''Hâlâ uyanmadı mı?'' diye sordu Cafer. Başımı hayır anlamında salladım.''Tekrar komaya girmesi... Beni yıktı, Cafer.'' Umutsuz bir şekilde bulunduğum yere iyice sinerken, destek verircesine elini omzuma koydu.''Uyanacağını söyleyen sen değil miydin? Çık şu ruh halinden.''
''Doktorlar bu kadar uzun süre kalan birinin çıkacağına inanmıyorlar...''
''Umutsuzluğa kapılma.'' dedi.''Umut, her zaman bir yerlerde vardır.''
Sonra kapının açılıp kapanma sesini duyduk. Başımızı kaldırdığımızda, son zamanlarda pek konuşmadığım Ozan'ın girdiğini gördüm. Ozan bizden daha olgundu bana göre. Birkaç esprisi ve davranışları dışında.''Eğer bizim Umut'dan bahsediyorsanız, burada değil.'' Ellerinde kahvelerle girmişti.
''Kardeşim, seni doğru düzgün göremiyorum bile. Nerelerdesin?''
''İşler biraz uzun sürüyor ve beni zorluyor.'' dedi omuz silkerek.''O, hâlâ uyanmadı mı?''
''Ne zamandır gelmiyorsun?'' diye sordu Cafer.
''Bir hafta oldu, sanırım.'' dediğinde anlayışla başımızı salladık. Geçimimizi sağlayan neredeyse oydu, bu nedenle ona bu konuda karışmak gibi bir hakkımız yoktu.
''Gay olduğundan şüphelenmeye başladığım adam, şimdi gelmiş komaya giren bir kıza aşık oluyor.'' dediğinde ister istemez gülümsedim. Haklıydı. Cafer omzuma vurarak,''Ben bile düşünmeye başlamıştım. Üç buçuk aydır burada beklemeseydin hâlâ da öyle düşünecektik.'' dedi.
''Ya saçmalamayın.'' dedim ağlanacak halime gülerken. Cafer'in omzumdaki elini tutup indirdim. Tekrar ona odaklanmaya başladım.
''Uyandıktan sonra seni istemezse olaylar kızışacak.'' Ozan, kahvesinden bir yudum almadan önce bunu söylemişti.
''Seni istemeyen kızın, kız olduğundan şüphe ederim ben.'' Bunu da Cafer söylemişti.
''Olum, utandırmasanıza lan beni.'' Bir anda atarlanıp bu cümleyi kurmamla, ikisininde sesli bir şekilde gülmesi bir oldu. Cafer ayağa kalktı.''Neyse neyse, geç oldu. Ben eve geliyorum artık. Bu gece de burada mısın?''
Başımı olumlu anlamda sallayınca, Ozan'a döndü.''Geliyor musun kardeşim?''
''Sen arabayı hazırla, iki dakika sonra oradayım.'' Cafer'e garip bir şekilde bakmıştı. Bu beni ister istemez meraklandırdı, ama bir şey söylemedim. Cebinden anahtarları çıkarıp sallayan Cafer, kapıyı yavaşça kapatıp dışarı çıktı. Ozan bir süre Şehval'e anlamadığım bakışlar attıktan sonra bana döndü.''Cafer'in yüzüne bakamıyorum, Burak.''
''Neden?''
''Gizem söyledi. Sen de biliyor olmalısın.'' dediğinde şaşırsam da belli etmedim.
''Kazadan önce öğrendim. Ama Ozan, öğrendiysen şunu bilmelisin ki Cafer sen üzülme diye-''
''Biliyorum. Bu yüzden bakamıyorum.'' dediğinde gözlerindeki çaresizliği fark etmem zor olmadı.''Ne yapacaksın?'' diye sorduğumda,''Gizem'den ayrılacağım. Buluşmak istediğimi mesaj olarak yolladım. Muhtemelen düğün hakkında konuşacağımızı sanıyor, ama ondan ayrılacağım.''
''Bundan emin misin?''
''Bir ömür suçlu hissedemem. Gizem eğer onu bıraktıysa bir gün beni de bırakabilir.'' Üzüldüğümü gördüğünde yüz ifadesini değiştirdi.''Hem, bana kız mı yok?'' Sülalem rahat tavrıyla bulunduğu yere yayılırken hafif tebessüm ettim.''Öyle söyleme, aşık olduğun kız bir ayrı gelir sana.''
''Aşk aptallar içindir.'' Kendi kendine söylemişti bunu sanki.''Ne demiş Turabi, aşk gelip geçicidir, önemli olan sevda.''
''Lan, şurada ciddi bir şey konuşuyoruz güldürme beni.'' dedim sesli gülerken.
''Ama ciddiyim. Aşk insanın kendini kandırma yolu. Kimle daha çok vakit geçirirsen ona aşık olduğuna daha çok inanırsın.'' Ona tip tip bakarken,''Bazı istisnalar dışında, tabi.'' dediğinde başımı oldu anlamında salladım ve önüme döndüm.
''Neyse, Cafer'in götü donmadan kalkayım ben. Sonra sövüp duruyor. Bu arada, bu konuştuklarımız aramızda. Cafer sorarsa anlaşamadığımızı falan söylerim. Üstelemez zaten, sanmıyorum.'' diyerek ayağa kalkınca,''İyi geceler, kardeşim.'' dedim.''İyi geceler,'' deyip kapıdan yavaşça çıktıktan sonra, sessizlikle tekrar baş başa kaldım. Hafifçe esneyip yapışık olan sandalyeye yayılırken, Şehval'in uyanması için dua etmeye başladım. Zaten başka ne yapabilirdim ki onun için? O uyansa yeterdi. İstemese de olurdu.
Bu düşünceler beynimi iyice sararken,''İstese iyi olur aslında.'' dedim kendi kendime. Şans eseri komadan çıkmıştı, ama birkaç olay yüzünden tekrar komaya girmek zorunda kalmıştı. Kısa mutluluktu benimkisi, öğrenince çok üzülsemde bir şey yapamamıştım.
Ona biraz daha yaklaştıktan sonra elimi elinin üzerine koydum. Soğuktu. Ölü gibiydi. Yemek yememekten vücudu halsiz kalmış, teni iyice beyazlamıştı. İç çektim.
Uzun zamandır onunla böyle doğru düzgün konuşamıyordum. Neden bende bilmiyordum. Sanırım gören olursa beni deli sanar diyeydi. Ama artık pek umrumda değildi. En azından kalbi atarken, düşüncelerimi ona söylemem gerektiğini düşündüm. ''Her insan farklı bir bakış açısıyla bakar hayata. Kimi yıldızları izler durmadan. Kimi de eşsiz parlaklığıyla etrafı aydınlatan ayı. Ben diğerlerinden farklı olduğumu bu sözleri söylerken bile anlamıştım aslında. Ben ne yıldızları, ne de Ay'ı takip ediyordum. Benim gökyüzümde yıldız da ay da yoktu. Benim gökyüzüm simsiyahtı, siyah bulutlar çevrelemişti her yeri. Siyah bir gökyüzü korkutucu gelebilirdi bir insana. Ama bana hiç öyle gelmiyordu. Çünkü ben siyahın kendisiydim. Hayallerden uzak, gerçeklikle bütünleşmiş, karakteri simsiyah olan bir adam. Belki de aramızdaki fark buydu sevdiğim. Sen maviydin, ben siyah. Sen mutluluk kavramına yakın bir umut, ben mutluluğun kırıntılarıyla yaşamaya çalışan bir ölü. Mavinin her tonu güzeldir sevdiğim. Siyahın sadece tek bir tonu var. Bence en büyük fark bu aramızdaki. Seni sen yapan, beni ben yapan.''
Derin bir nefes aldım.''Şimdi soruyorum sana, siyahıma mavi olur musun sevgilim? Gökyüzümde ki tek parlak yıldız olur musun? Benim tek umudum olur musun? Hadi uyan artık, o gülümsemeni bir defa bile olsa görmek istiyorum.''
Hiçbir hareketlilik yoktu. Nasıl olabilirdi ki? Umutsuz bir şekilde başımı olumsuz anlamda salladım. Kenetlediğim ellerimizi ayırıp, saçlarına yüzümü gömdükten sonra, kimsenin görmediğinden emin olup kapının önüne kadar geldim. Ona tekrar dönüp baktım.''İyi geceler, Şehval.'' dedim sanki duyuyormuş gibi. Daha sonra kapıyı açıp, ardımdan kapattım.
-
Merhaba,
Bazı sebeplerden dolayı yazmayı bir süreliğine bırakıyor ve kitapları askıya alıyorum. Lütfen sebebini sormayın. Eğer beni bırakırsanız da çok haklısınız. Yakın zamanda döneceğim. Döndüğümde burada birkaç okurum bile olursa mutlu olacağım.
Sağlıcakla kalın.
Uykucu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahıma Mavi Olur Musun?
Cerita Pendek''Her insan farklı bir bakış açısıyla bakar hayata. Kimi yıldızları izler durmadan. Kimi de eşsiz parlaklığıyla etrafı aydınlatan ayı. Ben diğerlerinden farklı olduğumu bu sözleri okurken bile anlamıştım aslında. Ben ne yıldızları, ne de ayı takip e...