☣13☣IRENE

727 61 47
                                    

Ertesi sabah daha güneş doğmadan uyandım. Pencereden Ivan’ın evini kontrol ettim. Herhangi bir hareketlilik yoktu. Kralın beni takip etmesi için peşime adam takması oldukça rahatsız ediciydi. Resmen bana güvenmediğinin göstergesiydi. Hızlıca hazırladım ve sessiz olmaya çalışarak evden çıktım. Yeni atım Misha’ya bindim ve yine sessizce kasabadan ayrıldım.

Sarayın önüne geldiğimde hava aydınlanmaya başlamıştı. Kapının yanına geldiğimde muhafızlara “Prens Zian ile görüşmem gerek.” Dedim.

Kapıyı açtılar ve saraya ilerledim. Hizmetliler hariç saray halkı uyuyor olmalıydı. Sarayın girişinde atı görevlilere teslim edip merdivenlere ilerledim. Merdivenlerden çıkarken üzerinde saten sabahlığı ile inen Prenses Bianca ile karşılaştım. Beni görünce şaşırmamış gibiydi. Kıyafetini düzeltip yanıma geldi.

“Ne o? Saray hayatından vazgeçemiyorsun sanırım.”

“Evet.” Dedim başım dik bir halde. “O yüzden ailemi geride bırakıp beş yıl boyunca ormanlarda tek başıma yaşadım.”

Bakışları sinirle bulanırken işaret parmağını kaldırıp emir verdi.

“Benimle konuşurken önce prensesim diyeceksin! Saygını takın.”

“Hiç sanmıyorum.” Dedim ve onu es geçerek merdivenlerden çıkmaya devam ettim. Arkamdan söylendiğini duyuyordum. Bir kat daha çıktığımda orada bulunan görevlilere Zian’ın odasını sordum.

“Koridorun sonundaki oda efendim.”

“Sağ ol.” Diyerek oraya yöneldim. Kapıyı birkaç sefer tıkladım ama ses gelmedi. Kapıyı yavaşça araladım. Zian yatağında bilmem kaçıncı rüyasını görüyordu. Yavaşça yatağa yaklaştım ve onu inceledim.

Esmer yüzü huzursuz görünüyordu. Düşündüm. Bana can borcu olduğu için çok çabalamıştı. Bu borcu fazlasıyla ödemişti aslında. Bense ona güvenmek yerine bir korkak gibi kaçmaı tercih etmiştim. Sürekli bir şeylerden kaçarak yaşamıştım. Ne zaman son bulacaktı bilmiyordum.

“Beni incelemen bittiyse ne diyeceksen söyle.” Biranda konuşmasıyla irkildim. Yavaşça göz kapaklarını araladı ve gece kadar karanlık gözleriyle bana baktı.

“Ben…”

“Sen ne Adelina?” diyerek oturur pozisyona geçti ve yatak başlığına yaslandı. Dağınık saçları ve şiş suratı ona ayrı bir hava katmıştı. O…gözüme çekici görünüyordu. Kafam dağılsın diye gözlerimi yere çevirdim. Yavaşça yatağa oturdum. Gözlerine bakmaya çekiniyordum. 

“Zian. Ben özür dilemeye geldim.”

“Vaay! Adelina özür dilemeyi biliyormuş.”

“Dalga geçme ciddiyim.” Cesaretimi toplayıp gözlerine baktım. “Sana güvenmek yerine bir korkak gibi kaçtığım için beni affet. Sana güvenmediğimi sanma Zian. Sadece korkum daha ağır basmıştı. Ayrıca bir kez daha babanla arana girmek istemedim.”

Bir süre tepkisizce bana baktı. Bir şey söylemeliydi. Beni affettiğini mesela. Onun yerine beklemediğim bir şey yaptı. Beni kendine çekti ve belimden sarıldı. Bende kollarımı kaldırıp boynuna sardım.

“Özrünü kabul ediyorum.” Geri çekildim ve gülümseyerek gözlerine baktım.

“Teşekkür ederim. Artık her ne olursa olsun beni korkutamaz. Çünkü sana güveniyorum.”

Bu söylediğim onu da gülümsetmişti. Biranda dışarıdan borazan sesi duyuldu. Bu bir şeyin habercisiydi.

“Bu da neydi?”

ADELINA | Katil PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin