istemiştim. Telefonumu kabanımın cebinden çıkardım. Alp, görünütülerden bir şey çıkmadığını ve kayıtlardan silindiğini belirten bir mesaj göndermişti. Biliyordum, bu kişi her kimse işini riske atmak istmediği belliydi. Uygulamadan çıkıp son zamanlar da yaptığım şeyi yaptım. Müzik listemden bir şarkı seçip yumuşak çimlerin üstünde cenin pozisyonu aldım . Çok olmasa da pislerdi ve uzamışlardı. Umrumda değildi. Sessiz bahçe de müziğin sesi yankılandı.
Iyileşemedim, çok içsem bile (çok içsem bile)
Iyileşemedim, sevilsem bile. (sevilsem bile)
Kustum bütün kaldırımlara
Sustum kendimle savaşırken
Mutsuz insanlar hatırlamaz
Ayık günüm hiç yokİyileşemiyordum.
Derin düşünmek bazen ölümcül bir hastalıkmış, hemde ilaçsız
Aylar sonra rüya bi gördüm bunu anlayıp kalktım aniden
Boş gelen bi şehir gerçek dünya olmuş olsa artık ne farkeder?Derin düşünmek ölümcüldü. Biliyordum, bunun ilacı yoktu. Aynı zamanda düşünmek savaş demekti ve bu savaş tek kişilikti. Yanında kim olursa olsun zihnindekilerle sadece sen savaşmak zorundaydın.
Mutluluk dedikleri uçucu madde
Yağmurlu havalarda kendime gelmek
Mutlu olmak bu kadar kolayken
kaybedişlerin zirvesi bu son radde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐘𝐈𝐋𝐆𝐈𝐍
Novela Juvenil(Bu kitap +18 ögeler, en ağır şiddettin her türlüsü, küfür ve daha fazlasını içermektedir. Lütfen kitaba ona göre başlayın. Satır aralarında reklam yapmayın ama panomda yapabilirsiniz.) ...