Two Same Hearts || Bangchan

1~ My Secret Love

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum❤️

~1

Aşık olmak, karanlık gökyüzüne bakarken, birden yıldız kayması ve içinde yeniden yeşeren umutlara benziyordu..

Şirketin önünde, taksiden indiğimde muhtemelen asla okuyup cevap vermeyeceğim, diğer şirketlerden gelen dizi tekliflerinin dosyaları vardı. Sıkıntıyla oflayarak, tüm dosyaları birbirinin içine yerleştirdim.

Şehrin gürültüsü kulaklarımda yankılanıyordu. Kararmış havanın kasveti, sonbaharın sertliği... yılın en sevmediğim zamanlarıydı. Etrafdaki insanlara bakıp anladığım kadarıyla her gün ne yapıyorlarsa, bugünde aynısını yapıyorlardı. Bende dahil.

Şirketin kapısından girip asansöre doğru ilerlerken güvenliğe başımla selam verdim, ardından etrafta göz gezdirdiğimde hiç kimsenin olmadığını farkettim. Yılın bu zamanlarında genelde tüm şirket çalışanları yeni projelere başladığı için çok meşguldü. Bundan dolayı en üst kattaki tek kişilik odalarımızda kalıyorduk. Kendi evlerimiz de sadece ara verdiğimiz zamanlar bizim gelmemizi bekliyordu.

Asansörle en üst kata çıktım ve kendi odama doğru ilerledim. Şifreyi girip kendimi odaya attığımda, bedenindeki yorgunluk hissini tüm hücrelerimde hissediyordum. Geldiğim gibi, tüm kıyafetlerimle kendimi yatağıma bıraktığımda, göz kapaklarım kapanmamak için adeta direniyordu.

Her zaman yaptığımın aksine bu kez soğuk duşa girmek istedim. Uyumak istemiyordum çünkü. Yine içimi ürperten o kâbusu görmek istemiyordum.

Şırıl şırıl akan suya önce ellerimi tuttum. Yeterince soğuktu. Yavaşça tüm bedenimi de suyun altına aldığımda, dişlerim ve bedenim tir tir titriyordu. Gözlerimi kapattım ve kalbimdeki heycanı hissettim. Tatlı bir heyecan vardı.

Gözlerimi kapatınca oluşan karanlıkta, önce onun gözlerini gördüm. Sonra yüzünü, saçlarını, bembeyaz tenini. Siyah saçları, elleri, kokusu... her haliyle kusursuz ve mükemmel olan o adamı, Chanı gördüm.

Gözlerimi açmak istemedim. Hep böyle karşımda dursun ve bana derin gamzeleriyle gülümsesin istiyordum.

Benimleydi, ama yanımda değildi. Görüyordum ama dokunamıyordum. Belkide aşk görmekten çok özlemekti, benim gibi. Her gün gördüğüm ama arkadaşça konuşmaktan başka hiçbir şey yapmadığımız gibi.

Gözlerimi yavaşça araladığımda, gülen yüzü yok olmuştu. Benim yüzümde ise, minik bir tebessüm kalmıştı.

Suyu kapatıp, kapının arkasındaki havluya uzandım. Bedenimi ve saçlarımı sardıktan sonra yavaşca banyodan çıktım. Yorgunluğum yok olmamıştı ama uykum açılmıştı.

Mutfağa ilerleyip, bir kupaya kahvenin demlenmesini bekledim. Bu esnada üzerime pijamalarımı geçirdim. Demlenen kahveyi ve bilgisayarımı da alıp yatağıma yaslandım.

Biraz gündemde gezindikten sonra magazin haberlerine tıkladım.

"Jyp entertainment'a bağlı şirkette oyunculuk yapan Kim Yu Na yeni aksiyon-gerilim filmi olan Call Me'yle yine dünya televizyon tarihine ses getirdi."

"Jyp'den açıklama geldi. Aksiyon dizilerinin yıldızı Kim Yu-Na önümüzdeki sezon yeni bir diziye başlayacak işte detayları"

"Aktris Kim Yu-Na başrollerini Park so-yoon ile paylaştığı Voice Of Death dizisiyle yeni nesil Kore dizileri tarihinde bir efsaneye imza attı. Dizi 9,7 lik IMDb puanıyla, rakip şirket PSY entertainment'ı geçti."

"Genç ve melez oyuncu çekik olmayan gözleriyle Koreli gençlerin ilgi odağı"

"Bu güzel kadının sevgilisinin olup olmadığı da bir diğer merak konusu.

Yıllardır televizyon sektöründe olan Bayan Kim sevgilisinin olmadığını, kariyerinde biraz daha ilerlemek istediğini, gerçek aşkını beklemek istediği açıklamalarında bulundu."

Bildiğiniz magazin gündemiydi işte. Gerçekler ve uydurmalar. Sahteliklerin var olduğunu bilsem de magazine bakmak artık hayatımın bir parçası olmuştu.

Daha fazla dayanamadım ve bu seferde haberlerin devamında bulunan yorumlara tıkladım. Hızlıca en üstteki yorumlara göz gezdirdim.

"O gerçekten harika bir insan. Tam anlamıyla kusursuz. Onun gibi olmak istiyorummmmm."

"Bu kadın kesinlikle abartılıyor. Gereksizce abarttılar."

"Bu oyuncunun dizilerine ba-yı-lı-yo-rum. Tek kelimeyle her şey mükemmel."

"Şu ana kadar 2 dizisini ve 3 filmini bitirdim ve gerçekten efsane bir oyunculugu var. Her partneriyle de aşırı yakışıyor. Heyy Yu Na seni seviyorummm."

"Oyunculuğu gerçekten harika! Özellikle bence bakışları çok sert. Bu kadının neden sürekli aksiyon-gerilim dizilerinde oynadığı belli oluyor."

"Dizileri kimsenin abarttığı kadar değil. Herkes popüler kültür kölesi! Emek vermeden yapıldığı konsept fotoğraflarından bile belli. Asla bu Yu Na denen kadını sevmeyeceğim. Kimse sevmemeli."

Son yorumu okuyana kadar keyfim yerindeydi. Biliyorum. Bu tarz nefret yorumları sadece benim başıma gelmiyor. Dünya gündeminde her ünlüyü sevmeyen ve nefret kusan insanlar var. Ama neden? Bana hitap etmiyor deyip geçebilirsin. Nefret kusmak nedendi?

Böyle insanların sürekli var olduğunu ve olacağını bildiğim için artık takmıyordum. Önemli olan benim hayatım ve benim tercihlerimdi.

Laptopun ekranını sertçe kapattım ve komodinin üzerine bıraktım. Kahvem ise çoktan soğumuştu.

Bu seferde telefonumu elime aldım. Instagram'da Bangchan'dan gelen bir gönderi vardı.

İlk fotoğrafta kendini yan profilden çektirmiş, elleri cebindeydi. Arka planda güneşin batışının olduğu bir manzara vardı. Bir fotoğraf daha kaydırdığımda bu sefer de sadece manzarayı çekmişti.

Gönderinin altına indiğimde ise, bir söz vardı.

"Yanlız olmanın güzelliği özgürlüğündedir. Birini, özgürlüğünden çok sevebilir misin?"

İçimdeki karşı çıkma duygusunu bastıramadım. Parmaklarım benden bağımsız biçimde tuşların üzerinde hareket etmeye koyulmuştu.

"Sevebilirsin, çünkü zaten o kişi senin özgürlüğündür."

Gözlerimi kapattım aşk duygusu bedenimde tekrar pompalanmaya başlamıştı. Aşkın görünmez kolları tarafından çoktan sıkıca sarılmıştım.

Onu ilk gördüğümden beri, içimde çalan melodi yüksek notalara çıkmıştı.

Beğeneceğiniz bir konu olduğunu düşünüyorum🧡 öptüm sizii