☣15☣ALIS

96 11 2
                                    

Sırtımın acısı sürekli uykumu bölerken belime sarılı kolların sıcaklığı beni yatıştırıyordu. Yüzüme çarpan nefesle gözlerimi araladım. Zian rüyasında her ne görüyorsa kalın kaşları çatılmış, bedeni gerilmişti.

Onu uyandırmamaya ve sırtıma dikkat ederek yavaşça kalktım. Banyo olduğunu tahmin ettiğim yere girdim. Yerdeki kapta bulunan suya elimi daldırdım ve yüzüme su çarptım.

Başımı kaldırıp aynadan kendime baktım. Çökmüş görünüyordum. Göz altlarım mosmor olmuş, gözlerim şiş, saçlarım ise dağınık haldeydi. Kenardaki rafta bakım eşyaları vardı. Gözüme çarpan tarağı aldım ve kabarmış sarı saçlarımı tarayıp dizginlemeye çalıştım.

Zian’ın tarağını kullanmamı dert edeceğini düşünmüyordum. Banyodan çıktığımda Zian hala aynı pozisyonda uyuyordu. Kapıya yöneldim ve yavaşça açtım. Odadan tam çıkıp kapıyı kapattığımda Kraliçe Valeria karşımda belirdi.

“Kraliçem.” Dedim ve hafifçe eğildim. Bu kadarcık hareket bile sırtımdaki yaraların acımasına yetmişti. Ama bundan daha büyük bir sıkıntım vardı şuan. Oğlunun odasından çıkarken Kraliçe’ye yakalanmıştım. Yanlış anlaması büyük bir olasıydı.

“Yoksa…” Dedi şaşkınlıkla bana bakarken. “Geceyi beraber mi geçirdiniz?”

“Kraliçem. Yanlış anladınız. Biz…” Ne diyecektim ki! “Sadece uyuduk. Başka türlü bir şey olm-“

Elini susmam için kaldırdı. Bakışlarında saf öfke vardı. “Yeterli.”
Bana iyice yaklaştı ve kısa boyundan ötürü aşağıdan bana baktı. “Bir daha olmasın böyle bir şey Adelina. Yoksa Amaristeki akıbetin için iyi olmaz.”

“Tabi.” Dedim hayal kırıklığı ile. Beni oğluna layık görmüyordu elbette. Zengin bir klanın prensesiyle evlenmeliydi Zian. Benim gibi klansız bir öksüzle değil.

Döndüm ve merdivenlere yöneldim. Aşağılanmış hissiyle birlikte gözyaşlarım bir bir dökülürken çıkışa çoktan gelmiştim. Muhafızlara atımı getirmelerini söyledim ve çıkış kapısında beklemeye başladım.

Yanağıma düşen gözyaşımı elimin tersiyle silerken karşıdan postacı başının atıyla yaklaştığını gördüm. Kapıdaki muhafız atımı getirmeye gittiği için şuan sadece ben vardım. Adam yanıma yaklaşıp sordu.

“Muhafız nerede?”

“Birazdan burada olur.” Dediğimde adam memnuniyetsizce çantasından bir mektup çıkardı ve bana uzattı.

“Sen çalışan mısın? Bu mektup Yoko klanından Prens Zian’a gönderildi. Muhafızı bekleyemem vaktim yok. Bunu prense ilet.”

Aslında asla bulaşmazdım bu tarz şeylere fakat Zian’a olduğunu söylediğinde ilgimi çekmişti. Uzanıp mektubu aldım. Adam atıyla hızla ulaşırken mektubun arkasını çevirdim. Güzel bir el yazısıyla Sevdiceğime yazıyordu.

“Alis.” İsmi dökülüverdi dilimden.

At sesini duyduğumda mektubu hızla korsemin içine sakladım. Muhafıza teşekkür edip atıma atlayıp evimin yolunu tuttum. Eve uğramadan elimde olan parayla pazardan bir tavuk eti aldım. Bu sırtla avlanamazdım. Nihayet evime ulaştığımda vakit kaybetmeden koltuğuma oturup mektubu çıkardım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Zarfı açıp mektubu çıkardım ve okumaya başladım.

Sevdiceğim, Zian’ım,

Ah benim mert yiğidim.

Bu mektubu sana yazmak, kelimelerle ifade edemeyceğim duygularımı dile getirmek için bir çaba.İçimdeki tüm aşkı ve umudu sana aktarmak istiyorum.Biliyorum ki kalbimiz arasındaki mesafe sadece fiziksel değil, aynı zamanda zamanın ve kaderin koyduğu bir engel gibi görünüyor.Ama her şeye rağmen seni sevmenin yükünü taşımak içimde bir ateş gibi yanıyor.

Her gün senin hatıralarını düşünerek yaşıyorum.Geçmişte paylaştığımız anılar, kalbimde birer hazine gibi saklanıyor.Ancak, bugünün acı gerçekleri, bize dair olan her şeyin ne kadar zor olduğunu hatırlatıyor.

Evet aşkım, sen beni görmeye geldiğinde çoktan evlenmiştim ama asla rızam olmadan gerçekleşen bir evlilikti bu. Beni bir başkasına zorla vermek, hem bana hem de sana karşı işlenmiş bir haksızlıktır.Şimdi kaderin acımasızlığı yüzünden, bir başkasına bağlı kalmak zorundayım.Ve hamileliğimle bu sahte bağ daha da kuvvetleniyor.

Ancak her an seni düşündüğümde, kalbimdeki sevgi ve özlem daha da büyüyor. Sadece seni sevmenin ötesinde, seninle bir hayatı paylaşma arzusu yaşıyorum.Kendi özgürlüğümüzün ve mutluluğumuzun peşinde, tüm zorlukları göze alarak,seninle birlikte bir geleceğe sahip olma isteğim her geçen gün daha da artıyor.

Zian’ım… Mektubumun asıl amacacına varacak olursam eğer, sana bir öneri sunuyorum.

Eğer hala içinde bize dair bir umut varsa ve sende bu zor durumdan kaçmak istiyorsan, birlikte uzaklara kaçalım sevdiceğim. Belki riskli ve fazla cesaret gerektiren bir yolculuk ama kalbimdeki sevgiyi ve seninle olma arzusunu göz önünde bulundurduğumda bu yolculuk tüm zorluklara değecek gibi görünüyor.

Lütfen kalbini dinle ve eğer bu mektup sana bir şeyler ifade ediyorsa bana bir işaret gönder. İçimdeki umut ve aşk, seni tekrar bulma hayaliyle yanıyor. Seninle birlikte, her şeye rağmen bir gelecek kurma dileğiyle. Sonsuz sevgilerle…

ALİS

“Hay sokayım böyle işe!” Dedim kağıdı elimde buruşturup. Son bir aydır hiç bu kadar korkmamıştım sanırım. Zian’a buralardan gidelim diyordu. Hayır! Buna izin veremezdim. Zian olmazsa Amaris’te tek başıma ne yapardım ben.

Alel acele kalktım ve şömineye odun attım. Kenardan kibriti alıp odunları tutuşturdum. Elimdeki mektubu birkaç parçaya bölüp ateşe attım ve yanışını seyrettim.  Dışarıdan at sesleri duyulurken kalktım ve pencereye koştum.

Zian atına atlamış geliyordu. Duygularımı ölçmeye çalıştım. Korktuğum şey Amaris’te Ziansız kalmak mıydı gerçekten? Yoksa beni korkutan Zian’ın o kızla kaçıp aşk yaşaması mıydı?
Kapıya koştum. Botlarımı hızla ayağıma geçirdim. Zian atından inerken ona doğru koştum.

“Sabah neden haber vermeden gitti-“ Cümlesini tamamlayamadan boynuna sarıldım. Sırtıma dikkat ederek oda sarıldı. “İyi misin?”

“Zian beni bırakma.” Dedim ağlamaklı sesimle. “Beni sakın bırakma. Sensiz yapamam.”

“Asla!” dedi ve daha sıkı sarıldı.

Acaba mektuptan haberi olsa da beni bırakmaz mıydı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ADELINA | Katil PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin