🪶|4

702 79 57
                                    

Ufak tefek yazım yanlışlıklarım olabilir varsa eğer bunun için kusura bakmayın olur mu Betimlemeleri de çoğaltmaya çalışıyorum ama zamanla çoğaltacağıma da eminim.

İyi okumalarr, yıldıza basmayı unutmayın!

-

Defne'den;

Bade'nin de bizimle gelmesini isterdim. Çünkü Çağlar'ın beni soru yağmuruna tutacağına emindim. Üçü de gözden kaybolduklarında Çağlar’a döndüm. Bana baktığını fark ettiğimden, "Hiç bana bakma öyle, ne soracaksan Bade’ye sor. Bak zaten kafam allak bullak." diye o konuşmadan konuya giriverdim.

"La havle! Ben sizin aklınızı seveyim kızım, valla bak."

"Sevecen mi harbi?" Dedim arkaya sendelerken. "He sevecem tabi sevecem." Derken eli belimde yer almıştı. "Eve mi gidiyoruz?" 

"Bu kafayla lunaparka gideceksen buyur, araba orada." bir şey demeyip göz devirdim. Kendisi çok şakacı biriydi.

Arabaya doğru yürürken, tanıdık melodi sessizliği bozdu. Çağlar'a baktığım da telefonunu çıkarmıştı. Kimin aradığına baktığımda ekranda gördüğüm isim ile Çağlar'a baktım. Ona baktığımı fark etmiş olacak ki "Beril arıyor." Dedi.

Başımı sallayıp bakışımı ondan çektim.

"Evet, evet çıktık zaten şimdi." dedikten sonra bir süre karşı tarafı dinledi. "Evet Badeler gitti. Sadece Defne var."

Aptal. İnşallah başka bir amaçla dememiştir.

"İyi o zaman, görüşürüz." Dedi gülümseyerek. Telefonu kapadığında yüzünde ki tebessümle bana döndü. Bakışlarımdan ne anladıysa, "Soruyor işte bir şeyler, iyiyiz şu an.” Başımı anladım dercesine salladım.

Elini belime geri koyunca, konuştu. "Ee Kartal meselesi hakkında dökül az bakalım." 

"Sana Bade'ye sor dedim. Neyi anlamıyorsun." deyiverdim aniden. Çağlar'a baktığım da anlam veremezcesine bana bakıyordu. İç çekip, "Yani benim meselem değil, onun meselesi ona sor diyorum." diye açıkladım. "Tamam." 

Tamam.

Elini belimden çekip, yaklaştığımız arabaya doğru ilerledi. Göz devirmeden duramadım. Telefonla konuşmaya başladığından itibaren bir sinir kapladı.

Peşinden ilerleyip arabaya bindim.

Bir şey konuşmamıştık yol boyunca.

Bizim sokağın dönemecine yaklaştığımızı fark edince aklıma neden bilmiyorum ama ani gelen şeyle, "Eve gitmek istemiyorum." dedim. "Derken?"

"Ya yani sana geleyim diyorum."

"Tamam, olur o zaman." Gülümsedim.

Nihayetinde Çağlar'ın evinin önüne geldiğimizde arabayı park etti. Kapıyı açıp çıktığımda ona baktım. Arabanın kapısını kapamış, arabayı anahtarda ki tuş ile kilitlemişti. Geldiğini görünce önden giderek binaya girdim. Asansörün tuşuna bastığımda, açılmasıyla beraber Çağlar da gelmişti. 

3. kata bastığımda asansörde ki aynaya baktım. Elimi kaldırıp çıkan saçlarımı düzeltirken, "Güzelsin, güzel." Çağlar'a doğru dönüp,

"Biliyorum, ben her zaman güzelim." derken sırıttım.

Asansör durduğun da çıkmıştık. Çağlar anahtarı çıkarırken, bende ayağımda ki hafif topuklu olan ayakkabıyı çıkarıyordum. Kapı açılınca Çağlar önden girdi ardından ben. Kapıyı kapatıp direkt salona geçip kendimi koltuklardan birine attım. "Kahve yapıyım mı?" dedi ben koltuğa yaslanırken.

kazılı kuyum | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin