Canlarım ben geldim. Bölümü okurken yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayınız: Evet kamu spotunuda yaptığıma göre...
Keyifli okumalar!
Hepinizi çok öptüm 😘😘😘
53... 54... 55... 56... 57 girdap karanlığın çevrelediği gökyüzünün üzerinde ki parıldayan yıldızları sayarken, sayıları altmışı bulamadan tekrar başa sarıyordum. Çünkü gözümden akan yaşlarım yüzünden gözlerim bulanık görüyordu ve burnum akıyordu ben silinceye kadar kaldığım sayıyı unuttuyordum.
Bence benim kafamda kesin tıkanmayan uçsuz bucaksız bir şellale vardı, yoksa bu kadar göz yaşı nereden aka bilirdi. Temenim kurumasından yöndeydi bende öyle kurtulurdum... Ama maşallahı vardı ki kuruyacak gibi de gözükmüyordu. Göz yaşı pınarlarımda zemzem suyunun bereketti vardı zira!
Adım sümüklü Sıla'ya çıkacak üç buçuk attıyordum.
Zihnimin içinde büyük bir kargaşa mevcuttu, her taraftan bir sesler fısıldaşmalar, uğuldaşmalar hakkimdi.
Ve ben kendimi okulun son gününde İstiklal marşı okunacağı sıra, ceza evi mahkumları gibi özgürlüğüne saniyeler sayan çocukları elindeki mikrofonla kürsüde susturmaya çalışan müdür yardımcımız, kel Hüseyin gibi hissediyorum.Arabanın içinde Mir Bedirhan'ın alıp verdiği sert solukları daha da artarken omuzlarımı düşürerek kaplumbağa gibi sert kabuğuma çekilmeme sebep oluyordu.
Ve bu öfkesi epey uzun süre devam edeceğinin habercisiydi.
Mir Bedirhan Bahoz'la benim geçmişte yaşanan vukkkuatları biliyordu!
Babası Botan Ağa'yı konaktan bir an bile düşünmeden kovmuştu!
Ve kuzeni Mervan'ı vurmuştu!
Tüm ailesiyle karşı karşıya gelmişti!
Ve bunların tüm sorumlusu başlıca bendim. Miroğlu aşireti birbirine düşürmüştüm resmen. Tabi bu konuda Bahoz zır delisi ile erkek geyşası Mervan'ın da hakkını yiyemem.Cama yapışık başımı çevirdim, göz ucuyla hemen yanı başımda benimle birlikte arka koltukta oturan Mir Bedirhan'a baktım. Kafası önünde eğik bir eli cama dayalı ritmik şekilde vuruşlar atarken, diğer eli kah sinek kaydı olan sakallarında, kah siyah saçlarında dolaşıyordu, deprem sarsıntısı geçirir gibi de şiddetle dizlerini sallamasından anlaşılabiliyordu nasıl hala öfkeli olduğu.
Dizlerinden ki bakışlarım ağırlaştırımış çekimle yüzünü çıktığında Mir Bedirhan eğdiği başını kaldırıp bana baktı. Hissetmiş miydi ona baktığı mı? Mümkün olsaydı alevler çıkaracağı deniz yeşili gözleri yüzümde gezindi, kaşları mümkünmüş gibi daha da çatıldı, sonrasında dudağımda ki kurumuş kana baktığında dizi daha da sallantısı hız kazandı.
Bir kaç sanniye sonra dayanamamışki "Su içer gibi yalanlar söylüyorsun!" dediğinde hâla bakışlarını
dudağımdan çekememişti."Hiç te bile, ben asla yalan söylemem!" diye karşı çıktım ağlak bir ifadeyle.
Burnundan verdiği alaylı nefesle bir gülüş yüzünden geçip gitti. "Daha geçen gün Elif'lere geldiğinde bile konaktakilere teyzenlere gideceğini söylemişsin..." dediğinde gözlerim sonuna kadar açıldı. Ağzında nahoş bir tat varmış gibi yüzünü ekşitti
"Ya anmeleri son anda durdurmasaydım geçmiş olsuna teyzenlere gideceklerdi...Şimdide bu yalanın çıktı başıma"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Tutsak
Romance"Aşkı mutlu olmak için değil, ızdırabını iliklerime kadar hissetmek için oldum ben." Sıla Dilvan. "Kalbindekini unutup beni sevemez misin?" diye sordu kadın. Kalbi izlerle dolup taşan bir kadın. Her yeni bir güne yeni bir iz açmaktan gocunmayan bir...