bolum 9

226 24 36
                                    

yazardan

"Hyunjin yattı mı?"

"Bizim odanın yanındaki odaya yatırdım, hemen uyuyakaldı zaten."

Minho durgunca başını salladı ve koltukta yana kayıp yanını patpatladı Jisung'un gelmesi için. Jisung bir  şey demeden yanına oturdu Minho'nun. 

"Bir şey yapmamız gerek Jisung. Hyunjin bu şekilde devam edemez. Sürekli atak geçiriyor olması hayatını ilerde çok kötü etkiler. Kalabalık içindeki rahatsızlığını fark etmiştim ama önemli bir şeye yormamıştım. Anksiyetesinin bu kadar ileri olduğundan haberim yoktu. Ve bir süre daha atak geçirmeye devam ederse vücuduna ya da bilincine zarar gelebilir."

"Atak geçirdiğinden haberi bile olmuyor Minho. Geçmiş anıları çok sarsıyor onu. Biliyorsun, intihar girişiminde bile bulunmuş yetimhanedeyken."

"Biliyorum Jisung. Keşke bilmeseydim, keşke olmasaydı öyle bir şey. O jilet izlerini her gördüğümde kendimi parçalayasım geliyor. Toplardamar kanaması olduğu için şükrediyorum. Yaradan çok kan akmadığı için şükrediyorum. Hala yaşadığı için şükrediyorum."

"Sevgilim, çok üzüldüğünü biliyorum. Ben de çok üzülüyorum. Ama farkında değiliz, ikimiz de Hyunjin'in yanındayken ona üzülür gibi bakıyoruz. Normalde olandan daha farklı davrandığımız için daha çok kapanıyor içine. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranmamız gerekiyor."

"Yapamıyorum Jisung, olmuyor. Korkuyorum her seferinde ona bir şey  olacak diye. Bir şey yapmamız lazım. Hyunjin'in psikolojik tedavi görmesi lazım, en azından ailesi olarak ona bu iyiliği yapmamız gerekiyor."

"H-hyung?"

Hyunjin sessizdi. Sanki hayatı sessiz geçmemiş gibi yine susuyordu. Duyduklarını kabullenmeye çalışıyordu. Tamam, anksiyetesi vardı, bunu biliyordu. Buraya kadar tamamdı her şey, peki ya atakları? Nasıl hatırlamazdı, nasıl fark etmezdi atak geçirdiğini? İnsan bilincini kaybederken bir şeyler hissetmeliydi, değil mi? Hyunjin hissetmiyordu, o kısım hayatından koparılmış gibiydi. Ayaktayken kendini birden yatakta buluyordu. Arada ne olduğunu anlamıyordu, hissedemiyordu. Sadece büyük bir boşluk. Kocaman, büyük bir boşluk. 

Gece saat 01.52'ydi. Hyunjin yerde oturmuş, bacaklarını göğsüne çekmiş, başını da dizlerine dayamıştı. Hazmetmeye çalışıyordu. İnanamıyordu çünkü. Nasıl olabilirdi ya, nasıl? Nasıl hissetmezdi kendini yere düşerken, titrerken, gözleri kararırken. Bilincini kaybederken nasıl fark edemezdi? Oysa ki Hyunjin araştırmıştı daha önce, anksiyetenin panik atağa sebep olduğunu biliyordu. Ama kendisininkinin hafif şiddetli olduğunu, çok daha önce bittiğini düşünüyordu.

Çok düşünüyordu yine, aşırıya kaçıyordu. Fazla düşünmemeliydi, farkındaydı, ama elinden bir şey gelmiyordu. Sürekli kendi düşünce ve senaryolarında kayboluyordu. Ya böyleyse ihtimalleri yüzlerce şekilde yapılanıyordu kafasında. Nefesi sıklaşıyordu yine, Hyunjin'se farkında olmadan düşünmeye devam ediyordu. Düşünceleri fark etmesini zorlaştırıyordu.

Sessiz odada Minho gözü dolmuş halde Hyunjin'i seyrediyordu. Hafifçe titrediğini gördü önce, kendini sallıyor sandı. Daha sonrasında sıklaşmış nefes sesleri duymaya başladı. Hyunjin boğuluyor gibiydi, sanki biri boğazını sıkmış da nefes almasını zorlaştırıyor gibiydi. 

"Hyunjin!" 

Jisung sevgilisinin sesini duyar duymaz kafasını omzundan kaldırıp gözünü açtı. Hyunjin'i görür görmez yerinden kalktı ve yanına ilerledi. Bu seferki atak önceleri kadar şiddetli değildi. Minho üstündeki şoku atar gibi yanına geldi Hyunjin'in. Yere, tam önüne çöktü. Hyunjin'in başını dizlerinden kaldırdı, ellerini yüzünün iki tarafına koydu. Hyunjin'in gözleri açıktı ve yaşlar süzülüyordu yanaklarına. Titriyordu ve ağlıyordu. Nefessiz kalması ile ağlaması birleşince boğuluyor gibi oluyordu, sanki ölecekmiş gibi geliyordu.

"Hyunjin! Lütfen, yalvarırım sana. Bana bak, lütfen. Derin derin nefes al, tamam mı? Sakin ol, ben yanındayım, buradayım. Bak, hemen yanıbaşındayım, gördün mü? Hadi birtanem, sakinleş. Lütfen sakinleş. Nefes al derin derin. Bak ben de buradayım, Jisung da burada. Seni bırakmayacağız tamam mı? Buradayız, hadi sakinleş." Minho da ağlıyordu artık.

Hyunjin nefesini düzene sokmaya çalıştı. Bilinci kayar gibi oluyordu, yüzünün hemen karşısındaki Minho'nun suratı kararıyordu. Neden kararıyor? Işıkları mı kapatıyorlar? 

Hyunjin kafasını toplamaya çalışıyordu. Duyduğu boğuk seslerden anlam çıkaramıyordu, sadece nefesini düzene soksa yeterliydi. Aklına daha demin düşündükleri geldi, bayıldıktan sonra her şeyi unuttuğu geldi. Bayılmaması gerekiyordu, gerekirse kendi bedeniyle savaşmalıydı, ama bayılmamalıydı.

Dakikalar geçti, ne Minho konuşmayı kesti, ne de Hyunjin ağlamayı. Jisung ise ikiliden uzaklaşmıştı, kenarda ağlıyordu. Fakat zaman geçtikçe Hyunjin seslerin netleştiğini fark etti. Nefes alış verişi düzenlendi, net görebilmeyi başardı. Savaştan çıkmış gibi yorgundu bedeni, tam olarak şu an uyumak ve dinlenmek istiyordu. Ama Hyunjin bunu yaparsa unutacağını biliyordu. Zorlukla da olsa, zayıf bir sesle konuştu.

"Hyung, ben deliriyor muyum?"

Minho sonunda duymayı başardığı kişiye baktı. Ağlaması şiddetlendi ve sıkıca sarıldı Hyunjin'e. Temas duyarlılığı ikisinin de umrunda değildi şu an. İkisi de ağlıyordu ve Hyunjin iyiydi, önemli olan buydu.

"Hyunjin, rahat olacağına eminsin değil mi?"

"Ben, iyiyim, Hyung."

Ne Minho, ne de Jisung uyuyabilmişlerdi. Tüm gece şehrin en iyi psikoloğu kim diye araştırmış durmuşlardı. Daha onlar teklif etmeye kalkmadan Hyunjin sunmuştu teklifi. Psikolojik tedavi almak istediğini belirtmişti. İkili her ne kadar şaşırsa da zaten amaçları bu olduğu için kabul etmişlerdi. Şimdiyse saatler üç buçuğu gösteriyordu. Seans dörtteydi, o yüzden evden erken çıkmaya karar verdiler. Hem belki yoldan geçerken dondurma
da alırlardı?

gece bulumuu

merhabalar nasilsinizz

oncelikle burayi okumanizi rica ediyorum lutfen

arkadaslar panik atak ve anksiyete oyle susundugunuz kadar basit seyler degil. insanlarla konusmaya cekiniyorsunuz diye hemen anksiyeteniz olmuyor. nefes darliginiz var diye atak geciriyor olmuyorsnuz. bunlar gercekten, hani gercekten onemli ve dikkat edilmesi gereken paikolojik sorunlar. birkac kucuk takintiniz var diye obsesif kompulsif bozuklugunuz (okb) olmuyor. ywni lutfen duyar kasmak veya ilgi cekmek adina boyle seyler soylemeyin. bu islerin ucu cok kotu yerlere gidiyor cunku bunlar agir psikolojik bozukluklar. yasadiginiz bir sey sizi sarsmis olabilir ama lutfen hemen intihsr gibi bir seye kalkismayin. biz hayatimiz yoldan gecerken bulmadik bakin bu cok buyuk bi nimet. oyle kolay kolay cope atilacak bir sey de degil. evde yasanan bir kavga veya size yapilan zorbaliklwr hayatinizi kaybettirmesin size. lutfen, bakin ictenlikle soyluyorum, yapmayin. sizler cok degerlisiniz ve hayat o harcanacsk kadar uzun degil. lutfen elinizden geldigince mutlu olun ve kotulukleri goz ardi edin. kendinize psikolojik sıkıntılariniz oldugunu soylemeyin, problemleriniz olmwsa bile soyleye soyleye mebtal sagliniz bozulabilir. lutfen, yapmayin.

bakin mesela benim nefes darligim var boyle bogucu (hava nemi ya da kalabalik) ortamlarda rahat nefes alamiyorum. ama bu demek degil ki benim psikolojik sıkıntılarim var. (bence var ama orasi ayri mesele)


onumuzdeki bolum hyunjinim gottigi paikologla ve ayni zamanda hyunjinin gecmisi hakkinda olacak bilginize

bu arada sunu da soylemek istiyorum bolumlerde okudugunuz yerleri (panik atak, anksiyete vb.) gotumden sallamiyorum. farkli kaynaklar ve psikoloji röportajları okuyorum. cesitli bilgilere sahibim. zaten bu fice baslamadan once arastirmami yeterince yaptim yani sallamiyorum.

kendinize deger verin, sizi seviyorum

bolumu oylamayi ve yorum yazmayi unutmayin lutfenn.

diger bolum gorusmek uzeree

-gece

high school love | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin