Tanıtım

256 27 21
                                    

Uzun bir süre sonra tekrardan hikaye yazmaya devam ediyorum. Dreamer'ı yazdıktan sonra, Prygton'daki bazı karakterleri de olaya katmıştım ve onun devamı gibi olmuştu. Oradaki ajan (Paul Lawton) hakkında da bir hikaye yazmaya başladım. Yeniden birinci ağız anlatımı olacak. Şuan 10 bölüm hazır, ama eksisi kadar seri bölüm koyabilir miyim bilmiyorum. Ne kadar seri yazacağıma bağlı.

Ve okuduktan sonra yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Olumlu veya olumsuz her türlü eleştiriye ihtiyacım var. Teşekkür ediyorum ve iyi okumalar diliyorum... ^^


...


Adalet kelimesi, insanlar tarafından çıkartılmış bir aldatmacadan ibarettir. Herkese göre adalet farklıdır. Kimine göre uyuşturucu kullanımı serbest olmalıdır, kimine göre ise sokak ortasında sarılmak yasaklanmalıdır... Her kim ne düşünüyor, benim umrumda değil. Hatta yasayı oluşturan o büyük güçlerin de neyi düşündüğü umrumda değil. Çünkü ben, işimi yaparken ona bakmam. Yasa denilen şeye güvenmemizi isteyen büyük kişilerin, yanlış düşünmediğini nereden biliyoruz?

Eğer Amerika'da yaşıyorsanız, size adalet(!) sağlanabilir. Ne karşılığında? Paranız karşılığında. Üzerinde doğup büyüdüğüm ülkeyi kötülemek amacıyla söylemiyorum bunu. Çünkü aslında benim gözümde adaleti sağlayan bir ülke yok. Eğer iyi bir avukatınız varsa, işlediğiniz bir suçtan sıyrılabilirsiniz. Ancak paranız az ise ve avukatınızı düşük standartlara göre tutuyorsanız... İşte o zaman işlemediğiniz bir suçtan dolayı hapse girebilirsiniz.

Bütün bu düşüncelere sahip olmamı sağlayan ve beni diğer ajanlardan farklı kılan özelliğe sahip olmamı sağlayan kişi kim peki? Üniversite'de bize ders veren Mick adında bir profesör. Bize hep şu tarz şeyler söylerdi :

"Size yasaya karşı gelin de demiyorum, ona tamamen ona uyun da demiyorum. Ama siz bir insansınız, neyin doğru - neyin yanlış olduğunu ayırt edebilirsiniz. Değil mi? Her neyse, eski bir polis memuru olarak yasanın kusursuz olmadığını anlayacak kadar çok şey yaşadım. Bu yüzden, eğer gerçek anlamda adaletin nasıl sağlanacağını, gerçek anlamda biliyorsanız, o zaman yasaya karşı gelmeniz gerekebilir. Çünkü adalet sadece üzerinde 'yasa' yazan şeyden ibaret değildir ve o şey de insan yapımı olduğu için kusurları vardır. Senin görevin ne? O kusurları kapatmak."

Bu sözler duyduğum sırada beni etkilemişti elbette. Ancak sınavlar, sonrasında iş, stres, kötü adamları yakalamak falan derken... Bir anda yasaya tamamıyla uyan bir adam haline gelmiştim. Ta ki Tom ile tanışana kadar.

Tom, bana gelip sadece tek bir soru sormuştu. "Hadi ama, yasada suç diyor diye yanlış bir şey olduğunu mu söylüyorsun sen? Ne yani, yasa kusursuz mu? Sen neyin yanlış, neyin doğru olduğunu ayırt edemiyor musun? Çünkü edebiliyorsan, bana yardım etmen gerektiğini biliyorsun."

Ona yardım etmemle birlikte bambaşka bir federal ajan olmuştum. Belki de çok fazla bambaşka. Tom'a yardım ettikten sonra, o battığı işten paçasını sıyırdı. 2014'ün Mayıs ayında, tekrardan ona ve yakınlarına yardım ettiğim sırada bir çocuk tarafından öldürüldü. Bu beni daha da hırslandırdı. Tom'un ölümünden sonra Peter ve Olivia'ya bir itiraf videosu hazırattım. Her şeyi olduğu gibi anlattılar. Onların avukatlığını ben yapıyordum.

Pek bir ümidim yoktu ancak... En sonunda yargıcı ikna etmeyi becerebilmiştim. Ve Tom'un ölümünden sonra, uyuşturucu şebekesini çökertebilmiştik. O zaman ilk defa kurallara göre oynamıştım. Ama bunu bir daha yapacağımı sanmıyordum.

Tom'un ölümünün beni etkilediğini düşünen büro amiri, bana iki haftalık bir tatil vermişti. Ama bu bana yaramadı, aksine daha da kötü oldum. Çünkü boş zaman daha çok düşünmeme sebep oluyordu. Ve bu kafamın içinde ateş karıncaları varmış gibi hissettiriyordu.

İki haftalık tatilin ardından pek bir şey olmuyordu. Aslında olaylar, kış ayı geldiğinde başlamaya başladı. Şunu söylemem gerekiyor ki, başım hiçbir zaman beladan kurtulmuyordu.

Ben Paul Lawton. Kuralları kendim koyduğum, kanunsuz bir yolla adalet getirdiğim dünyama hoş geldiniz...

Kanunsuz (Lawton)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin